Türkiye’nin, 12 dakikalık yangına müdahale süresi ile Avrupa’da ilk sırada, dünyada ise ilk 2’de yer aldığını söyleyen Prof. Dr. Ömer Küçük, "Türkiye açısından orman yangınlarının kritik eşik sürecinin yeni başladığını ben ifade etmek isterim" dedi.
Akdeniz Bölgesi başta olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde çıkan yangınlarla ilgili değerlendirmede bulunan Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü ile Ormancılık ve Tabiat Turizmi İhtisaslaşma Koordinatörlüğü görevlerini de yürüten Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Küçük, orman yangılarındaki kritik sürecin Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında olduğunu söyledi. Türkiye’nin orman yangınlarını önlemek amacıyla dünyada olmayan sistemleri kullanmasına rağmen, insan kaynaklı orman yangınlarının her geçen yıl arttığına dikkat çeken Küçük, 3 ay boyunca Türkiye’de yaşayan herkesin duyarlı olması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin 12 dakikalık orman yangınlarına müdahale süresi ile Avrupa’da ilk, dünyada ise ilk ikide yer aldığına dikkat çeken Küçük, Türkiye’nin orman yangınları ile mücadelede kullandığı teknolojilerle Amerika Birleşik Devletleri ile yarışabilecek seviyede olduğunu vurguladı. "İlk 6 aylık periyotta yaklaşık iki katına varan bir fark söz konusu"
Orman yangını sezonunun kuraklık sebebiyle daha erken başladığını belirten Küçük, “Meteorolojik şartların böyle devam etmesi durumunda yine bu tür yangınlarla karşı karşıya olabileceğimizi ifade etmek gerekir ve buna göre tedbirli olmamız noktasında da bütün vatandaşlarımızı ikaz etmemizde fayda görüyoruz. Geçen yılla karşılaştığımızda hem yanan alan miktarı olarak hem de yangın sayısı olarak ilk 6 aylık periyotta yaklaşık iki katına varan bir fark söz konusu. Hem yanan alan miktarında iki kat bir artış hem de yangın sayısı noktasında iki kat artış. Orman yangınlarına sebeplerine bakıldığında yüzde 90 insan kaynaklı sebeplerden bahsediyoruz ama aynı periyotta karşılaştığımızda iki kat bir fark var. Dolayısıyla burada insan faktörünün aynı olmasıyla beraber yanma şartlarını, özellikle sıcaklık yanıcı madde özelliklerinin yanmaya elverişli olması durumu bunu çok daha fazla tetikliyor. Şu anda 2024 yılında böyle bir sezonun içerisindeyiz. Her ne kadar yangın açısından periyot erken başlamış olsa da Türkiye açısından orman yangınlarının kritik eşik sürecinin yeni başladığını ben ifade etmek isterim. Çünkü Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında daha yüksek sıcaklıkların olması özellikle şiddetli rüzgarların ki bu rüzgarlarda ben dikkat çekmek istiyorum. Poyraz ve lodos rüzgarların olması durumunda bu zamanlarda çıkabilecek yangınların çok daha tehlikeli hal alabileceği geçmiş kayıtlardan görülebilir. Yani tehlikeli hal alma ihtimali çok daha yüksek orandadır” dedi. “Türkiye, son teknolojileri kullanma bakımından Amerika ile yarışır”
Türkiye’nin orman yangınlarına 12 dakikada müdahale ettiğini söyleyen Prof. Dr. Küçük, “Geçen yıl özellikle Kanada ve Avrupa’da ciddi yangınlar oldu. Bu sıcak kuşağın, bu sıcak dalganın ülkemizde bu yıl yaşandığını görüyoruz. Dolayısıyla aslında Türkiye 2021 yılında yaşadığı sıcaklık veya iklim meteorolojik parametreler arasında yaşadığı değerlerin bir benzerini şu anda yaşamaya başladı. Bu da bize 2021 yılındaki büyük mega yangınları hatırlatıyor. Dolayısıyla aynı süreci yaşamam, aynı risk altında olmama adına kamuoyunun bu noktada çok dikkat etmesi gerekiyor. Orman teşkilatı bu anlamda gerekli tedbirleri alıyor. Özellikle karada ve havada. Aslında çok güçlü bir filosu var. Çok güçlü bir organizasyon yapısı var ve çok güçlü bir teknolojik altyapısı var. Bunları hem yangın öncesi, hem yangın anında hakikaten çok entegre bir şekilde kabiliyet kabiliyetlerini son derece etkin bir şekilde kullanıyor ve bu manada da Avrupa’da hakikaten gururla söyleyebileceğimiz bir şekilde. Yangınla mücadelede ilk sırada orman yangınlarına müdahale noktasında 12 dakikalardan bahsediyoruz. Yine ilk sırada. Son teknolojileri kullanma bakımından Amerika ile yarışır. Dünyanın en iyi organize olan, müdahale eden iki ülkesinden biri konumunda” diye konuştu. “Sıcaklığın 30 santigrat derecenin üzerinde olduğu yerlerde ormanlık alanlara girmememiz lazım”
Alınacak önlemlerle ilgili tavsiyelerde bulunan Küçük, “Özellikle kritik sezonlarda, kritik zamanlarda kesinlikle ormanlık alanlarda bu tür ateşli zaten gerekli tedbirleri vilayetlerimizi alıyor. Ateşli piknik olayı da zaten yasak, yakılmaması lazım. Hatta ve hatta ormanlık alanlar bu tür zamanlarda kullanılmaması lazım. Ne zamanlarda yetkililerimizin ikaz yaptığı zamanlarda giriş çıkışın yasak olduğu zamanlarda ormanlık alanlara girmememiz lazım. Yasağın olmadığı vilayetlerde ise özellikle sıcaklığın 30 santigrat derecenin üzerinde olduğu, nispi nemin yüzde 30’un altında olduğu, rüzgar hızının 30 kilometre saatin üzerinde olduğu yerlerde durumlarda yine ormanlık alanlara kesinlikle girmememiz lazım” şeklinde konuştu. “Anız yakma olayından vazgeçmemiz lazım”
Anız yakılmamasını isteyen Küçük, “Maalesef anız yakma kültürü var. Anız yangınları noktasında vatandaşımızın söndürülmesi noktasında çok fazla bir bilgisi yok. Anız, tahıldan sonra tarımsal ürünlerden sonra ortada kalan bir atık. Bunun yüksekliği 10 ila 25 santime kadar ve sıklığı da değişebiliyor. Hektarda bulunduğu miktara göre de bu bölgede anız olan bölgede çıkan yangınlar çok süratli seyrediyor. Yani öyle orman yangınları gibi değil. Yüksek rüzgar üzerinde öyle kolay kolay söndürülebilecek bir yangın değil. Birincisi anız yakma olayından vazgeçmemiz lazım. Anız yangınları sonucunda toprak sertleşiyor. Üzerinde anız kalmadığı için yüzeysel akışla beraber erozyonu toprak taşınması söz konusu oluyor. Dolayısıyla aslında toprakta bir verimsizlik bir kayıp da yine karşımıza çıkıyor. Çıkan bir anız yangını ormana bitişikse çok süratli bir şekilde ormana sirayet edip büyük orman yangınlarına sebebiyet veriyor" ifadelerini kullandı. "Kolluk kuvvetlerine haber verilmeli"
"Ormanlar bizi, milli servetimiz, doğal kaynaklarımız" ifadelerine yer veren Küçük, "İnsanların olmadığı, ulaşımın güç olduğu yerlerde elektrik nakil hatlarının bulunmadığı, yıldırım düşmesinin olmadığı, insan faaliyetin olmadığı yerlerde eğer orman yangını meydana geliyorsa bunların arka planının çok iyi şekilde araştırılması lazım. Kolluk kuvvetlerimiz, güvenlik kuvvetlerimiz, adli makamlar, işin uzmanlarıyla, teşkilatla beraber çalışarak bunları çok sağlıklı bir şekilde ortaya çıkartabiliyor. Bu konuda hassas olmamız lazım. Bu tür kritik süreçlerde, yangına hassas bölgelerde, orman içerisinde giriş çıkışın yasak olduğu yerlerde, tanınmayan kişilerin görülmesi durumunda mutlaka ve mutlaka yetkili kişilere bilgi verilmesi, ihbarda bulunmasını istirham ediyorum” dedi.