Ankara
Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Başkanlığın 36'ıncı kuruluş yılı dolayısıyla AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Demir, Başkanlığın, aslında kökü tarih öncesine kadar dayanan harp endüstrisinin, yaşadığı iç ve dış birçok engelden sonra Cumhuriyet döneminde bir devlet kurumu olarak yeniden vücut bulmuş hali olduğunu söyledi.
Özellikle Kıbrıs Barış Harekatı'nda Türkiye'ye tehditle başlayan, ardından ambargoyla devam eden sürecin, kendi kendine yeten bir savunma sanayisi zorunluluğunu bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayan Demir, şunları kaydetti:
"Halkımızın destek ve teveccühleriyle kurulan silahlı kuvvetlerimizi güçlendirme vakıfları eliyle hayata geçen öncü firmaların kurulması bu sürecin ürünleridir. 1985'te rahmetli Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde, yerli ve modern savunma sanayinin geliştirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonu amacıyla Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (SAGEB) kurulmuştur. Daha sonra yapısı değiştirilerek adı Savunma Sanayii Müsteşarlığı olan kurumumuz, 2000’li yıllara kadar yerli üretim ve off-set projeleriyle beraber ülkeler arası ortak programlara ağırlık verdi.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde, Mayıs 2004'te yapılan Savunma Sanayii İcra Komitesi Toplantısı, yerli ve milli projelerin hayata geçmesi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Cumhurbaşkanlığına bağlanma ve Başkanlık olarak yeniden yapılanma süreci ise sektör ve kurum için yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur."
Son yıllarda çok sayıda milli sistem geliştirildi
Demir, Türk savunma sanayisinin, ülke güvenliği için kara, hava, deniz ve uzay ile siber alanda çalışmalarını sürdürdüğünü ifade ederek, bunların yanında, Türk savunma sanayisinin yüksek teknoloji konusundaki bilgi ve birikiminin sağlık, enerji, ulaştırma gibi sivil alanlarda da çalışmalara önemli katkılar sunduğunu vurguladı.
Savunma sanayisinin son yıllardaki atılımıyla platform ve silah sistemlerinin tasarımı, geliştirmesi ve üretilmesinde belli bir seviyeye geldiğine işaret eden Demir, şöyle devam etti:
"Bazı alanlarda dünyanın önde gelen ülkelerinden biriyiz, bazı alanlarda da rekabetçi ürünler geliştiriyoruz. Ancak her zaman söylüyoruz; bizim hedefimiz savunma sanayisinde tam bağımsızlık. Yani kritik ve stratejik ne teknoloji varsa onu kazanmamız gerekiyor. Bu süreçte de iyi bir yürüyüşümüz olduğunu söyleyebiliriz ancak koşmamız gerektiğinin de farkındayız. Türkiye, savunma sanayisinde bugün dünya devleriyle yarışır konuma gelmiştir. Savunma sanayimizdeki son gelişmelere baktığımız zaman sadece 5 yıl öncesine kadar hiçbir seviyede hava savunma sistemimiz yokken, bugün KORKUT, SUNGUR, HİSAR A+, HİSAR O+ sistemlerimizi hizmete sunduk.
MİLGEM’ler, amfibi gemiler, sismik araştırma gemisi, çeşitli seviyede gemi ve botları yerli ve milli imkanlarla ürettik. Atak Faz-2 helikopterlerimiz güvenlik güçlerimizin gücüne güç kattı. 150 kilometre menzilli lazer işaretleyicili yüksek hassasiyete sahip TRLG füzemiz, 200 kilometre menzilli ilk deniz seyir füzemiz ATMACA, 280 kilometre menzilli karadan karaya füzemiz BORA ile füze teknolojisinde çağ atladık. MAM-C ve MAM-L’nin yanı sıra TEBER, MAM-T, KGK, HGK, LGK gibi eklenen yeni mühimmatlarla SİHA’larımızı daha etkili hale getirdik. Sadece drone sistemlerinde değil, anti-drone teknolojisinde de önemli mesafe katettik. Taşınabilir mühimmat sistemleri, ergonomik el bombası ekipmanları, yüksek kapasiteli şarjör, katlanabilir mayın dedektörü, el yapımı patlayıcıya karşı etkili karıştırıcı-köreltici sistemleri ile sahada Mehmetçik’e pratik çözümler sağladık."
750 proje üzerinde çalışılıyor, hedef ilk 10 ülke arasına girmek
Demir, 2002'de sadece 62 savunma projesi yürütülürken bugün yaklaşık 750 proje üzerinde çalıştıklarını aktardı. Bu projelerin yaklaşık yarısını son 5 yılda başlattıklarını ifade eden Demir, proje hacmini ise 5,5 milyar dolardan 60 milyar doların üzerine çıkardıklarını bildirdi.
Kısa sürede elde edilen bütün bu başarıların, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği ve karar alma süreçlerindeki desteği ve savunma sanayisi ekosisteminin gayretleri sayesinde elde edildiğini dile getiren Demir, savunma sanayisinde tüm süreçleri, gündemi ve ihtiyaçları, geleneksel algı ve işleyişin ötesinde kapsamlı bir alanda, stratejik perspektifle ele aldıklarını ve çalışmalarını bu minvalde belirlediklerini kaydetti.
Demir, bu sayede sektördeki proje sayısı, bütçesi ve cirosunun arttığını, yerli-milli kapasitenin oransal büyüdüğünü, Başkanlık ve sektörde istihdam edilen insan kaynağının arttığını, güçlenme ve çeşitlilik sağlandığını; siber güvenlik, motor, test ve kalite-sertifikasyon gibi spesifik alanlarda büyük atılımlar yapıldığını, savunma kaynaklarında çeşitliliğin artırıldığını, ihracat süreçlerine önem verildiğini belirtti.
Demir, "Bu temaları aslında artırmak mümkün ama burada en kritik husus, tüm faaliyetleri ve bundan sonraki süreçleri stratejik bir perspektifle ele almamızdır. Doğrusunu isterseniz, mevcut başarıların da bu perspektifin sonucu olduğunu düşünüyoruz. 2023 vizyonumuz çerçevesinde, ülkemizin dünyada savunma sanayi alanında en gelişmiş 10 ülke arasına girme hedefine her geçen gün yaklaşmaktayız." diye konuştu.
"Gençler savunma sanayisinin geleceği"
Ülkenin en büyük güçlerinden birisi olduğuna inandıkları dinamik genç nüfusu savunma sanayisinin geleceği açısından en önemli kaynaklardan biri olarak gördüklerine dikkati çeken Demir, "Vizyoner Genç, Savunma Sanayii Akademisi, Teknofest, Savunma Okuryazarlık programları ile toplumun geniş kesimlerinin ilgisini çekerken, genç yaşta savunma ve teknoloji gündemiyle buluşmasına olanak sağlıyor bu sayede, savunma sanayii alanında geleceğimizi teminat altına almaya gayret ediyoruz. Biliyoruz ki teknoloji yürüyüşü çok dinamik bir yapıya sahip ve her geçen gün yeniliklere ve değişime gebe. Bu yüzden gelecek nesilleri bu sistemin içine bugünden entegre edebilirsek, yarın daha büyük başarılara imza atacağımıza olan inancımız daha da artacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Demir, Başkanlığın kuruluşundan bugüne emek veren müsteşarlar, yönetici ve çalışanlara şükranlarını sunarak, şunları söyledi:
"Kaybettiklerimize Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık diliyorum. Türkiye’nin milli teknoloji hamlesinde çalışmalarımızı durmaksızın sürdürürken, çalışma arkadaşlarımıza, büyük savunma sanayi ailemizin üyeleri olan ana yüklenicisinden alt yüklenici ve KOBİ’lere kadar bütün firmalarımıza, üniversitelerimiz, araştırma merkezlerimiz, teknoparklarımız, enstitülerimiz ve kümelenmelerimize teşekkür ediyorum.
Çalışmalarımızda bizlere liderlik eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve destek olan Cumhurbaşkanlığımıza, Milli Savunma, İçişleri, Sanayi ve Teknoloji ile diğer bakanlıklarımıza, yine bu yolda birlikte yürüdüğümüz Genelkurmay Başkanlığımız, Milli İstihbarat Teşkilatımız, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Emniyet Genel Müdürlüğümüz, Jandarma Genel Komutanlığımız, Sahil Güvenlik Komutanlığımız ve diğer ihtiyaç makamlarımıza teşekkür ediyor, Başkanlığımızın 36. yılını kutluyorum."