İstanbul barajlarındaki su seviyesi yüzde 50’nın altına düşerken, mega kent önümüzdeki günlerde su sıkıntı yaşayacak mı sorusu akıllara geldi. İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, en büyük sorunun israf olduğunu belirterek, “Ne su zengini ne su fakiri bir ülkeyiz. Orta düzeyde sayılabiliriz. Kendimize yetecek kadar suyumuz var ama suyu verimli, akıllı kullanırsak" dedi.
İstanbul barajlarındaki su seviyesi sonbaharda yüzde 50’nin altına düştü. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre barajlardaki doluluk oranı 8 Ekim itibariyle yüzde 46.37 olarak ölçüldü. Barajlardaki su oranı yüzde 50’nin altına düşünce akıllara "İstanbul’da su sıkıntısı yaşanacak mı" sorusu geldi. İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros da bu soruya yanıt verdi.
İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, “1 Ekim’den itibaren ‘Tarım Su Yılı’ başlar. Yani daha su yılımız yeni başladı. Yağışlı mevsime doğru gidiyoruz. Ekim ayından itibaren yağışlar yavaş yavaş artacağı için şu an için önümüzde herhangi bir riske sokacak durum söz konusu değil” dedi. “Suyu idareli kullandığımız takdirde su kıtlığımız yok”
Türkiye’nin ne su zengini ne de su fakiri bir ülke olduğunu orta düzeyde sayılabileceğini söyleyen Toros, "Kendimize yetecek kadar suyumuz var ama suyu verimli, akıllı kullanırsak. Yıllık su potansiyelimiz ortalama 450 milyar metreküp. Bu zaman zaman 350 milyar metreküpe, zaman zaman 550 milyar metreküpe kadar değişebiliyor. Ülkemizde 25 tane havza var. Her havzada yağış rejimi birbirinden farklı oluyor. Bazı yıllar bazı bölgeler fazla yağış alırken, bazı yıllar diğer bölgeler yağış alıyor. Dolayısıyla ülkemiz su zengini olmadığı için suyu idareli kullandığımız takdirde su kıtlığımız yok” dedi. “İstanbul özelinde şu an için herhangi bir tehlikeden bahsetmemek daha doğru olur”
Barajlardaki su seviyesine değinen Prof. Dr. Toros, “İstanbul’da şu anda barajların doluluk oranı yüzde 47 seviyesinde. 1 Ekim’den itibaren ‘Tarım Su Yılı’ başlar. Yani daha su yılımız yeni başladı. Yağışlı mevsime doğru gidiyoruz. Ekim ayından itibaren yağışlar yavaş yavaş artacağı için şu an için önümüzde herhangi bir riske sokacak durum söz konusu değil. Çünkü daha yağışlarımız yeni başlayacak ve barajlardaki su seviyesi şu anda yeterli. Meteoroloji Genel Müdürlüğümüz, kısa ve orta vadeli hava tahminleri yapıyor. Ekim, kasım ve aralık tahminlerine baktığımız zaman uzun yılların ortalaması civarında yağış beklentisi olacağı tahmin ediliyor. Ama şu var, bir başka havza bu yaz az yağış almış olabilir veya önümüzdeki günlerde daha az yağış olabilir; orada bölgesel bazda su sıkıntısı çekilebilir. Bu geçmişte oldu, gelecekte de olabilir. İşte burada bizlerin Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verdiği verilere, tahminlere çok iyi bakmamız gerekiyor. O bölgedeki su potansiyeli olan, suyu biriktirdiğimiz barajların, göletlerin su seviyesine bakmamız gerekiyor. İstanbul özelinde şu an için herhangi bir tehlikeden bahsetmemek daha doğru olur” dedi. “İnsanın önündeki en büyük sorun aslında israf”
İnsanların suyu israf etmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Toros, “İnsanlık, kaynakları verimli kullanmamaya doğru gitmiş durumda. Bugün insanın önündeki en büyük sorun aslında israf. Kaynakları verimli kullanmıyoruz. İstanbul’da günlük verilen su miktarı 3 milyon metreküpün üzerinde. Bu suyun biriktirilmesi, arıtılması, evlere kadar getirilmesi ciddi bir maliyet. Daha da önemlisi evlerden sonra tekrar arıtılması daha fazla bir maliyet ve tüm bu süreçlerde enerji kullanılıyoruz. Kullandığımız enerjiyle atmosferimizi kirletiyoruz. Kirlenen atmosfer, küresel ısınma, küresel iklim değişikliği; yağıştaki rejimlerdeki bozulmalara yol açıyor. Aslında şu anda kısır bir döngüde bildiğimiz dalı kesen bir yapıyla karşı karşıyayız. Burada hepimiz kendi çapımızda ders almalıyız” ifadelerini kullandı. “İstanbul’daki her bir damla suyu değerlendirmemiz gerekiyor”
İleride sıkıntı yaşamamak için her bir damla suyu sayarak kullanmamız gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Hüseyin Toros, “İstanbul’da zaman zaman sıkıntılar oluyor. 2007’de oldu, 2014’te oldu ve 2020 yılında ocak ayında barajlardaki su seviyesi yüzde 19’a kadar düşmüştü. Ama şu an için değerlere ve uzun vadeli tahminlere baktığımız zaman o sıkıntı şu anda gözükmüyor. Su kaynaklarını verimli kullanma yolunda çalışmalar yapmamız gerekiyor. Atmosferi kirlettiğimizin farkına varmamız gerekiyor. Burada kendimiz ne yapabiliriz, çözüm üretmemiz gerekiyor. İstanbul’daki her bir damla suyu değerlendirmemiz gerektiğini, her bir damlayı sayarak kullanmamız gerektiğini ve her bir damlanın dünyanın geleceğini olumlu veya olumsuz yönde etkileyeceğini bilmemiz gerekiyor diye özetliyorum” dedi.