Kardiyoloji Uzm. Dr. Gülay Özkeçeci, her 3 diyabet hastasından 2’sinin kalp ve damar hastalıkları sebebiyle hayatını kaybettiğini söyledi.
Halk arasında şeker hastalığı olarak da bilinen diyabetin başta kalp rahatsızlıkları olmak üzere böbrek, beyin gibi hayati organları etkileyerek önemli hastalıklara sebep olduğunu belirten Doruk Yıldırım Hastanesi Kardiyoloji Uzm. Dr. Gülay Özkeçeci, “Diyabet, atar damarlara hasar verir, zamanla damarlarda daralma ve tıkanıklıklara sebep olur. Kalbi besleyen koroner damarların tıkanması kalp krizine sebep olur. Beyin damarlarının tıkanması durumunda ise felç veya inme meydana gelmektedir. Damarlarda meydana gelen bu bozukluklar diyabetin henüz aşikâr hale gelmediği, kan şekerinin hafif yükseldiği dönemlerde oluşmaya başlar. Diyabet hastalarında kalp ve damar hastalıkları diyabet olmayanlara göre daha erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır” dedi.
Tüm diyabet hastalarının kalp damar hastası olarak kabul edilerek gerekli değerlendirme, takip ve tedavilerini yaptırmaları gerektiği konusunda uyarılar yapan Uzm. Dr. Özkeçeci, “Kalp damarlarında daralma veya tıkanıklık göğüs ağrısı şikâyetine neden olmaktadır. Ancak diyabet sinirlerde de tahribat yaparak ağrı duyusunun hissedilmemesine neden olabilir. Bu nedenle diyabet hastaları kalp damarlarında daralma veya tıkanıklık olduğunda göğüs ağrısı hissetmeyebilir. Kalp krizi geçirdiğini dahi fark etmemiş olabilir. Bu hastalarda nefes darlığı, çabuk yorulma, baş dönmesi gibi şikâyetler, kalp damarlarında daralma veya tıkanıklığın habercisi olabilir. Diyabet sıklıkla şişmanlık (obezite), hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi hastalılarla birlikte olur. Kalp damar hastalıkları oluşması açısından risk oluşturan bu hastalıkların birlikte bulunması riski daha fazla arttırmaktadır. Kalp damar hastalıkları açısından diğer risk faktörleri sigara, ailede genç yaşlarda kalp damar hastalığı ve ani ölüm hikâyesinin olmasıdır” şeklinde konuştu.
Açıklamasında, diyabetli hastaların kalp damar hastalıklarına karşı korunmak için neler yapmaları gerektiğine ilişkin de bilgiler veren Özkeçeci şu cümleleri kurdu;
“Kan şekerinin kontrol altında tutulması gerekir. Açlık, tokluk ve 3 aylık kan şekeri (Hemoglobin A1c) değerlerinin takip edilerek, doktorlarının önerdiği ilaçlar kullanılmalıdır. Tek başına ilaç tedavisi, kan şekeri kontrolünü sağlayamaz. Bu sebeple ilaç tedavisinin yanı sıra diyete mutlaka uyulmalıdır. Sigara kullanılmamalı, sigara kullanılıyorsa bırakılmalıdır. Zaman zaman tansiyon ölçümü yapılmalı, yüksek seyretmesi durumunda doktorlarına müracaat etmelilerdir. Eğer hipertansiyon hastalığı varsa kan basıncı normal sınırlarda tutulmalıdır. Kan kolesterollerine (yağları) bakılmalı yüksek olması halinde doktorlarının önerisi doğrultusunda diyet ve spor yapılmalı, gerekliyse ilaç tedavisine de başlanmalıdır. Fazla kilolardan kurtulmak gerekir. Sağlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir. Sebze ağırlıklı beslenilmeli, hayvansal yağlar, katı yağlar, sakatatlar, şeker içeriği yüksek besinler, paketli ve işlenmiş hazır gıdalardan uzak durulmalıdır. Fiziksel aktivite ihmal edilmemelidir. Haftada 3-4 saat veya günde 30 dakika tempolu yürüyüş yapma, bisiklete binme veya yüzme önerilen egzersizlerdir. Yılda bir kez kalp muayenesi olmalılardır.”