28 Şubat darbesinin ardından mağdur olan sağlık personellerinden olan Şerife Kaya, “Yetkililer ‘çocuklar istediğiniz yerde istediğiniz imkanlarla istediğiniz şartlarda ve istediğiniz konumda çalışacaksınız, yeter ki başınıza açın’ diye bize açık çek verdi” dedi.
Türk siyasi tarihinde 28 Şubat 1997’de "Post modern darbe" olarak gerçekleşen darbede mağdur olan Şerife Kaya, darbenin 27’inci yıl dönümünde yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı’na anlattı. O dönemde sağlık personeli olarak çalışırken mobbing uygulanan ve işi elinden alınan Kaya, yaşadıkları mağduriyetlerin yıllar sonra telafi edilmeye başlandığını belirtti.
Aynı zamanda 28 Şubat Gönülleri Platformu Başkanı olan Şerife Kaya, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde çalışan ve içlerinde kendisinin de bulunduğu 10 sağlık personeline, başörtülü çalışmaları sebebiyle soruşturma açılmasıyla birlikte mağdur olduğunu dile getirdi. Kaya, 11 yıllık devlet memuru olarak görev yaptığı esnada işten uzaklaştırıldığını söyleyerek, “28 Şubat döneminde ben sağlık alanında yetiştirilmiş ve memuriyetinin 11’inci yılında, en verimli dönemimdeyken başörtülü çalışmaya devam ettiğim için işten uzaklaştırıldım. Daha sonra sürgün gibi bir takım sıkıntılarımız oldu, aylıktan kesme gibi cezaları da aldım. Ayrıca 1988’in Haziran ayında Orman Fakültesine bir sürgün yapıldı” diye konuştu. “Bize ‘başınızı açarsanız istediğiniz yerde çalışacaksınız’ dediler”
Kaya, 28 Şubat döneminde bir ikna odaları varlığından da söz ederek, “Aslında 28 Şubat döneminde Nur Sertel’in üniversite kazanan öğrenciler için oluşturulan özel bir mekanı vardı, ikna odaları diye. Ama aslında bulunduğunuz her yer bir ikna odasına dönüşebiliyordu. Orman fakültesinin o dönemdeki Dekanı bize şöyle bir ikna yoluna gitti, ‘çocuklar istediğiniz yerde istediğiniz imkanlarla istediğiniz şartlarda ve istediğiniz konumda çalışacaksınız, yeter ki başınıza açın’ diye bize böyle açık çek verdi. Bu okulların açılmasıyla birlikte bu defa Gökçeada’da Su Ürünleri Fakültesinin bir birimi vardı. Biz oraya sürüldük. Ondan sonra da yaklaşık 2 ay sonunda da ihraç kararımız geldi” ifadelerini kullandı. “1 lira bulamadığım için dışarı çıkamadığım zamanlar oldu”
Kaya, yaşanan mağduriyetlerin sonucunda uzun yıllar işsiz ve parasız kaldıklarını söyleyerek, “13 yıl sürdü devlet memuriyetim. 13 yıl boyunca ayakları üzerinde duran eve ekmek parası götüren bir şahısken, birdenbire parasız pulsuz kaldım. O dönemler 1 milyon liraydı bir abonman bileti, bugünün parasıyla bir lirayı bulamadığım için dışarıya çıkamadığım çok zaman oldu. 8 yıl doğru düzgün işim olmadı. Çok farklı sektörlerde çalışmak zorunda kaldım. "Rahşan Affı’ndan yararlanamadık"
Yaşanan mağduriyetlerin ardından haklarını savunmak için mahkemeye başvurup davalar açtıklarını da sözlerine ekleyen Kaya, “2000 yılında bir Rahşan affı çıkmıştı. Rahşan affından o dönem içerisinde terörle iltisaklı onlar tecavüzcüler, katiller herkes yararlandı. Fakat biz o genel aftan bizde yararlanıp kendi görev kurumumuza geri dönmek için başvuruda bulunduğumuzda, kurumumuz ‘siz af kapsamında değilsiniz’ dedi. Biz de Danıştay’a dava açtık. Danıştay tabi ki af kapsamında değildir demedi sonuçta devletin bir kurumuyuz, çelişecek. Ama başka bir hukuku ayaklar altına alan bir karar imza attı, ‘siz ah kapsamındasınız fakat idare takdir yetkisini kullanmıştır’ dedi” açıklamasında bulundu.
Kaya, bağlı oldukları idarenin takdir yetkisini 14 yıl sonra kullandığını söyleyerek, 2012 yılının aralık ayında işine yeniden kavuştuğunu dile getirdi.