Osman Çelik,, "2023 itibarıyla katılım finans kuruluşları arasındaki aktif büyüklük pazar payımızı yüzde 20'ye taşımayı, 1 milyonu aşkın müşteriye hizmet vermeyi, 600 yeni istihdam oluşturmayı hedefliyoruz." dedi.
Osman Çelik, katılım bankacılığı sektörü ve Vakıf Katılım açısından 2022 gelişmelerini ve 2023'ten beklentilerini AA muhabiri ile paylaştı.
Bu yıl boyunca Kovid-19 salgını ve jeopolitik risklerin küresel makroekonomik görünüm üzerindeki yansımalarının takip edildiğini anlatan Çelik, tedarik zincirlerindeki aksamanın yanı sıra enerji ve gıda fiyatlarındaki artışın ülke ekonomilerinin ana gündemi haline geldiğini söyledi.
Çelik, enflasyonla mücadele çerçevesinde merkez bankalarının parasal ve mali sıkılaşma adımlarının izlendiği 2022'de, küresel ekonomik aktivitede bariz bir yavaşlama görüldüğüne işaret ederek, "Küresel ekonomideki bu belirsizliklere karşın üretim, ihracat ve istihdam ekseninde oluşturulan makroekonomik politikalar, Türkiye ekonomisinin dinamizminde belirleyici oldu." diye konuştu.
Türkiye ekonomisinin büyüme performansıyla oldukça pozitif ayrıştığını vurgulayan Çelik, Türk bankacılık sektörünün de bu dönemde ekonominin istikrarlı büyümesine yönelik desteğini sürdürdüğünü ifade etti.
Çelik, bu yıl katılım finans kuruluşlarının da sürdürülebilir kalkınmayı öncelediğini, reel sektör ve bireysel müşterilerin ihtiyaçlarına cevap ürettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Sektör olarak 2022'de konvansiyonel bankalara kıyasla büyümede pozitif ayrıştık. Üretim ve yatırım faaliyetlerinin genişletilmesi ve reel sektöre verilen desteğin artırılmasında etkin rol alan sektörümüz için 2022 oldukça verimli bir dönem oldu. Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün yüzde 46 genişlediği yılın 10 ayında, katılım finans kuruluşları olarak yüzde 59 büyüme göstererek, pazar payı kazanımımızı sürdürdük. Yıl başından eki ayına kadar geçen sürede katılım finans kuruluşlarının toplam nakdi finansman hacmi yüzde 58 artarak 621 milyar liraya, toplanan fon hacmi de yüzde 63 büyüme ile 923 milyar liraya ulaştı."
"2023'TE BANKACILIK SEKTÖRÜ AKTİF BÜYÜMESİ OLUMLU ŞEKİLLENECEK"
Osman Çelik, Vakıf Katılım'ın 2022 performansına ilişkin bilgi vererek, ekim itibarıyla nakdi finansman büyümesinde hem sektöre hem katılım finans kuruluşlarına göre pozitif bir ayrışma kaydettiklerini söyledi.
Yılbaşından ekim ayına kadar geçen sürede aktif büyüklüklerinin yüzde 66 artarak 167 milyar liraya ulaştığını aktaran Çelik, "Bu dönemde katılım finans kuruluşları arasındaki aktif büyüklük pazar payımız yüzde 15 olarak gerçekleşti. Nakdi finansman hacmimiz yüzde 82 genişleterek 104 milyar liraya taşıdık. Öte yandan, toplanan fon hacmimizi yüzde 68 artırarak 124 milyar liraya çıkardık. Böylelikle katılım finans kuruluşları içerisindeki nakdi finansman pazar payımızı yüzde 17'ye, toplanan fon pazar payımızı yüzde 13'e ulaştırdık." dedi.
Çelik, salgın riskinin azalmasının beklendiği 2023'te bankacılık sektörü aktif büyümesinin olumlu şekilleneceği öngörüsünde bulunarak, yüksek faiz ortamının tedricen gerilemesiyle marj seviyelerinde düşüş beklediklerini ifade etti.
Kar marjları daralacak olsa da bankacılık sektörünün güçlü aktif kalitesinin, sürdürülebilir karlılığın sağlanmasına imkan tanıyacağını belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Kur korumalı hesap uygulamasının desteğiyle banka bilançolarında liralaşma etkisinin net biçimde gözlemlendiği bu dönemdeki ivmenin, önümüzdeki yıl için de etkili olacağını değerlendiriyoruz. Türk lirası cinsi toplanan fonların kaydettiği güçlü büyüme ve ters dolarizasyon gelişmeleri, bankaların fon yapısının daha sağlıklı bir zemine oturmasını destekleyecektir. Finansman tarafında da artış trendinin daha çok Türk lirası cinsinden olacağını öngörüyoruz. Vakıf Katılım olarak, bankacılık ve katılım finans sektörünün üzerinde bir büyüme performansı projekte ediyoruz. 2023 itibarıyla katılım finans kuruluşları arasındaki aktif büyüklük pazar payımızı yüzde 20'ye taşımayı, 1 milyonu aşkın müşteriye hizmet vermeyi, 600 yeni istihdam oluşturmayı hedefliyoruz."
"HEDEFİMİZ, NAKDİ FİNANSMAN HACMİMİZİ 2023'TE YÜZDE 60'IN ÜZERİNDE BÜYÜTMEK"
Vakıf Katılım Genel Müdürü Çelik, kurumsal firmaların ve KOBİ'lerin büyümesine destek olmaya devam edeceklerini vurgulayarak, Kasım 2022 itibarıyla tüzel finansman hacimlerinin yılbaşına kıyasla yüzde 84 artışla 97,3 milyar liraya ulaştığını söyledi.
Bireysel müşterilere yönelik finansman desteklerinin de yüzde 62 artarak 6,4 milyar liraya çıktığını aktaran Çelik, "Böylelikle tüzel ve bireysel finansmanlar kapsamında toplam nakdi finansman hacmimizi yüzde 82 artırarak 104 milyar liraya yükselttik. Hedefimiz, nakdi finansman hacmimizi 2023'te yüzde 60'ın üzerinde büyütmek. Bu süreçte, KOBİ finansmanlarının ve bireysel finansmanların toplam nakdi finansmanlar içerisinde payını artırmayı önceleyeceğiz." diye konuştu.
Çelik, katılım bankalarının dijital dönüşümüne de değinerek, Türkiye’de güçlü bir finansal sistem olduğunu, bunun bazı fırsatları da beraberinde getirdiğini kaydetti.
Son yıllarda FinTech'lerin de yaygınlaşmasıyla sistemdeki dijital yetkinliklerin oldukça geliştiğine dikkati çeken Çelik, şunları ifade etti:
"Dijital bankalar da oyuna dahil olunca, dijitaldeki rekabet önemli ölçüde arttı. Vakıf Katılım olarak, bu rekabette güçlü bir noktada olmak istiyoruz. 2023'te regülasyonların el verdiği ölçüde dijital olgunluğumuzu maksimum seviyeye çıkaracağız. Gerek finansal ihtiyaçlar gerekse de operasyonel süreçlerimizi dijitale taşıyoruz. Amacımız sadece müşterilerimizin şubeye gitmeden dijital kanallarımızdan işlem yapması değil, dijitalleşmeyle birlikte sosyal bankacılık gibi bir iş modeli de oluşturmak. Akabinde bunları sentezleyerek müşterilerimizin günlük hayatının bir parçası olmak istiyoruz."
"PARA POLİTİKASI KARARLARI NEGATİF ARZ ŞOKLARINA KARŞI OLUMLU SONUÇLAR VERDİ"
Osman Çelik, Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerini de paylaşarak, salgın sonrası küresel ekonomilerin tamamında görülmeye başlayan sistematik risklere karşı devletin proaktif kararları devreye aldığını anlattı.
Küresel çapta ortaya çıkan enflasyonist baskının para politikalarında da değişikliği beraberinde getirdiğini anımsatan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin dışsal faktörlere karşı sergilemek durumunda olduğu disiplinli maliye politikası neticesinde, jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyetleri devletimiz tarafından uygulanan sübvanse nedeniyle halkımıza direkt yansımadı. Bununla birlikte Rusya-Ukrayna savaşının sebep olduğu tarım emtiasına ulaşım problemleri, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarına sebebiyet verdi. Uyguladığımız para politikası kararlarının küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şoklarına karşı olumlu sonuçlar verdiğini ve bu durumun 2023'ün ilk çeyreğinden itibaren daha da netleşeceğini düşünmekteyiz."
Çelik, küresel piyasalarda oynaklık ve kırılganlığın arttığı bir dönemde, liralaşma politikasının bankacılık sektöründe kaynak maliyetinin düşürülmesinden, vade sürelerinin uzatılmasına, bilançolarda görülen pozitif kaldıraç etkisine kadar birçok alanda esneklik ve fırsat oluşturduğunu söyledi.
Şirketlerin esas faaliyet karlılığı ve istihdamını teşvik eden mevcut para politikası kural setinin ülke açısından yararlı olduğunu belirten Çelik, ihracat kazanımlı yatırımlara önem verilmesinin de Türkiye'yi tüm ülkelerden ayrıştırdığını kaydetti.
"İHRACAT BÖLGESİ ÇEŞİTLENDİRMESİNE GİDİLMESİ YARARLI OLABİLİR"
Vakıf Katılım Genel Müdürü Çelik, 2023'te ekonomideki risk ve fırsatlara da değindi.
Salgın döneminde Türkiye'nin stratejik konumunun diğer ülkeler tarafından daha fazla fark edildiğini anlatan Çelik, emtia ve tarımsal gıda risklerin azaltılmasından global siyasi gerilimlerde arabuluculuk görevi üstlenmesine kadar yumuşak diploması üzerinden iktisadi faaliyetlerdeki alanın genişlediğini söyledi.
Çelik, Afrika açılımı, enerji yolları ve dağıtımı üzerinde elde edilen kazanımlar, uzak ülkeler ihracat stratejisi, TOGG ile yakalanan hibrit/elektrikli araç devinimi gibi gelişmelerin pozitif yansımalarının alınmaya devam edileceğini belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Riskler kısmına baktığımızda ise Ağustos 2022 itibarıyla gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde sanayi üretim hızındaki yavaşlama eğiliminin devam ettiğini görüyoruz. Ticaret Bakanlığımızın yayımladığı ekonomik görünüm raporlarını incelediğimizde, ekimde Türkiye'nin Yeni İhracat Siparişleri Endeksi'nin gelişmekte olan ekonomiler içerisinde orta üst sıralarda yer aldığını görmekteyiz. Burada asıl önemli olan durum, ülkemizin ana ihracatını oluşturan ülkelerde gözüken ekonomik aktivite yavaşlamasıdır. Bu durumun her kesim tarafından yakından takip edilmesi ve oluşturabileceği risklere karşı ihracat bölgesi çeşitlendirmesine gidilmesinin yararlı olabileceğini söylemek isterim."