Ankara
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, ilk Kovid-19 vakasının 31 Aralık 2019'da Çin'in Vuhan kentinde tespit edilmesinin ardından salgının hızla yayılması, küresel ekonomilerde ve Türkiye ekonomisinde değişimleri beraberinde getirdi.
Özellikle salgının ilk yılında ülkeler virüsün yayılımını önlemek amacıyla tam ya da kısmi kapanma tedbirlerini uygulamaya koydu. Bu tedbirler, sosyal hayatta ve ekonomide etkisini gösterdi. Küresel çapta ekonomik faaliyet ve ticaret bir dönem durma noktasına gelirken birçok kişi işini kaybetti.
Salgın, özellikle düşük gelirli ülkelerdeki sağlık sorunlarını daha da derinleştirdi. Ülkeler sınırlarını kapattı, küreselleşmede kırılmalar yaşandı.
Arz ve talep şokuyla küresel ekonomide yaşanan durgunluk, küresel ticarette daralmayı beraberinde getirdi.
Küresel ekonomi geçen yıl yüzde 3,2 küçüldü, ticaret hacmi ise yüzde 8,2 daraldı. Küresel doğrudan yabancı yatırım girişleri bütün dünyada yüzde 35 azaldı.
Navlun fiyatlarındaki artış lojistik sıkıntılarına yol açtı
Aşılama çalışmalarının hız kazanması ve ülkelerin normalleşme dönemine girmesinin ardından Kovid-19 salgınının neden olduğu ekonomik gerileme yerini bu yıl toparlanmaya bıraktı.
Ekonomilerin canlanmasıyla artan talep karşısında özellikle Asya ülkeleri odaklı üretim ve tedarik zincirlerinde kesintiler yaşanmaya başlandı.
Tedarik zincirindeki sıkıntılar nedeniyle ekonomik normalleşmeyle artan tüketici talebi karşılanamayınca dünya genelinde fiyat artışları körüklendi.
Salgınla küresel ticarette arz-talep dengesinin bozulması, deniz taşımacılığında lojistik sıkıntılarını beraberinde getirdi. Konteyner dar boğazıyla başlayan sorunlar, navlun fiyatlarındaki artışlarla devam etti.
Mal talebindeki artışla navlun fiyatları 10'a katlanırken, konteyner bulmak zorlaştı. Uzak Doğu-Avrupa hattında salgın öncesinde 2 bin dolar seviyesinde olan navlun fiyatları, 20 bin dolara kadar yükseldi.
Türkiye, yatırımcılara sunduğu avantajlarla öne çıktı
Uzun mesafe taşımacılık maliyetlerinin katlanarak artması pek çok yabancı uluslararası şirket için konum ve maliyet avantajı sunan Türkiye'yi cazip bir yatırım ve üretim merkezine dönüştürdü.
Uzak Doğu ülkelerinden tedarik sağlayan Avrupalı şirketler, üretim gecikmeleri, artan navlun maliyetleri ve konteyner krizi nedeniyle tedarik için Türkiye gibi daha yakın ve istikrarlı merkezlere yöneldi.
Gıda, ilaç, mobilya, elektronik ve paketleme gibi alanlarda faaliyet gösteren pek çok uluslararası şirket, coğrafi konumu, güçlü lojistik altyapısı ve nitelikli iş gücü gibi özellikleriyle öne çıkan Türkiye'ye yeni yatırım planlarını açıkladı. Bunlar arasında İsveçli mobilya şirketi IKEA, Polonya hazır giyim firması LPP, Alman ilaç firması Boehringer Ingelheim, Belçika paketleme şirketi DW Reusables de yer aldı. Son dönemde Japon elektronik şirketi Kaga da Türkiye'ye yatırımını artıracağını duyurdu.
Ülke ekonomisi 2021'de salgının etkilerini geride bıraktı
Nakliye fiyatlarındaki artışlar nedeniyle ön plana çıkan "yakında üretim trendi" Türkiye için avantajlar oluştururken, salgının ülke ekonomisine etkileri de 2021 itibarıyla azalmaya başladı.
Geçen yıl Kovid-19 salgını dolayısıyla Türkiye'de de ihracatta ve sanayi üretim endeksi gibi göstergelerde düşüş yaşanmıştı.
Normalleşme dönemi, aşılamanın artması ve ekonomi yönetiminin attığı adımlarla Türkiye ekonomisi bu yıl pozitif yönde ilerlemeye devam etti. Yılın 3'üncü çeyreğinde yüzde 7,4 büyüyen Türkiye, verisi açıklanan G20 ülkeleri içinde en yüksek oranda büyüyen ikinci ülke oldu. Yıllık büyüme oranının çift haneleri bulması yönündeki beklenti güçlendi.
Türkiye'de büyümenin lokomotifi ise ihracat ve sanayi oldu. Ülke ihracatı bu yıl art arda tarihi rekorlara imza attı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın duyurduğu ve ayrıntıları Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati tarafından açıklanan yatırım, üretim, istihdam ve ihracata dayalı Türkiye Ekonomi Modeli'nin etkisiyle 2022 yılında da Türkiye'nin yatırımda odak ülkelerden biri olacağı öngörülüyor.