Uludağ’ın güneyinden akan ve Bursa ovasını tek başına besleyen Nilüfer Çayı zehir saçıyor. Binlerce balığın ölümüne sebep olan zehirli suyun görüntüsü petrolü andırıyor. Bölge sakinleri 30-40 yıldır sanayileşmenin artmasıyla aynı sıkıntının yaşandığını dile getirirken, her gelen yerel yöneticinin söz verdiğini ancak çözüm üretilemediğine dikkat çekiyor.
Bursa’nın önemli su ihtiyacını karşılayan Nilüfer Çayı’nın rengi, sanayileşme nedeniyle adeta katrana döndü. Kilometrelerce uzunluğuyla tarım alanlarının vazgeçilmez su kaynağı olan çayda binlerce balık ölümü görüldü. 80’li yıllardan bu yana kirlenmeye başlayan Nilüfer Çayı’nda her yaz toplu balık ölümü gördüklerini söyleyen çevre sakinleri durumun giderek endişe verdiğini ifade etti. Geçtiği güzergah boyunca çok sayıda fabrikanın kimyasal ve boya atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı’nın suyu Bursa ovasını suluyor. Simsiyah suyla tarımsal sulama yapılması milyonlarca insanın sağlığını tehlikeye atıyor. Yıllar önce çevre sakinlerinin içme suyu olarak kullandığı çayda, şimdilerde kurbağalar bile yaşayamıyor. Balık ölümleri endişe veriyor
Her yıl giderek artan balım ölümlerinin endişe verdiğini ifade eden çevre sakini İlhan Düzen, "Balık ölümleri her sene bir veya iki sefer oluyor. Bu sene çok erken geldi. Yani bunu ben bir ay sonra bekliyordum ama bu sene çok çok erken geldi. Nilüfer, bir tarafında. Manyas tarafından zehir de gelmiş olabilir. Nilüfer Çayı’ndan yani kirli sudan da ölüm olabilir. Ona bir şey diyemiyorum. Yani hiçbir tarafı da suçlayamıyorum. Yıllardan beri var zaten. Bunların tahlilleri yapılıyor ama ne kadar değerlendiriliyor, nereye ulaşıyor onu bilmiyoruz. Nilüfer Çayı Uludağ’ın güneyinden çıkıp 105 kilometre gezip Marmara Denizi’ne akıyor. Burada Marmara Denizi’ni de kirletiyor. Müsilaj bu şekilde ortaya çıkıyor. Müsilajın en büyük etkenlerden biri bu. Bir taraftan da Dalyan Gölü aracılığıyla longoz ormanlarını hani zehirliyor, öyle söyleyeyim. Ağustos sonuna doğru görüyorduk bunları. Bu sene bu ayda geldi. Artık ne oldu bilmiyoruz. Biz küçükken suyu içiliyordu. Çocukluğumuzda denizlere gidemiyoruz diye bu derede yüzüyorduk, oynuyorduk, balık avlıyorduk. Akşamları da o balıkları pişirip evimizde yiyorduk. Şu anda maalesef hepsi bitti. Çayın kirliği bu senelerde daha fazla sıklaştı. Nilüfer Çayı’nın geçtiği güzergahta birçok sanayi kuruluşu var. Bursa’dan bütün atıklar buraya geliyor. Ayrıca bu suyla çevredeki tarlalarda mahsuller sulanıyor ve zehirli o mal zehirli halde pazarlara sürülüyor. Vatandaşın sağlığında oynanıyor. İnsanlar sesini duyuramıyor, başımız ağrıyacak deyip korkuyor. Hayvan su içmiyor, bırakın su içmesini içinde bir canlı yaşayamıyor” şeklinde konuştu.