TBMM Çocuk Hakları Alt Komisyonu, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremlerden etkilenen çocukların durumu ve çocuklara yönelik yürütülen çalışmaların değerlendirmesini içeren taslak raporunu görüşmek üzere AK Parti Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu başkanlığında toplandı. Katarcıoğlu, 28'inci yasama dönemine 6 Şubat depremlerinin acılarıyla başladığını belirterek, "Yeni yasama dönemine asrın felaketi olan 6 Şubat depremlerinin acılarıyla başladık. Bu deprem 500 kilometre karelik bir alanda 14 milyon insanı derinden etkileyen 11 ilde büyük yıkımlara yol açan Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremdi. Çocuk Hakları Alt Komisyonu olarak bizler de afetlerin, çatışmaların, savaşların, pandemilerin en savunmasız varlığı olan çocuklarımız adına, 'Depremden etkilenen çocuklar' temalı bir rapor hazırlamak amacıyla Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep Nurdağı, Hatay İskenderun, Malatya, Elazığ ve Diyarbakır illerinde inceleme ziyaretlerimizi depremin hemen akabinde komisyon üyelerimizle gerçekleştirdik. Bu ziyaretlerimizde konteyner kentleri, kreşleri, okulları, çocuk merkezlerini, aileleri, valilikleri, kaymakamlıkları ziyaret ettik. Çocuklarımızın yaşamış olduğu alanların tamamına yakınını gezmeyi ve incelemeye gayret gösterdik. Bugün de inceleme ziyaretimizi tamamlamış, raporumuzu hazırlamış durumda toplantımızı gerçekleştirmek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.
'ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI İLKESİYLE ÇALIŞMALARIMIZI GERÇEKLEŞTİRİYORUZ'
Katarcıoğlu, komisyon toplantısında bölgedeki eksiklikleri ve üstün yararının konuşulacağını kaydederek, "Raporumuzda yer verdiğimiz noktaları değerlendireceğiz ve gereğini yapacağız. Ancak, kesinlikle böylesine büyük bir yıkımın gerçekleştiği 500 kilometrekarelik bir alanda, 14 milyon insanı etkilemiş bir depremde bu kadar hızlı ve dikkatli bir yeniden inşa süreci bizleri de gururlandırdı ve bu vesileyle, bu süreçte en ufak katkısı olan her kurum ve kişiye şükranlarımı sunuyorum. Şunu net olarak ifade ediyorum ki bizler burada siyasetüstü bir anlayışla çocuğun üstün yararı ilkesiyle çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bizim tek derdimiz çocuklarımızın geleceği, bizim tek derdimiz çocuklarımızı daha iyi imkanlarda hayata hazırlamak. Onları zararlı alışkanlık ve bağımlılıklardan korumak, onları aşağılık terör örgütlerinden sakınmak, korumak; geleceğimizin katili neslin ifsadı LGBTİ örgütlerinden uzak tutmak ve her nesilde yeniden doğan bu milletin neslini yani geleceği çocukları kurtarmak ve geleceğe hazırlamak" diye konuştu.
'RAPORDA 16 ÇOCUĞUN KAYIP OLDUĞU VERİSİNİ VERMİŞSİNİZ'
Katarcıoğlu’nun ardından rapor üzerine söz alan DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, depremin ardından yapılan 'Türkiye Tek Yürek' bağış kampanyasında kurumların yaptığı bağışların gerçekten toplanıp toplanmadığını ve toplanan rakamların nerelere harcandığını sordu. Aslan, "Raporda çocuk kayıplarla ilgili bir veri vermişsiniz, belki de derli toplu ilk veri diyebilirim bu konuda. Bu veride toplam 16 kayıp çocuk olduğunu, şu an 3 erkek çocuk hariç, çocuklarla ilgili kayıp başvurusu olmadığını ifade etmişsiniz. Ancak şu an Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği (DEMAK ) Adıyaman ve diğer bölgelerde aktif çalışma yürüten bir dernek ve Şubat 2024 itibarıyla bir rapor yayınladı ve bu raporlarında 38 kayıp vakası olduğunu ve bu kayıp vakalarıyla ilgili yaşlarının 3,5 il e 16 arasında değiştiğini, hangi şehirlerde hangi çocuklar olduğunu tek tek açıkladı. Vekillerimiz buna ilişkin bir önerge verdi, hatta CHP Vekili Sayın Tutdere o süreçte bunu çokça gündeme de getirdi, hatta isim de vermişti o dönemde çokça tartışılan 3,5 yaşındaki Furkan Alp Alsan bir nevi sembol oldu kayıp çocuklarla ilgili. Bu süreçte her ne kadar, 'Bu raporda hiç yok' denilse de, mesela, bu kurumun, bu derneğin resmî başvuru yaptığını, AFAD’a da valiliğe de diğer şeylere de başvuru yaptığını ancak bu konuda hiçbir bilgi almadığını söylüyor" değerlendirmesinde bulundu.
'KİMLİĞİ BİLİNMEYEN KAYIP ÇOCUK BULUNMAMAKTA'
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürü Ayşegül Yıldırım Kara, deprem felaketi nedeniyle ailesinden ayrı düşmüş 1912 çocuğun Aile Bilgi Sistemi Afet Yönetim Çocuk Müdürlüğünde kayıt altına alındığını söyledi. Yıldırım, "Bu çocukları devlet bakım ve koruması altında bir müddet tuttuk. Yapılan kimlik kontrolü, kimliklendirme ve mesleki çalışmalar sonunda 1877 çocuk ailesine ve aile yakınlarına teslim edildi, 7 çocuğumuz aile odaklı hizmetlerden faydalandırıldı yani koruyucu aile yanına verildi, 11 çocuk bakanlığımızın koruması altında, şu anda hastanelerde tedavisi devam eden hiç çocuğumuz bulunmamakta. Bu Komisyona daha evvel yaptığımız sunumda, 3 çocuğumuz hastaneydi, onlar da taburcu oldular, şu an da hastanede hiç çocuğumuz bulunmamakta ve ne yazık ki bizim koruma altına aldığımız ve o süreçte hastanede tedavileri devam eden 17 çocuğumuz da ne yazık ki tedavi sürecinde vefat etti. Bu çocuklardan hiçbiri şu anda kimliksiz, kimliği bilinmeyen, kayıp çocuk statüsünde bulunmamakta" dedi.
RAPOR KABUL EDİLDİ
Komisyon Başkanı Katarcıoğlu, Çocuk Hakları Alt Komisyonu'nun rapor üzerindeki görüşmelerinin tamamlandığını belirterek raporun, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığı'na sunulmasını milletvekillerinin oylarına sundu. Rapor oy çokluğuyla kabul edilirken, muhalefet şerhi vermek isteyen üyeler cuma gününe kadar bilgileri komisyona teslim edecek. Raporun tespit ve öneriler kısmında ise şu ifadeler yer alıyor;
"Deprem bölgesinde ziyaretlerde her kurumun ayrı ayrı ihtiyaç tespit çalışmaları yapmaya çalıştığı, bu durumun çocuklarla ve ailelerle defalarca benzer konular için görüşme yapılmasına sebep olduğu tespit edilmiştir. Bu durumu önleyeme yönelik illerde bir ihtiyaç tespit komisyonu kurularak tüm kurumların hizmetlerine ilişkin ortak hareket ederek belirli periyotlarla, bütüncül bir bakış açısıyla ve planlanmış bir biçimde çocuk ve ailelerle görüşülerek ihtiyaç tespit çalışmaları yürütmeleri gerektiği değerlendirilmiştir.
Ziyaretler esnasında alanda uygulanan psikososyal destek müdahale planı ve programının standart bir çerçevede ve plan dâhilinde olmadığı görülmüştür. Her kamu kurumunun ve STK’nın uyguladığı psikososyal desteklerin birbirinden farklılaştığı ve her birinin alandaki etkinliğinin araştırılmaya değer olduğu görülmüştür. Bu nedenle, afet sonrasında bölgesel hassasiyetler ve farklılıkları da dikkate alan standartlaştırılmış modüller halinde ve en temel müdahalelerin yer aldığı bir programa ihtiyaç duyulduğu görülmüştür.
Bazı konteyner kentlerde oluşturulan sağlık merkezlerinin haftanın 2 veya 3 günü hizmet verdiği acil durumlarda sağlık personeline ulaşmakta zorluklar yaşandığı tespit edilmiştir. Sağlık merkezlerinin çalışma sistemlerinin ilin kamu çalışma sürelerine uygun olarak planlanması gerektiği değerlendirilmiştir.
Konteyner kentlerde merkezi sınavlara hazırlanan çocukların sınavlara hazırlık süreçlerine yönelik kaynak kitap ve materyal eksikliği olduğu tespit edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu çocuklara yönelik kaynak kitap temininin artırılmasına yönelik planlama yapılması gerektiği görülmüştür.
Afet sonrası kurulan konteyner kentlerde yaşamın belirli bir süre daha devam edeceği varsayımından hareketle depremin yaşandığı illerde kurulan konteyner kentlerde çocuklarımızın sağlıklı içme suyuna erişimi için kamu kurumu/STK/belediye işbirlikleri ile su arıtıcı sistemleri kurularak sağlıklı içme suyuna erişimi olan konteyner kent sayısının artırılması gerekmektedir.
Konteyner kentlerin güvenli alanlar olmasını teminen özellikle çocuk oyun alanlarında ve çocuk dostu merkezlerin etrafında güvenlik tedbirlerinin yoğunlaştırılmasına ve sıklaştırılmasına ihtiyaç olduğu değerlendirilmiştir.
Afet bölgesinde çocuk ve gençlerimizi hedef alan LGBTİ ve terörle iltisaklı sivil toplum kuruluşu ve gönüllülük adı altında hareket etmeye çalışan oluşumların afetzedelerin yaşadığı zor durumu istismar etmesinin engellenmesi ve kırılgan grupların istismarının önüne geçilmesini teminen afet sonrası dönemde yalnızca yetkili kurumlar tarafından akredite edilmiş sivil toplum kuruluşlarının bölgede faaliyet göstermesi yönünde bir çalışma yapılması gerekmektedir.
Sahada çocuklara ve ebeveynlere psikososyal destek sağlayacak, yaşanan sorunları tespit ve analiz edecek ve sosyal yardımları koordine edecek insan kaynağının (psikiyatrist, psikolog, klinik psikolog, sosyolog, sosyal çalışmacı, psikolojik danışman ve rehber öğretmen, çocuk gelişimci ve ihtiyaç duyulan diğer yardımcı meslek dalları) güçlendirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, eğitimde devamlılığın sağlanması ve çocuklarımızın eğitim hakkı kapsamında, deprem nedeniyle ağır hasar alan ya da yıkılan okulların yerine yapılması planlanan okul proje aşamalarının tamamlanması, okul ve derslik yapım işlerinin bir an önce bitirilmesi, öğrenci başına düşen derslik/okul sayılarının arttırılması, afetler sonrası afet bölgesini terk eden ailelerin çocuklarının gittikleri illerde oluşacak sınıf mevcutlarındaki artış sonucu eğitim niteliğinin düşmesi olasılığı ile bu öğrencilerin depremin yaşandığı yerlere belirli bir süre sonra geri döneceği varsayımından hareketle bunun bir planlama dâhilinde yapılması ve yığılmalarının önüne geçilmesi gerekmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından özel gereksinimle çocukların okullardaki ihtiyaçları tespit edilerek bu sınıfların kaynak ve materyallerle güçlendirilmesi gerekmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde hizmet veren yaygın eğitim kursları ve destek eğitim programlarının bazı bölgelerde etkin bir şekilde hizmetlerini yürüttüğü ancak bazı bölgelerde hizmetlerinin etkinliğinin artırılmasına ihtiyaç duyulduğu gözlemlenmiştir. Bu programların tüm konteyner kentlerde yaygınlaştırılmasına ve etkin bir şekilde uygulanmasına yönelik çalışmaların artırılması gerekmektedir.
Sağlık Bakanlığına bağlı çocuk psikiyatri servislerinde hizmet veren psikiyatri doktoru kadrosunun ihtiyaca göre artırılması ve konteyner kentlerde yaşayan çocuklara yerinde hizmet verilerek özel bir takip sisteminin deprem bölgesi genelinde yaygınlaştırılması yerinde olacaktır.
Aile ve Sosyal Hizmetle Bakanlığı ve paydaş bakanlıkların bir araya gelerek afet dönemlerinde kişiler arası evlat edinmenin çocukları ihmal ve istismara açık hale getirebileceği kaygısından hareketle bu dönemde kişiler arası evlat edinme hizmetinin yasal sürecinin daha profesyonel takip edilmesine yönelik güçlendirilmiş bir yasa çalışması yapılması ve 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunda yer alan mevcut evlat edinme hükümlerinin tekrar değerlendirilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından devletin koruması ve bakımı altında bulunan çocuklara ve kuruluşların işleyişine yönelik hazırlanan yönetmelikler kapsamında afet dönemlerinde çocuk bakım kuruluşlarında üst düzey tedbirlerin alınması gerektiği değerlendirilmiştir. TBMM Meclis Başkanlığı İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Çocuk Hakları Alt Komisyonu, doğal afetler sonrası ailelere sağlanan konteynerlerin yaşam koşulları bireylerin kendilerine ait özel yaşam alanı oluşturmalarına olanak tanımamaktadır. Özellikle çocukların gelişim dönemlerinde mahremiyet bilincinin uygun koşullarda verilmesi onların sağlıklı gelişimleri için oldukça kritik bir gerekliliktir. Ancak afet dönemlerinde acil olarak sağlanan barınma merkezlerinin yaşam koşulları çocuklarda mahremiyet bilincinin geliştirilmesini ve eğitim süreçlerini zorlaştırabilmektedir. Bu nedenle gelişim dönemlerinde çocuklara yönelik verilecek mahremiyet eğitimleri ve ebeveyn bilinçlendirme faaliyetleri ortamın imkânları değerlendirilerek uzmanlar tarafından sürekli olarak verilmelidir.
Afet ve kriz durumlarında merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin dâhil olduğu yeknesak bir eylem planlarının bulunmadığı, tüm belediyelerin Türkiye Afet Müdahale Planı doğrultusunda yerelde oluşturacakları uygulanabilir bir afet ve kriz eylem planı hazırlamaları gerektiği, hazırlanan bu planlarda çocuğu merkeze alan uygulamalara yer verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Türkiye’deki kamu/özel üniversitelerin deprem bölgesindeki etkinliği zayıf olarak değerlendirilmiştir. Bu anlamda YÖK tarafından kamu ve vakıf üniversiteleri ilgili bölümlerinin afet sonrası çocuklara ve gençlere yönelik durumlarını tespit edici, geliştirici ve güçlendirici faaliyetlerinin deprem bölgelerine yönlendirilmesi gerekmektedir.
Üniversitelerde ilgili uzmanlık alanlarının eğitim müfredatlarına, afet yönetimi, afet psikolojisi ve alanın afet uzmanlığına yönelik dersler eklenmelidir. Bu alanda ihtisaslaştırılmış yüksek lisans ve doktora programlarının yaygınlaştırılması afetle mücadelede önemli kazanımlar sağlayacaktır.
Yerinde ziyaret programı kapsamında da bölgede gerçekleştirilen ziyaretlerde afet öncesi ve sonrası bölgede yaşayan çocuk sayısı, afet sebebiyle vefat eden çocuk sayısı, uzuv kaybı yaşayan çocuk sayısı başta olmak üzere çocuklarla ilgili istatistiki bilgilere net olarak ulaşılamamıştır. Bu sebeple her afet sonrası kamu kurumları tarafından ortak bir veri havuzunun, tüm kamu kurumlarının ortak kullanabileceği ve kamuoyunu bilgilendirebileceği bir veri alt yapısı geliştirilmelidir.
Afet sebebiyle ebeveynlerini kaybeden çocukların ebeveynlerinden kalacak yetim aylığı ve miras hakları gibi temel haklarının, kolayca onlara sağlanabilmesi ve ilerleyen süreçte TBMM Meclis Başkanlığı İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Çocuk Hakları Alt Komisyonu 269 hak kayıpları yaşamamaları amacıyla özel bir takip komisyonunun kurulması gerektiği gözlemlenmiştir. Deprem sebebiyle ebeveynlerinden kalan miras varlıklarını kaybeden çocukların, bu varlıklarını tekrar elde edebilmelerine yönelik kamu kurumlarının uzmanlarından oluşan bir çalışma komisyonu kurulması gerekmektedir.
Ülke genelinde tüm eğitim kademelerinde depremle ilgili bilinçlendirme çalışmalarına yönelik, uygun eğitim kademelerinin müfredatlarında depremle ilgili dersler konulması gerekmektedir."