Hilmi Teymur başkanlığında, Yönetim Kurulu, Meclis ve Disiplin Kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, 6 Şubat'ta meydana gelerek ülkemizi derinden etkileyen depremler ve 15 Mart'ta yaşanan sel felaketi nedeniyle 11 ayın sultanı Ramazan ayını buruk bir şekilde yaşadıklarını belirterek, “Devletimiz ve milletimizin gayreti ile ilk günden itibaren birlik olup hep birlikte bu felaketlerin acısını dindirmek ve yaralarını sarmak için seferber olduk. Olmaya da devam edeceğiz. Yaşamış olduğumuz iki felakette de hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum. Rabbim bir daha yaşatmasın inşallah. Bu vesile ile Ramazan ayının ve yaklaşan Ramazan Bayramı'nın ülkemize ve tüm insanlığa sağlık ve esenlikler getirmesini temenni ediyorum” dedi.
“Gaziantep ayağa kalkarsa bölge ayağa kalkar”
Yıldırım Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, “Gaziantep'te sorun yok deniyor Fakat kimse farkında değil bölgedeki hasar bizim damarlarımızı tıkadı. Evet her yerde dile getiriyoruz. Çok şükür Gaziantep merkezde büyük bir sorun yok. O nedenle bölgeye nasıl faydalı oluruz. Bölgenin yeniden yapılanmasında nasıl aktif rol alırız diye düşünüyor, çabalıyor, projeler geliştiriyoruz. Öte yandan Gaziantep merkezdeki firmaların hasarı da finansal boyutta kendini gösteriyor. Bölgede sadece imalat sektöründe 47 bin 581 işletme var. Hepsi birbirine organik ya da inorganik olarak bir şekilde bağlı Etkileşim halindeydi. Hasar almış, yıkılmış, hatta sahibi/çalışanları hayatını kaybetmiş bölge işletmeleri ile iş yapıyorduk biz. Alacak verecek dengesi bozuldu. Limanlardaki sorunlardan dolayı üretim süreçlerimiz aksadı. Yurtdışı müşterilerimizden kayıplar yaşandı. Sözün özü; evet Gaziantep sanayisi yıkılmadı ama iş yapma süreçlerimiz hasar aldı. Bölgedeki hasar bizim ticaret damarlarımızı tıkadı. Unutulmamalıdır ki Gaziantep ayağa kalkarsa bölge ayağa kalkar” ifadelerini kullandı.
“Desteklerden Gaziantep merkez ayrı tutulmamalı”
Destek programlarında Gaziantep merkezin ayrı tutulursa Gaziantep için tahmin edilen 20 milyar liralık hasarın beşe katlanacağını vurgulayan Yıldırım, desteklerde sektörel ve coğrafi ayrım yapılmaması gerektiğini belirtti.
Yıldırım, “Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan Deprem Sonrası Değerlendirme Raporuna göre Gaziantep geneli imalat sektöründeki hasarın 20,6 milyar lira olduğu tahmin ediliyor. Bunun 2,6 milyar TL'si altyapı, 11,9 milyarı bina, 1,5 milyarı makine ve 4,4 milyarının da stok hasarından kaynaklandığı tahmin ediliyor. Bölgede ekonomik aktivitenin canlandırılmasına yönelik atılan finansman, Kısa Çalışma Ödeneği gibi destek programlarında Gaziantep merkeze uygulamanın farklı olması ya da dışında tutulması kentimiz için tahmin edilen 20 milyar liralık hasarı beşe katlayabilir. Biz verilen tüm desteklerde ve uygulamalarda sektörel ve coğrafi sınırlama olmaması gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz. Destek oranları değişebilir ancak Araban ilçesi desteklenip Şehitkamil desteklenmezse işleyiş bozulur. Şimdi Gaziantep merkezi az hasarlı kabul edip desteklememek orta ve uzun vadede bölge ekonomisine ağır hasar verir. Bölgedeki ekonomik aktivitenin yeniden canlandırılmasındaki hızı olumsuz etkiler” ifadelerine yer verdi.
“Yerelden tedarik krediden daha değerli”
Bölge için büyük önem arz eden, bölge ekonomisinin toparlanmasını destekleyecek kritik konulardan birinin de tedarik zincirinde bölgeye öncelik verilmesi olduğunu belirten Yıldırım, “Bölgeye yönelik sağlanacak tüm desteklerde, yeniden yapılanma faaliyetlerinde, uluslararası kuruluşların insani yardımlarında, Tarım Kredi Kooperatifleri ve DMO gibi kurumların alımlarında ve deprem bölgesi dışındaki işletmelerin mal ve hizmet tedarikinde deprem bölgesindeki işletmelere tedarikçi olarak öncelik verilmesi bölge ekonomisi için büyük önem arz etmektedir. Bu konuda biliyorsunuz TOBB da ‘Tedarikçim Deprem Bölgesinden' kampanyasını başlattı. Bizler de aynı şekilde tedarik zincirimizde önceliğimizi şehrimize ve bölgemize vermeliyiz” diye konuştu.