Ankara Etlik Şehir Hastanesi Kadın ve Doğum Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Çağanay Soysal, yüksek sıcaklıklara yoğun bir şekilde maruz kalınması durumunda gebelerde erken doğum sancıları ve düşük tehdidinin tetiklenebileceğine dikkati çekti.
Türkiye, mevsim normallerinin üzerinde seyreden ‘Eyyam-ı Bahur’ sıcaklıklarının ardından şimdi de Afrika üzerinden gelen ‘Basra’ sıcaklarının yurda girmesiyle mevsim normallerinin üzerinde sıcaklık yaşamaya devam ediyor. Uzmanlar, sıcakların yer yer 6 ile 10 derece yüksek seyredeceği bu dönemde saat 11.00 ile 15.00 arasında mümkün olduğunca dışarı çıkılmamasını tavsiye ediyor. “Sıcaklıklar, anne ve bebek sağlığını tehdit eden komplikasyonlara sebep olabilir”
Ankara Etlik Şehir Hastanesi Kadın ve Doğum Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Çağanay Soysal, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine yaptığı açıklamada, sıcak havaların özellikle hamileleri ve bebekleri etkilediğini söyleyerek, “Yüksek ateş, nabız artışı, sıvı kaybı, mide bulantısı, baş dönmesi ve ağrısı, halsizlik, yorgunluk ve kramplar sıcak çarpmasının belirtileri arasında yer alır. Aşırı terlemeye bağlı dehidrasyon dediğimiz sıvı kaybı tansiyon düşmesine yol açabilir. Tansiyon düşmesi de gebelerde baş dönmesi ve bayılma şikayetleri ile karşımıza çıkabilir. Maalesef bunlar da istenmeyen kazalara, gebelerin düşüp yaralanmasına, anne ve bebek sağlığını tehdit eden olası komplikasyonların ortaya çıkmasına sebep olabilir” dedi. “Sıvı tüketiminin yetersiz olması erken doğum ve düşük tehdidini tetikleyebilir”
Yüksek sıcaklıklardan korunma yöntemlerine de değinen Soysal, “Güneş ışığının dik olduğu 11.00 - 15.00 saatleri arasında dışarı çıkılmamalı. Eğer çıkılacaksa gölge ve esintili yerler tercih edilmeli. Güneş ışığına direkt maruz kalmak sıvı kaybını daha da artıracaktır. Sıvı tüketimine mutlaka dikkat edilmeli ama buradaki sıvı tüketiminden kastımız; çay, kahve ve asitli içecekler değil. Gebeler günde ortalama 2 buçuk, 3 litre kadar su tüketmeliler. Sıvı tüketimin yetersiz olduğu durumlarda gebelerin rahimlerinde kasılmalar meydana gelebilir. Bu da erken doğum sancılarını ve düşük tehdidini tetikleyebilir. Ayrıca idrar yolu enfeksiyonları açısından da kolaylaştırıcı bir etkendir” ifadelerini kullandı. “Yüksek kimyasallar ve duran sulardaki enfeksiyon riski nedeniyle havuz yerine deniz tercih edilmeli”
Gebelerin en çok ‘denize ve havuza girebilir miyiz’ sorusunun cevabını aradığını vurgulayan Soysal, sözlerine şöyle devam etti:
“Yüksek kimyasallar ve duran sulardaki enfeksiyon riski nedeniyle havuz yerine deniz tercih edilmeli. Hamam ve sauna gibi sıcak ortamlardan kesinlikle uzak durulmalı. Yoğun tempolu egzersizlerden uzak durulmalı. Düşük tempolu egzersizler ve yürüyüş öneriyoruz. Bir diğer husus da gebelerde melanin sentezinin artışına bağlı olarak melasma dediğimiz ciltte lekelenmeler ortaya çıkabilir. Bu lekelenmelerin önüne geçmek için güneşe çıkmadan 20-30 dakika öncesinde mutlaka güneş koruyucu sürülmeli. Eğer güneşe maruz kalma süresi devam edecekse de 2-3 saatte bir tekrarlanmalı.”