Türkiye'de, birçok ilde sokak köpekleri ve yasaklı ırk türlerinin saldırıları sonucu yaralama olayları meydana geldi. Olaylar üzerine, Hayvanları Koruma Kanunu ile Tarım ve Orman Bakanlığı'nın yayımladığı genelge uyarınca, "tehlike arz eden" altı köpek ırkına sahip kişilerin, hayvanlarını belli koşullarla beslemeye devam edebilmeleri için yaptırmaları gereken işlemlerin tamamlanmasına yönelik verilen süre 14 Ocak'ta doldu.
Diyarbakır'da, Veteriner Sağlık Teknikeri Tuba Göklü, kliniklerine sadece iki köpeğin kısırlaştırılma için getirildiğini söyledi. Göklü, Köpeğin bilinçaltına saldırganlığı öğreten sahipler olduğunu, suçlunun hayvan değil, hayvanın sahibi olduğunu belirtti. Hasta sahiplerinin silah ruhsatı alamadığı için yasaklı ırklara başvurduklarını kendisine iletildiğini aktaran Göklü, en ufak bir baş sıkışmasında köpeklerin sokağa bırakıldığını ifade etti.
Dışarı çıkartılan köpeğin tasma ile gezdirilmesi gerektiğini vurgulayan Göklü, “Başka bir köpek saldırır veya sokak köpekleri alanını korumak için bir saldırganlık gösterisi yapar bunun için muhakkak tasma şarttır. Yanlış bir algı var. Geçtiğimiz dönemlerde maalesef bazı tatsız haberleri okuduk. Hepimiz çok üzüldük. Hem çocuk adına, hem köpek adına. Aslında bunun problemi tamamen şu, yanlış yetiştirilen, yanlış büyütülen köpeklerdir. Burada suçlu köpek değil, tamamen sahibidir. Çünkü bazen öyle isteklerle kliniğimize gelen hastalarımız oluyor ki, ‘abla bize silah vermiyorlar, bizde bunu taşıyoruz' sözü diyen insanlarla muhatap oluyoruz. Agresif yetiştirmek, kanlarıyla, kestikleri kulakları üçüncü günün sonunda yedirerek, karanlık odalara kapatarak, pul biberle besleyen, beslediğini söyleyen hasta sahipleriyle muhatap oluyoruz” dedi.
Hayvanın bilinçaltına saldırganlığı öğreten, bu şekilde yetiştiren tamamen sahipler olduğunu altını Çizen Göklü, “Bu yasaklı ırklara belli standartlar getirildi. Kısırlaştırmaları gerekiyor, çip takılması gerekiyor. Ayın 14'ü son gündü. Fakat biz o güne kadar maalesef Diyarbakır'dan bahsediyorum, kliniğimizde sadece 2 tane köpeği kısırlaştırabildik. Çünkü talep gelmedi. Kimse köpeğini kısırlaştırmak istemedi. ‘Yok ben daha bunun yavrularını almak istiyorum, büyütmek istiyorum. Gelip benden alsınlar köpeğimi' gibi ibarelerde bulundular. Bu da bir problem. En ufak bir başları sıkışınca o köpekler yine ya sokaklara salınacak ya da mecburen barınağa gönderilecek hepsi” şeklinde konuştu.
“Fark yok, hepsi dört pati, bir kuyruk”
Cins ayrımı gözetmeksizin bir kedi sahiplenmek dünyanın en güzel şeyi olduğunu aktaran Göklü, sokaktan alınan kedi veya başka bir yerden cins kedi arasındaki farka da değindi. Nihayetinde hepsinin dört pati, bir kuyruk olduğunu kaydeden Göklü, “Başka farklı bir şeyleri yok. Ama önemli olan şudur ki, mutlaka parazit tedavileri ve periyodik bakımların yapılması gerekir. Bu ister cins bir kedi olsun, ister sokaktan sahiplendiğimiz bir can olsun. Bunları yaptırdıktan sonra hiçbir farkı yok. Beslenme konusunda ise türlü klinik mamalarını önerebiliyoruz. Düzenli olarak bir beslenme periyodu vardır. Düzgün olarak beslediğimiz taktirde sağlık açısından da her hangi bir sakıncası yoktur. Ev yemekleriyle veya pişmemiş etlerle beslenmesi zaman zaman bazı problemlere sebebiyet verebiliyor. Evde bakımları şöyle, köpekler için daha farklı konuşuruz. Kediler biraz daha insanlara çok ihtiyaçları yoktur. Şu bağlamda söylüyorum, kedi mamasını yer, suyunu içer, dışkılar sizinle oyun oynar. Geri kalan vaktini sevgi kısmını sizinle geçirmek ister. Ama köpek biraz daha tuvalet eğitimi konusu olabiliyor. Bazen de dışarı çıkarmak gerekebiliyor. Aralarındaki tek fark budur” diye konuştu.
Rıdvan Kılıç - Murat Başal