KOCAELİ (İHA) – Dava ve icra gibi yasal takiplerdeki tebligatlarda yanlış adres beyan edilmesinin neticeleri 6 aydan 2 yıla kadar hapisle sonuçlanabilirken, muhtarlara verilen tebligatlar ise resmi olarak kabul edilmiş sayılıyor. Hususa ilişkin olarak Avukat Buket Nurşah Tekışık, gerçek ile tüzel kişilere göre usule uygun tebligat halinde ve usulsüz tebligat halinde yapılması gerekenleri anlattı.
20 Nisan 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Yargıtay kararı neticesinde mahkeme ve icra gibi konularda alacaklı veya muhataplar adres bildirecek, eğer bu adres doğru çıkmazsa, MERNİS adresine bildirim yapılması yeterli sayılacak. Dava ve icra gibi yasal takiplerdeki tebligatlarda yanlış adres beyan edilmesi durumu ise Tebligat Kanunu’nun 53. Maddesine göre 6 aydan 2 yıla kadar hapisle sonuçlanabiliyor. Ayrıca muhtarlara verilen tebligatlar resmi olarak kabul edilmiş sayılıyor. Hususa ilişkin olarak Avukat Buket Nurşah Tekışık, gerçek ile tüzel kişilere göre usule uygun tebligat halinde ve usulsüz tebligat halinde yapılması gerekenleri anlattı. Tekışık, “Tebligat kanunu öncelikle muhatabın bilinen en son adresine tebligat çıkarılır. Bilinen en son adresin neye göre belirleneceği, tebligat yönetmeliği madde 16’da ‘bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır’ hükmü gereği takip talebinde bizim bildirdiğimiz adreste, bilinen en son adres olarak esas alınır ve buraya yapılan tebligat geçerli bir tebligattır. Ancak gönderilen ilk tebligat muhatap tarafından veya tebellüğe yetkili kişiler tarafından tebliğden imtina edilirse veya geçici olarak adreste bulunmaz ise tebligat 21/1 prosedürüne uygun olarak yapılır. Geçici olarak adreste bulunmadığı Tebligat yönetmeliği 30/1 gereği araştırma yapılarak muhatabın nereye gittiği dönüp dönmeyeceği tebligata yazılır. Bu araştırma yapılmadan ve bu şerh tebligata düşülmeden yapılan tebligatlar usulsüzdür” dedi. “7 gün içinde icra mahkemesine şikayet edilmelidir”
Tüzel kişilere göre uygun tebligat ve usulsüz tebligat halinde yapılması gerekenler hakkında konuşan Tekışık, “Tüzel kişilerde de uygulanacak ilk adım Tebligat kanunu 10. maddesi gereği bilinen en son adrese ilk tebligatın çıkarılması olacaktır. Bu adres açıksa tebligat kanunu 12. ve 13. maddelerinde açıklanan prosedüre uygun olarak bu kişilere sırasına dikkat gösterilmek suretiyle tebligat yapılmalıdır. Şirketin yetkilisi yoksa veya tebliğ alacak durumda değilse bunun açıkça tebligatta belirtilmesi gerekiyor. Yukarıda sayılan usullere uyulmamış olması halinde ilgilinin tebliği öğrendiğini belirttiği tarih tebliğ tarihi olarak geçerli olacaktır. Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik Madde 53. Usulüne Aykırı Tebliğin Hükmü başlığı altında ‘(2) Muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. (3) Tebliğin usulüne aykırı yapılmış olması halinde, muhatabın tebliği öğrendiğinin ve bunun tarihinin iddia ve ispatı mümkün değildir’ hükmü amirdir. Yukarıda yer alan kanun maddesinde belirtildiği gibi usulsüz tebligat yapılması neticesinde tebliğ tarihi olarak ilgili kişinin tebliğ tarihini belirttiği tarih esas alınacaktır. Usulsüz tebligat İcra ve İflas Kanunu’na ilişkin ise ilgili kanunun 16. maddesinin 1. fıkrası gereğince yapılan işlem 7 gün içinde icra mahkemesine şikayet edilmelidir. Bu tebligat bir kamu düzenini ilgilendiren tebligat ise süre sınırı bulunmamaktadır” diye konuştu.