Yunus Emre Enstitüsü’nün Afrika’daki iki öğrencisinin eserlerinden oluşan “Güney Afrikalıların Gözünden Türkiye” sergisi İstanbul’da açıldı. Sergide Fotoğraf Sanatçısı Marion Kate Smith’in çektiği fotoğraflar ve Kara Kalem Sanatçısı Alex Masvangani’nin bu fotoğraflara bakarak çizdiği resimler yer alıyor.
Yunus Emre Enstitüsü’nün Afrika’da eğitim verdiği iki öğrencisi Alex Masvangani ve Marion Kate Smith’in eserlerinden oluşan “Güney Afrikalıların Gözünden Türkiye” sergisi Beyoğlu’nda açıldı. Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının İstanbul’daki ofisinde düzenlenen serginin açılışına Güney Afrika Cumhuriyeti İstanbul Fahri Konsolosu Remzi Gür de katıldı. Marion Kate Smith’in çektiği fotoğraflar ve Alex Masvangani’nin bu fotoğraflara bakarak çizdiği resimlerden oluşan sergide, Türkiye’nin farklı şehirlerinden esintiler yer alıyor. Yıllardır kimliksiz yaşayan genç ressam, Yunus Emre Enstitüsü sayesinde kimliğine kavuştu
Serginin dikkat çeken detaylarından biri ise Güney Afrikalı Kara Kalem Sanatçısı Alex Masvangani’nin (24) hayat hikayesi oldu. Masvangani’nin enstitü ile tanışmadan önce bambaşka bir hayatı olduğu ortaya çıktı. Güney Afrika’da doğan Masvangani, yıllar boyunca anne ve babasını tanımadan ve herhangi bir kimlik ve pasaporta sahip olmadan yetimhanede büyüdü. Masvangani’nin hayatını değiştiren olay ise Afrika’da faaliyet gösteren Yunus Emre Enstitüsü ile tanışması oldu. 2019 yılında Johannesburg Yunus Emre Enstitüsü’nde geleneksel Türk sanatları kurslarına katılan Masvangani, kara kalem portreler çizmeye başladı. Buradaki yöneticilerin yardımıyla Masvangani hem kimlik ve pasaporta kavuştu hem de sanatını gerçekleştirip geliştirme fırsatı buldu. Bir süre sonra yolları yine aynı enstitüde Türkçe dersleri alan fotoğraf sanatçısı Marion Kate Smith ile kesişti. Türkiye’de 40’a yakın şehir gezerek fotoğraf çeken Marion Kate Smith ve Alex Masvangani, ortak bir çalışma yapmaya karar verdi. Masvangani, Marion Kate Smith’in çekmiş olduğu fotoğrafların resimlerini çizmeye başladı. “Yunus Emre ile Nelson Mandela’yı beraber çizdim, çünkü ikisi de barışı ve sevgiyi temsil ediyor”
Yunus Emre Enstitüsü’nün hayatını değiştirdiğini söyleyen Masvangani, “Annemi ve babamı tanımıyorum, ülkemde vatandaşlık almam 24 yıl sürdü. Yunus Emre Enstitüsü’nün Güney Afrika merkezindeki Koordinatör Aziz Bey ile tanıştım. Onlar bana vatandaşlık, pasaport ve kimlik almamda yardımcı oldular. 18 yaşında enstitüde eğitimler almaya başladım. Enstitüde kaligrafi eğitimleri almaya başladım. Çocukluğumdan beri çizimler yapıyordum ama enstitü ve Yunus Emre ile tanıştıktan sonra çok etkilendim. Yunus Emre’nin ’Gelin tanış olalım’ felsefesi eserlerime de yansıdı. Ayrıca Yunus Emre ile ülkemin kurtarıcısı Nelson Mandela’yı beraber çizdim, çünkü ikisi de barışı ve sevgiyi temsil ediyor” dedi. “Ankara’ya ve Kapadokya’ya gideceğiz”
Bugüne kadar 40’tan fazla şehir gezdiğini ve başka şehirlere de gidip yeni fotoğraflar çekeceğini söyleyen Smith ise, “Alex ile Yunus Emre Enstitüsü’nde tanıştık. Ben Yunus Emre Enstitüsü’nün açıldığı 2017’den beri oradayım. Alex de öğrencilerden birisiydi. O sanat dersleri alıyordu, ben de Türkiye’nin birçok yerini gezip fotoğraflar çektim. Bugüne kadar 40’tan fazla şehir gezdim ve bununla ilgili enstitü ile beraber bir kitap yayınladık. Buradan sonra Ankara’ya ve Kapadokya’ya gideceğiz. Umarım orada da bir şeyler çizecek. Ülkemize döndüğümüzde bu projeyi genişleteceğiz” diye konuştu. “Yunus Emre Enstitüsü’nün Türkiye’nin reklamı açısından çok güzel çalışmaları oluyor”
Sergiye katılan Güney Afrika Cumhuriyeti İstanbul Fahri Konsolosu Remzi Gür ise, “Yunus Emre’nin Türkiye dışında çok yerde, Avrupa ülkelerinde Afrika ülkelerinde, hatta Asya’da, daha doğrusu dünyada demek gerekir faaliyetleri var. Hem dostluk bağlamında hem de Türkiye’nin reklamı açısından çok güzel çalışmaları oluyor. Yani bu gidişle Türkiye Cumhuriyeti’nin yurt dışındaki büyükelçiliği kadar çalışmış olacaklar. Hem kültürümüzü hem insanımızı tanıtmak açısından başarılı işler yaptıklarına inanıyorum. Ben inanıyorum ki birkaç sene sonra, 10-15 sene sonra Türkiye’nin turizm elçilerinden daha ileride bir yerde olacaklar. Çünkü Türkçe’yi öğretiyorlar. Oranın lisanını kendi insanlarına öğretiyorlar. Kültür, eğitim, müzik alanlarında yaptıkları çalışmalarla kaynaşmayı sağlıyorlar” şeklinde konuştu.