Zonguldak’tan deprem bölgesine giden maden işçileri; omuzlarında direkleri, ellerinde kazmaları, başlarında baretlerinde fenerleriyle adeta umudun ışığı oldular.
Türkiye, Kahramanmaraş merkezli yüzyılın felaketi iki büyük depremin acılarını yaşıyor. Kaybettiği canların, enkazdan çıkan yaralı bedenlerin ve hatıralarıyla birlikte yıkılan şehirlerin yasını tutuyor. Kahramanmaraş Pazarcık’ta 6 Şubat saat 04.17’de 7.7 büyüklüğünde ve aynı gün Elbistan’da saat 13.24’te 7.6 büyüklüğünde meydana gelen iki büyük deprem ile Türkiye’yi yasa boğdu.
Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay illerinde büyük yıkıma yol açan depremde enkaz altında kalanların kurtarma çalışmalarında bir hafta geride kaldı. AFAD başta olmak üzere gönüllüler, resmi ve sivil kurumlar ile dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen arama-kurtarma ekipleri geceli-gündüzlü canla başla çalışarak enkaz altından bugüne kadar çok sayıda can kurtardı.
Söz konusu ekiplerin arasında kendine özgün çalışma yöntemleri kullanarak, ‘girilemez’ denilen yerlere korkusuzca girip hayat kurtaran ekip Zonguldaklı madenciler oldu. Dev enkaz yığınlarının ortasında kurtarılmayı bekleyenlerin dışarıdaki yakınları ise umutlarını madencilerin yapacakları çalışmaya bağladılar.
Adıyaman’da depremden 90 saat sonra 8 metre derinlikten 17 yaşındaki Gülsüm’ün madenciler tarafından çıkarılması umutların gerçeğe dönüştüğü anlardan sadece bir tanesi oldu. 175 yılık madencilik kültürünü yaşatıyorlar
Cumhuriyet’in ilk vilayeti adeta taş kömürüyle hayat bulmuş iki katlı bir şehir olan Zonguldak’ta 1829 yılında Uzun Mehmet’in taş kömürünü bulduğu havzada 1848 yılından beri kömür madeni işletmeciliği yapılıyor. Demir çelik işletmeleri ve elektrik santralleri başta olmak üzere, sanayinin muhtelif alanlarında yürekleri aydınlık madenciler tarafından yerin karanlık dünyasında çıkarılan taş kömürü kullanılıyor.
Kdz. Ereğli’den Amasra’ya, Zonguldak’tan Yenice’ye kadar yayılan geniş bir havzada 175 yıldır ana geçim kaynağı olmuş kömür madenciliği. Her aileden neredeyse bir kişi madenci olarak görev yapıyor. Özel yetenek isteyen bu işletmelere girmek için özel sınavlar yapılıyor. İşe gireceklere uzunluğu 5 metreyi bulan ahşap maden direklerinin taşıtılması da bu sınavların en başında geliyor.
Türkiye’yi aydınlatmak ve kalkındırmak adına bir avuç kömür için bir ömür veren her bir madenci, aynı zamanda aldığı eğitimlerle de iyi bir kurtarmacı oluyor. Nesiller boyu devam eden madenci kültürü yaşatan Uzun Mehmet’in torunları, yerin yüzlerce metre altında ahşap direklerle yaptıkları domuzdamının içinde emniyetle ilerleyerek kömür çıkarıyorlar.
Deprem kurtarma çalışmalarında da domuzdamı dedikleri enkaz altındakileri hayata kavuşturan en kısa yolu inşa ettiler. Beton bloklarının arasında zifiri karanlığın günlerce esir aldığı bedenleri ışığa, dışarıdaki meraklı bekleyişleri mutluluğa çevirdiler.
Bu özgün yöntemi kullanan karaelmas diyarı Zonguldak’ın gözü pek madencileri, 1999 Marmara depreminde olduğu gibi Kahramanmaraş depreminde de kurtarma çalışmalarıyla kahramanlık destanı yazdılar.