Varis ameliyatı sırasında, bacaklarında ultrasonda tespit edilmeyen çok sayıda pıhtı olduğu fark edilen Oya Çetiner, Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Söyler’in yönlendirmesiyle genetik olarak pıhtı oluşumuna yatkın bir yapıda olduğunu öğrendi. Hekimin dikkati ile kan sulandırıcı ilaç tedavisine başlayan Çetiner, “Genetik durumumu kardeşime anlatınca o da tetkik yaptırdı ve onda da genetik yatkınlık tespit edildi. Doktorumuzun dikkatiyle hem kardeşime hem de bana ikinci bir hayat hediye edildi” dedi.
İzmir’de yaşayan Oya Çetiner, bacak damarlarında belirginleşme ve ayaklarında şişlik şikayetiyle İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Medical Point Hastanesi Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Söyler’e başvurdu. Doppler ultrason sonucunda kronik venöz yetmezlik teşhisi koyulan Çetiner, ameliyat için bir süre düşünmek istediğini söyledi. Yaklaşık bir yıl sonra bacakta kızarıklık, ağrı ve şişlik şikâyetiyle hastaneye tekrar başvurdu. Çetiner’e, kronik venöz yetmezliğin tedavi olmaması sonucunda damarların belirginleşen yerlerinde pıhtı oluştuğu söylenirken, kan sulandırıcı ilaçlarla pıhtının kaybolması sağlandı. Ardından operasyona alınan hastanın yüzeyel ince damarlarında, ultrasonda tespit edilmeyen pıhtıların başlamış olduğu fark edildi. İki bacağında bulunan pıhtıları temizlenen Çetiner, operasyon sonrasında babasının da beyninde pıhtı attığı bilgisini doktoru ile paylaştı. Bunun üzerine Op. Dr. Onur Söyler tarafından hematoloji hekimlerine yönlendirilen Çetiner, genetik olarak pıhtı oluşumuna yatkın bir yapıda olduğunu öğrendi. Durumu hemen kardeşine anlatan hasta, kardeşinin de kan sulandırıcı ilaç tedavisine başlamasına vesile oldu. Tüm aile bireylerine bu konuda önlem almaları için uyarıda bulunduğunu, kendisinin de genetik rahatsızlığını tesadüfen öğrendiğini söyleyen Çetiner, doktorun dikkati sayesinde ikinci bir hayat hediye edildiğini belirtti. “Daha kötü sonuçlar yaşayabilirdim”
Kronik venöz yetmezlik teşhisi konulduktan sonra ameliyat tarihini bir yıl kadar ötelediğini ifade eden Çetiner, yaşadığı olayı şu sözlerle anlattı:
“Ameliyat tarihini ötelemiştim; ancak şikâyetlerim artınca hastaneye tekrar başvurdum. Ayaklarımın üzerine basamaz hale gelmiştim ve yoğun ağrılarım vardı. Ameliyata alındım ve operasyon gayet başarılı geçti. Bacaklarımdaki sorun bitmişti; ancak doktorum pıhtı oluşumunun genetik olabileceğinden şüphelenince ona babamın da beyninde pıhtı attığını söyledim. Beni hemen hematolojiye hekimlerine yönlendirdi ve tetkikler sonucunda vücutta pıhtı oluşumuna genetik olarak meyilli olduğum anlaşıldı. Eğer doktorumuz bu konunun üzerinde durmasaydı, ben de üzerine düşmeyecektim. ‘Alt tarafı bir varis ameliyatı oldum, geçti’ diyecektim. Belki bir anda bir pıhtı atıp daha kötü sonuçlar yaşayacaktım. Kardeşimde herhangi bir sorun olmadığı halde durumu onunla paylaştım ve tetkikler sonucunda onda da genetik yatkınlık olduğu anlaşıldı. Hem bana hem de kardeşime ikinci hayat hediye edilmiş oldu. Ailemin diğer bireylerine de hekime başvurmaları konusunda öneride bulunuyorum. Bu olay belki de sadece benim ve kardeşimin değil, pek çok aile bireyinin de hayatının kurtulmasını sağlayacak.” Kan sulandırıcı ilaç tedavisine başladılar
Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Söyler de, ultrasonda tespit edilmeyen pıhtıları ameliyat sırasında fark edip temizlediğini ve hastada pıhtılaşmaya yatkınlık olduğundan şüphelendiğini aktardı.
Hematoloji hekimleri tarafından yapılan detaylı genetik tarama testleri sonucunda Oya Çetiner’in genetik olarak pıhtılaşmaya yatkınlık gösterdiğini kaydeden Op. Dr. Söyler, “Hematoloji hekimlerinin önerisi doğrultusunda hastaya ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanması gerektiği tavsiye edildi. Bu tür genetik faktör bozuklukları ve genetik pıhtılaşmaya meyilli olma durumları, diğer aile bireyleri içerisinde de olabileceği öngörüldüğü için Oya Hanım’ın kardeşi de tetkiklerini yaptırdı. Tetkiklere göre kardeşinde de genetik pıhtılaşmaya meyil çıktı. Oya Hanım’ın kardeşinde herhangi bir belirti yoktu; ancak bu olay sayesinde o da kan sulandırıcı ilaç tedavisine başlamış oldu. Bu olaydan da anlaşılıyor ki bacak toplardamarlarında kronik venöz yetmezlik dediğimiz bir hastalık varsa hekim önerilerine uyararak operasyonun geciktirilmemesinde fayda var. Bizim operasyon sırası ve sonrasındaki şüphelerimiz, konunun üzerine gitmemiz, hastanın da uyumu ile birlikte Oya Hanım’ın kardeşi de genetik durumunu öğrenmiş oldu. Abla ve kardeş, artık genetik yatkınlıklarını biliyor. Onlar, diğer aile bireylerine bu konuda uyarılarda da bulunuyor. Biz de böyle bir bilinçlenmeyi sağladığımız için oldukça mutluyuz” diye konuştu.