USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
العربية

Türkiye'de bilinmeyen futbol gerçeği! Maçlar oynanırken silahlar kaçırıldı

Tarihçi yazar Zekeriya Yıldız, Eyüpsultan'ın ilk futbol kulübü olan 'Eyüp İdman Yurdu' takımının bir karı koca tarafından yapılan fedakarlarlıkla ortaya çıkan kuruluş hikayesini anlattı.

Türkiye'de bilinmeyen futbol gerçeği! Maçlar oynanırken silahlar kaçırıldı
07-12-2024 19:03
Google News

Tarihçi yazar Zekeriya Yıldız, Haber7 okurları için kaleme aldığı yazısında Türkiye'de futbolun doğuşu ve 1. Dünya Savaşı gölgesinde Eyüpsultan'ın ilk futbol kulübünün kuruluşunu anlattı.
 
“Eyüp İdman Yurdu” takımının savaş psikolojisi içerisinde olan gençlere moral vermek amacıyla kurulduğunu belirten Yıldız, takımın işgal mücadelesinin de tam ortasında olduğunu söyledi. Yıldız, Rami Kışlasını işgal eden Fransız askerleri ve Halıcıoğlu’ndaki İngiliz askerleriyle yapılan maçlar esnasında direniş güçlerinin kışlalardan gizlice silah kaçırdıklarını aktardı. 



İşte Tarihçi yazar Zekeriya Yıldız'ın o yazısı;

BİR KULÜPTEN ÖTESİ…

1917 yılıydı…

Birinci Dünya Savaşının bütün ağırlığıyla hissedildiği günlerdi…

Memleketin her tarafı gibi Eyüp’ün gündemi de savaşın gidişatına yoğunlaşmıştı.  Sohbet konularının temelini cephelerden gelen haberler oluşturuyor, her yeni gelişme heyecan dalgası halinde evleri, sokakları dolaşıyordu. 

Evkaf idaresinde memur olarak çalışan ve Bahariye’de oturan Cemal Bey, savaş psikolojisi içinde bunalan gençlere moral vermek amacıyla “Eyüp İdman Yurdu” adında bir futbol kulübü kurdu. 

Eyüpsultan Mezarlığının Haliç’e bakan eteğindeki Taşlıburun Tekkesi’nin müştemilatı olan ve nasılsa ayakta kalmayı başarmış küçük bir yapıyı kulübün idare binası yaptı. Evinin önündeki boş arsayı da futbol sahası olarak düzenledi. Geriye takımın renklerini belirlemek kalmıştı. Eşi Sahure Hanımla birlikte kafa kafaya verdiler ve sarı-yeşil renklerde karar kılıp bir forma tasarladılar. 

Cemal Bey, çarşıdan sarı ve yeşil kumaşlar aldı. Çok yetenekli bir kadın olan Sahure Hanım sabahlara kadar çalışıp formaları dikti.

Yıllar yılı bir efsane gibi anlatılan Eyüp’ün ilk futbol takımı, karı-koca iki fedakar insanın gayretleriyle bu şekilde doğmuş oldu.

FUTBOLU İSTANBUL'A AZINLIKLAR GETİRDİ

Futbolun İstanbul’a girişi azınlıkların eliyle olmuştu ve 1800’lü yılların sonlarına dayanıyordu. İlk örnek olan “Moda Futbol ve Rugby Kulüp”, 1896’da kurulmuştu.  Onu bugünkü Kurtuluş civarında yaşayan yerli Rumların “Tatavla Heraklis Jimnastik Kulübü”, Robert Koleyli Gençlerin kurduğu “Black Stocking FC” izlemiş, zamanla sayı artmıştı. Bu kulüpler “İstanbul Futbol Birliği” çatısı altında toplanmışlar ve İstanbul Futbol Ligini oluşturarak maçlara başlamışlardı.

Bu arada Türk gençlerinin futbola ilgisi gecikmemişti.  Peşi sıra takımlar kurulmuş, başta Beşiktaş (1903),Galatasaray (1905) ve Fenerbahçe (1907) olmak üzere İstanbul’daki yerli takımların sayısı da kısa zamanda artmıştı. 

Ne var ki; azınlık kulüplerinin oluşturduğu “İstanbul Futbol Ligi”, Türk takımlarını bünyesine kabul etmemişti. Onlar da kendi aralarında “İstanbul Futbol Kulüpleri Ligi”ni oluşturmuşlardı.

Böylece Osmanlı başkenti, Cuma ve Pazar günleri oynanan iki lige sahip olmuştu. Türk takımları Cuma günleri, azınlık takımları Pazar günleri maçlarını oynuyorlardı.

Evkaf Memuru Cemal Beyin mütevazı imkânlarla kurduğu Eyüp İdman Yurdu, bu atmosfer içinde dünyaya gelmişti.  Gayri federe olarak daha çok da bir okul takımı havasında faaliyet gösteriyordu. 

Takımın en büyük hamisi, yakın tarihimizin büyük komutanlarından biri olan Deli Halit Paşanın ağabeyi Şifalı Hamdi Beydi.

Eyüp İdman Yurdu’nun kuruluşundan bir sene sonra Dünya Harbi ağır bir yıkımla sona erdi. Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesini imzaladı.
Mütarekeden sekiz gün sonra galip devletler İstanbul’u işgal ettiler. Anadolu yakasına İtalyanlar, Haliç’in kuzeyine İngilizler, Eyüp’ün içinde olduğu güney kısımlara da Fransızlar yerleştiler.

1919 yılının Ocak ayı başlarında Bahariye’de nöbet tutan bir Fransız askeri, Kemerburgaz’dan develerle odun taşıyan bir Türk genci tarafından tam da kulüp binasının yakınında öldürüldü. Bu olay üzerine Fransızlar, bütün mahalleyi abluka altına alıp günlerce arama yaptılar. Eyüp İdman Yurdu’nun yönetici ve futbolcularını da tartaklayıp, gözaltına aldılar.

Bu olaydan sonra toplantılar, gösteri yürüyüşleri ve bazı kulüplerin sportif faaliyetleri yasaklanırken Eyüp İdman Yurdu da kapatıldı. 

EYÜP İDMAN YUVASI'NIN KURULUŞU

İstanbul’un işgali şehir genelindeki vatanseverleri harekete geçirmiş, birçok yerde gizli direniş örgütleri kurulmuştu. Bu örgütlenmenin en etkili yapıldığı yerlerin başında Eyüp geliyordu. Harbiyeli subayların el altından destekledikleri direniş hattının Eyüp ayağının başında Eyüpsultan Camii İmamı Hafız Kemal Efendi ve Reşadiye Nünume Mektebi Müdürü Mekki Bey vardı. 

Bu iki vatansever arkadaş, yeni bir futbol kulübü kurmak üzere harekete geçtiler. Zira çalışmalarına devam edebilen spor kulüpleri, işgalcilerin kurdukları takımlarla maçlar düzenleyebiliyordu. Bu sayede hem işgal güçleriyle temas kuracak hem de direniş çalışmalarını kulüp çatısı altında rahatça yapacaklardı.

“Eyüp İdman Yuvası” adını verdikleri kulübün kuruluş dilekçesini 5 Ocak 1919’da Dâhiliye Nezaretine verdiler.

Dilekçede kurucu isimler olarak Reşadiye Mektebi Müdürü Mekki Bey, Müdür Yardımcısı Fikri Bey, fizik hocası Mürteza Bey, coğrafyacı Şükrü Bey, Manifaturacı Hafız Şaban Bey, Tapu Kadastro Müdürü Necmi Bey bulunuyordu. Kulüp başkanlığına kapatılan Eyüp İdman Yurdu’nun banisi Efkaf Memuru Cemal Bey getirilmişti. 

Kulübün renkleri eflatun-sarı olarak belirlenmişti. Bu renklerin seçiminde Haliç adalarında açan çiçeklere gönderme yapıldığı veya Fenerbahçe Spor Kulübünün renklerinden ilham alındığı söyleniyordu.  

Kuruluş nizamnamesi yetmiş yedi maddeden oluşuyor, ilk beş maddesi kulübün kuruluş amacını açıklıyordu. Bu amaçlar arasında Eyüp’lüler arasında daimi münasebetler tesis etmek, birlik ve dayanışma hislerini güçlendirmek, gençleri zinde ve müteşebbis yetiştirmek, mensuplarının ilim ve irfanlarını yükseltmek, kütüphaneler açmak, konferanslar tertip etmek, yenilikleri muhite aktarmak ve musiki heyeti oluşturmak gibi hususlar vardı. Bunları yaparken siyasetle uğraşmayacağını, hiçbir siyasi fırkaya hizmet etmeyeceğini özellikle belirtmişti.

Kulübün arması, atıcılıktan biniciliğe, bokstan güreşe birçok spor dalını ifade sembollerin birleşiminden oluşuyordu. İşgale karşı direnişi ve milli mücadeleyi işaret eden tabanca, kılıç ve tüfek gibi simgelere yer vermeyi de ihmal etmemişti.

Son Padişah Vahdettin’in kuruluşa onay verdiği irade-i seniyenin tarihi 11 Ocak 1919’dur. Dâhiliye Nezaretindeki son işlemlerin ardından 13 Ocak 1919’da Eyüp İdman Eyüp İdman Yuvası resmen kurulmuş oldu.

Kurukavak Caddesi üzerinde bulunan terk edilmiş eski bir konağın giriş katı kulüp binası olarak düzenlendi. Kulüp Başkanı olan Evkaf Memuru Cemal Bey, zaten gençler arasında tanınan ve sevilen bir adamdı. Bu yüzden futbolcu bulmakta, takım kurmakta hiç zorluk çekilmedi.

İŞGAL ASKERLERİYLE MAÇLAR YAPILIRKEN SİLAHLAR KAÇIRILDI

“İstanbul Futbol Ligi”ne kabul edilmeyen Eyüp İdman Yuvası, çalışmalarını daha çok özel maçlarla sürdürdü. İstanbul’un değişik mahallelerindeki takımların yanı sıra Rami Kışlasını işgal eden Fransız askerleriyle ve Halıcıoğlu’ndaki İngiliz askerleriyle maçlar yaptı. O maçlar esnasında oluşan boşlukta kışlalardan gizlice silahlar kaçırıldı.
Zaten esas amaç buydu. Futbol kulübü, direniş çalışmalarını örten bir şal gibiydi…
Kulüp, ilerleyen günlerde beklenin çok üstünde işler gördü.

İzmir’in işgalini protesto etmek amacıyla 23 Mayıs 1919’da Sultanahmet Meydanında düzenlenen ve İstiklal Harbi tarihimizde önemli yer tutan büyük mitingin en büyük organizatörlerinden biri oldu. Türk Talebe Cemiyeti ile birlikte yaptığı çalışmalar sonucunda mahşeri bir kalabalık işgali protesto etti. 

Kulübün yöneticilerinden birçoğu Anadolu’ya cephane kaçırılması için oluşturulan Mim Mim Teşkilatının üyesiydiler. Cemal Bey, silah sevkiyatından sorumluydu. Hafız Şaban Bey, Rami Kışlasındaki gelişmeleri takip ediyor, Mekki Bey, Haliç sandalcıları ile ilgileniyor, Şahap Bey, Arnavutköy’deki milis kuvvetlerini eğitiyordu. Bir yandan bu görevler yapılırken bir yandan da Eyüp halkının maneviyatını yükseltmek için çaba harcanıyordu. Tiyatro kolu temsiller veriyor, musiki kolu konserler düzenliyor, Haliç’te kayık yarışları yapılıyordu. 

İşgal döneminin karanlık günleri canhıraş bir mücadele içinde geçti. Eyüp İdman Yuvası bu kutsal mücadelenin tam ortasında yer aldı.

13 Ocak 1919 tarihindeki resmi kuruluşu ile birlikte kendini vatanın kurtuluşuna adayan kulüp, Cumhuriyet’in ilanından sonra kendini yenileyecek önemli adımlar attı.

Kuruculardan Şahap Beyin kulüp başkanlığına getirildiği bu dönemde, futbolun yanı sıra atletizm, voleybol, yüzme, güreş ve boks branşlarında aktif hale geldi. 

Federasyona katılmak için yapılan başvuru 1928 yılında kabul edildi.  İstanbul Mıntıka Heyeti ve 2. Küme Tertip Heyeti tarafından 1928-1929 sezonunda liglere katılmasına izin verildi. 

EYÜP İDMAN YUVASI VE KASIMPAŞA BİRLEŞTİ

O yıllarda İstanbul takımları iki ligde top koşturuyordu. İstanbul Ligi 1. Küme takımları; Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe, Beykoz, Süleymaniye ve Vefa’dan oluşurken, İstanbul Ligi 2. Kümede, Eyüp İdman Yuvası, Altınordu, Beylerbeyi, Fatih, Darüşşafaka, Kasımpaşa, Topkapı, Nişantaşı, Kumkapı, Kuleli, Harbiye, Halıcıoğlu, Hilal, Askeri Sanayi, Üsküdar ve İstanbul Spor gibi takımlar yer alıyordu.
Dönemin futbol kurulu olan Mıntıka Heyeti, 1929-1930 sezonunda ikinci lig takımlarının çokluğunu gerekçe göstererek bazı takımların ligden çıkarılmasına veya takımların birleşmesine karar verdi. 

Bunun üzerine Eyüp İdman Yuvası-Kasımpaşa ile birleşmek zorunda kaldı.

Kulüp, futbol dışındaki etkinliklerine de devam ediyordu. Temsil Kolu, 1932 yılında “Bir Kavuk Devrildi” ve “Fermanlı Deli Hazretleri” isimli oyunları sahneye koydu. Kulübün bazı sporcu ve yöneticileri de bu temsillerde rol alıp sahneye çıktılar.

Eyüp İdman Yurdu’nun 1. Küme’ye yükselmesi 1935-1936 sezonunda oldu. İstanbul’un büyük takımlarıyla mücadelesi iki sezon sürdü. 1937-1938 sezonunda yeniden küme düştü. 

“İdman Cemiyetleri Kanunu”na göre kurulup yönetilen kulüpler, 1940 yılından itibaren yeni bir kanuna tabi olup, “Beden Terbiyesi Kanunu”na göre yeniden düzenlendiler. Eyüp İdman Yuvası da adını “Eyüp Gençlik Kulübü” olarak değiştirdi. 

1945 yılından itibaren maçlarını İstanbul Ligi Amatör Kümede oynadı.

1956 tarihinde Profesyonel 2. Lig kuruldu. Eyüp Gençlik Kulübü, profesyonellik için müracaat eden ilk kulüplerden biri oldu. 

1959 yılında 2. Profesyonel Lig kaldırılıp yerine İstanbul Profesyonel Mahalli Lig kuruldu. 
Eyüp Gençlik’in bir kez şampiyonluk yaşadığı Mahalli Lig serüveni on bir yıl sürdü. 1970 yılında Mahalli Lig kaldırılıp yerine Türkiye 2. Profesyonel Ligi kuruldu. Mahalli liglerde oynayan tüm takımlar bu lige alındı. Yeni statüye göre; 2. Ligde sonuncu olan takım amatör kümeye düşecek, şampiyon olan takım Türkiye 1. Lige çıkacaktı. 

1972-1973 sezonunu sonuncu olarak tamamlayan Eyüp Gençlik, Amatör Kümeye düştü. 
1984 yılında Üçüncü Lig kurulmasına karar verildi. Birçok köklü kulüple birlikte Eyüp Gençlik de Amatör Ligden çıkarılarak Üçüncü Lige alındı. 

1986-1987 sezonunda şampiyon olarak ikinci lige yükseldi.

Aynı yıl, futbol kulüpleri Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü yönetmeliğine göre yeniden intibak ettirilirken, yönetim kurulu kararıyla kulübün adı “Eyüp Spor Kulübü” olarak değiştirildi. 

Kulübün 2. Lig macerası yedi yıl sürdü. 1993-1994 sezonunda küme düşerek 3. Lige geriledi. Yeniden 2. Lige çıkması zaman alacak 2001-2002 sezonunun sonu beklenecekti.

Ligler arasındaki iniş çıkışları devam etti. 2020-2021 sezonunda şampiyon olarak 1. Lige yükseldi.

Eflatun-Sarı formanın Eyüp İdman Yurdu olarak başlayan asırlık hikayesi bir film şeridi gibi akmaya devam ediyor…

Bu akış içinde geriye dönüp bakıldığında Eyüp Spor’u sadece futbol kulübü olarak değerlendirmek, ona yapılacak en büyük haksızlık olacaktır.

O, sadece ismini aldığı semtin değil; Türkiye’nin de tarihidir. Umudun, direnişin ve istiklalin sembolüdür…

Sahure Hanımların, Cemal Beylerin, Hafız Kemal’lerin emaneti, mütareke döneminin karanlığına ışık yakan Kuvayı Milliyeci adsız kahramanların baba ocağıdır… 

Kaynak: HABER7.COM

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Karikatürler