Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Samet Ünlü, akran zorbalığının bir şiddet türü olduğunu belirterek çözümü noktasında eğitimcilere büyük görev düştüğünü belirtti.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Şarkışla Âşık Veysel Meslek Yüksekokulu Dr. Öğretim Üyesi Samet Ünlü, şiddetin bir tahakküm problemi olduğuna dikkat çekerek, “Şiddet bir tahakküm sorunudur. Şiddetin bazı türleri vardır. Sözel, fiziksel ve psikolojik şiddet bunlardan bazılarıdır. Şiddet kendisini hangi türde gösterirse göstersin şiddet uygulayan kişi, eylemi uyguladığı kişi üzerinde tahakküm hakkı görebildiği koşulda eylemini gerçekleştirebiliyor. Bu toplumsal durumu güçlü ve güçsüz arasında kurulan hiyerarşik bir ilişki biçimi olarak okuyabiliriz. Aile içerisinde yaşanan şiddetten çocuklar arasında gerçekleşen akran zorbalığına kadar şiddetin pek çok toplumsal durumda kendisini gösterdiğini üzülerek gözlemlemekteyiz” dedi.
“Akran zorbalığı bir şiddet türüdür”
Ünlü akran zorbalığının bir şiddet türü olduğuna dikkat çekerek, “Özellikle çocukluk döneminde karşımıza çıkan sorunlardan birisi akran zorbalığıdır. Aynı yaş grubundaki bir çocuğun veya bir çocuk grubunun başka bir çocuğa veya çocuk grubuna gösterdiği zorlayıcı davranışlar ‘akran zorbalığı’ olarak yorumlanır. Akran zorbalığı bir şiddet türü olup sözel, psikolojik, fiziksel ve günümüzdeki koşullarla ilişkili olarak siber biçimde ortaya çıkabilir. Akran zorbalığı uygulayan çocuk bir biçimde karşı tarafa uygulayacağı şiddeti gösterme hakkını kendisinde bulur. Bu hak ise kendisini ‘güçlü’, karşısındakini ise ‘güçsüz’ görme eğiliminden doğar. Güçlü ve güçsüz ilişkisi çerçevesinde kurulan bu toplumsal durumda gücün esas kaynağı karşı tarafın zayıf özelliklerinin görülmesinden ileri gelir. Yalnızca görmek yetmez, bu zayıf özellikleri bireye karşı kullanabilmeyi deneyimlemek akran zorbalığının oluşma sürecinde rol oynar” dedi.
“Eğitimcilere önemli görevler düşüyor”
Ünlü, arkan zorbalığının önlenmesinde eğitimcilere önemli görevler düştüğünü vurgulayarak şunları söyledi: “Özellikle okullarda oldukça yaygın bir biçimde görülen akran zorbalığıyla mücadele konusunda eğitimcilere büyük iş düşmektedir. Erken çocukluk döneminden itibaren her çocuğun eşit haklara sahip olduğunun ve hiç kimsenin bir başkasından üstünlüğünün söz konusu olamayacağı anlayışının çocuklara aşılanması gerekmektedir. Bu anlayış ebeveynler tarafından da desteklendiği takdirde çocuğun hem kendisine hem de başkalarına dair olan benlik algıları olumlu hatlara oturacaktır. Haklarının iyi düzeyde farkında olan çocuk aynı haklara başka çocukların da sahip olduklarını öğrendiği anda çevresiyle ve arkadaşlarıyla kurduğu toplumsal ilişkilerin niteliğinde de olumlu gelişmeler olacaktır”.