Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, 2024’ün ilk yarısında Çukurova’da yağışın beklenenden az olduğunu ifade ederek, “Bölgede su kıtlığı ve kuraklık yaşandı. Kuraklık, tarımsal sulama ihtiyaçlarını artırdı ve bu da çiftçilerin maliyetlerini yükseltti. Özellikle narenciye bahçeleri, mısır tarlaları vs. gibi sulama gerektiren alanlar, su kıtlığından olumsuz etkilendi. Su kaynaklarının azalması, ürün verimliliğini düşürdü ve çiftçilerin gelirlerinde azalmaya neden oldu" dedi.
Türkiye tarımının başkentinde üreticilerin 2024 yılının ilk altı ayında çeşitli zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldığına dikkat çeken Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, sorunlar ve çözüm önerileriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Kuraklık ve su kıtlığı
Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan, 2024’ün ilk yarısında Çukurova’da yağışın beklenenden az olduğunu ifade ederek, “Bölgede su kıtlığı ve kuraklık yaşandı. Kuraklık, tarımsal sulama ihtiyaçlarını artırdı ve bu da çiftçilerin maliyetlerini yükseltti. Özellikle narenciye bahçeleri, mısır tarlaları vs. gibi sulama gerektiren alanlar, su kıtlığından olumsuz etkilendi. Su kaynaklarının azalması, ürün verimliliğini düşürdü ve çiftçilerin gelirlerinde azalmaya neden oldu. Öncelikle, su yönetimi ve damlama sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması önemlidir. Kuraklıkla başa çıkmak için su kaynaklarının etkin kullanımı ve su tasarrufu sağlayan yöntemlerin uygulanması gerekmektedir. Devlet destekli hibe programları ve düşük faizli krediler, çiftçilerin bu sistemleri kurmalarına yardımcı olacaktır” dedi.
Girdi maliyetlerindeki artış
Doğan, gübre, tohum, yakıt ve tarım ilaçları gibi tarımsal girdilerin maliyetlerinde yaşanan artışın, çiftçilerin üretim maliyetlerini ciddi oranda yükselttiğini söyleyerek, “Döviz kurlarındaki dalgalanma riski, ithal edilen tarım girdilerinin maliyetlerini artırırken, enflasyonist ortamın oluşturduğu belirsizlik ihracatta da rekabet gücünü azalttı. Çiftçilerin kar marjları daraldı, ekonomik baskı oluştu. Girdi maliyetlerindeki artış, çiftçilerin yeni yatırımlar yapmasını ve tarımsal üretimde verimliliği artırıcı teknolojileri kullanmasını zorlaştırdı. Girdi maliyetlerinin azaltılması için, gübre ve diğer tarımsal girdilerde devlet desteklerinin artırılması ve yerli üretimin teşvik edilmesi önemlidir” diye konuştu.
Pazarlama ve satış sorunları
Ürünlerin pazarlara erişiminde yaşanan lojistik sorunlar ve düşük ürün fiyatları, çiftçilerin gelirlerini olumsuz etkilediğini kaydeden Doğan, “Özellikle temel tarım ürünlerinde fiyat dalgalanmaları yaşandı. Tarım ürünlerinin pazara zamanında ve uygun fiyatlarla ulaşmaması, çiftçilerin gelir kaybına uğramasına neden olurken tüketiciler de bu durumdan olumsuz etkilendi. Ayrıca, ihracat pazarlarında yaşanan rekabet ve standartlara uyum sorunları da çiftçilerin satışlarını olumsuz etkiledi. Ürünlerin pazara erişimini kolaylaştırmak için lojistik altyapının iyileştirilmesi ve yurtdışında yeni pazarların oluşturulması gereklidir. Devlet ve özel sektör iş birliğiyle oluşturulacak dijital pazarlama platformları, ürünlerin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayabilir. Bu sayede, çiftçiler ürünlerini daha rahat ve zarar etmeden satabilme imkanı bulabilir” dedi.
İklim değişikliği
İklim değişikliğinin etkilerinin tarım takviminde belirsizliklere ve bazı ürünlerde verim kayıplarına yol açtığını belirten Doğan, şunları kaydetti:
“Özellikle ani hava değişimleri, ürünlerin olgunlaşma süreçlerini olumsuz etkiledi. Bu yıl tüm zamanların en sıcak Haziran ayında meteorolojik afet yaşandı. Hava sıcaklığının gölgede 43 derece olmasından dolayı aşırı sıcaktan insanlar kadar başta kavun, karpuz, domates olmak üzere bitkiler de etkilendi. Bu durum, çiftçilerin planlama yapmasını zorlaştırdı ve tarımsal üretimde aksamalara neden oldu. İklim değişikliğine uyum sağlamak için gerekli önlemler alınmadığında, uzun vadede tarımsal üretimde ciddi sorunlar yaşanabilir. İklim değişikliğine uyum sağlamak için, erken uyarı sistemleri kurulmalı ve iklim dostu tarım uygulamaları teşvik edilmelidir. Çiftçilerin iklim değişikliğine karşı dirençli çeşitler kullanmaları ve uygun tarım tekniklerini benimsemeleri önemlidir. Bu sayede, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri en aza indirilebilir. Sonuç olarak, 2024 yılının ilk altı ayında Çukurovalı çiftçilerin yaşadığı sorunlar, tarımsal üretim üzerinde ciddi etkiler oluşturmuştur. Bu sorunların çözümü için alınacak önlemler ve yapılacak yatırımlar, bölgenin tarımsal üretim potansiyelini artırabilir ve çiftçilerin ekonomik durumlarını iyileştirebilir. Çiftçilere yönelik finansal destek programları artırılmalıdır. Mikro krediler oluşturulmalı, faizsiz krediler tanımlanmalı mevcut borçlar faizsiz ertelenmelidir. Tarım sektörünün sürdürülebilirliği ve gelecek nesillerin gıda güvenliği için, çiftçiler pozitif ayrımcılıkla desteklenmelidir.”