Zonguldak’ta 2013 yılında 8 madencinin hayatını kaybettiği 8 madencinin de yaralandığı maden faciasında 6 TTK yöneticisinin yargılanmasına başlandı. Duruşmaya yalnızca TTK Eski Genel Müdürü R.D. katılırken, hurda makineleri kullanması için yüklenici firmaya kiraya verdiklerini ve yüklenici firmanın da iki makineyi tamir ettirilerek kullandığını ifade etti. R.D., verilen bu iki makineden de kira tahsil edildiğini anlattı.
TTK Kozlu Müessese Müdürlüğü’ne bağlı maden ocağında 2013 yılında yüklenici firma olan Star İnşaat Firması’nın galeri açma ve hazırlık çalışmaları yaptığı sırada ani gaz ve kömür püskürmesi (degaj) olayı meydana gelmiş 8 maden işçisi hayatını kaybetmiş 8’i de yaralandı. Olayın ardından mahkeme, 10 sanıktan taşeron firma yetkilisi 3 sanık 8 yıl 4 ay, TTK Genel Müdürü K.E. ve TTK Kozlu Müessese Müdür Yardımcısı N.Y. 3 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırdı. Diğer 5 sanığın beraatine karar veren mahkeme, TTK yetkililerine verilen hapis cezasının da paraya çevrilmesine karar verdi.
Ancak dönemin TTK Genel Müdürü B.İ., eski genel müdür R.D. ve diğer 4 TTK Yönetim Kurulu üyesi hakkında 2014 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca soruşturma izni verilmedi. Konunun Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasının ardından yüksek mahkeme 6 TTK yöneticisinin yargılanmasının önünün açılması yönünde karar verdi.
Yeniden hazırlanan iddianame doğrultusunda Zonguldak 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşma gerçekleştirildi. Hayatını kaybeden 8 maden işçisinin yakınlarının katıldığı duruşmaya sanıklardan yalnızca TTK eski Genel Müdürü R.D. katıldı. Duruşmaya yayın yasağı talebi reddedildi
Bir sanık avukatı müvekkilinin saygınlığı ve onurunun korunması amacıyla yayın yasağı getirilmesi talebi mahkeme tarafından oy birliğiyle reddedildi. TTK Genel Müdürü B.İ.’den önce genel müdürlük yapan eski TTK Genel Müdürü R.D. de işin ihale kanununa göre uygun yapıldığını ifade ederek şöyle dedi:
"2013 senesinin 3. ayında meydana gelen bu iş kazasının meydana gelmeden önce ben genel müdürlükten alındım ve emekli oldum. Bilirkişinin vermiş olduğu rapor çelişkilerle dolu. Raporda ’devlet ihale kanununa göre ihale edilmiştir’ diyor. Demek ki kanuna uygun ihale yapılmıştır. TTK bir iktisadi devlet teşekkülüdür. Bu bir anahtar teslim iştir. Ben bu işle uzaktan yakından alakası olmayan birisiyim. Suç işlemiş olsaydım her sene teftiş ediliyordum. Bu ihale yanlış olsaydı raporlarda bu şekilde belirtilmezdi. TTK bir çok işi müteahhide yaptırmıştır. Beraatimi talep ediyorum. İhalenin verildiği tarihte genel müdürdüm. İhale heyetinde vardım. Anahtar teslim işlerde iş güvenliği tedbirlerini almak işi yapacak olan firmaya aittir. TTK gerektiği zaman denetleme yapabilir nitekim bu işyerine gidip denetlediği de olmuştur." "Firma, hurdaya ayırdığımız iki tane galeri posta makinesini tamir ettirip kullandı"
Aileler adına savunma yapan avukat Murat Kemal Gündüz, duruşmada R.D.’ye "TTK, ekipmanının kullanılmasına nasıl izin verdi? Sözleşmeye göre iş güvenliği elemanının firma tarafından atanması gerekiyor. Neden müdahale etmediniz?" şeklinde sorular yöneltti. Avukat Gündüz ayrıca yüklenici firmanın teknik nezaretçisinin olmadığını bunun üzerine teknik nezaretçi olarak TTK Yapı Denetim Elemanı’nın atandığını hatırlattı. R.D. ise avukatın sorularına şu yanıtları verdi:
"TTK’nın ekipmanını kullanmak söz konusu değildir. Hurdaya ayırdığımız iki tane Çin malı galeri posta makinesi vardı. İşi alan firma ’Ben bunları tamir ettirip kullanabilir miyim?’ dedi. Kendisine ’tamam’ denildi. Firmaya bunları kullandığı sürece kira tahakkuk ettirildi. Tamir edip kullanılacak hale getirildikten sonra kullanılır. Nitekim bu ekipmanların kullanımı için yeterli personelimiz yoktu o tarihte. Kurum, makinelerini kiraya da verebilir. Müteahhidin çalıştırmasından doğan problem yoktur. Kazayla da bu makinanın bağlantısı yoktur. Aradan on sene zaman geçti. Orada teknik nezaretçi Ahmet Aktaş’ın atandığına göre bu eksiklik giderilmiştir. Dolayısıyla da işin durdurulmasına da gerek yoktur. Bir defa biz yalnız Kozlu’da değil Karadon, Üzülmez ve Armutçuk’ta aynı ihaleleri yaptık. Bunun nedeni yeterli elemanımızın olmayışı. Müteahhit tarafından bu işler yapılmıştır. Madencilik konusunda hiçbir tecrübesi olmayan işler yaptığı konuşuluyor. İnşaat ve madencilik firmasıdır. Yapılan iş tünel açmadır. Madenci ve inşaatçıların müşterek işidir. Yaptığımız iş galeri tünel açmadır. Biz bu işleri vermemiş olsaydık şu anda TTK diye bir kurum olmayacaktı. Bütün çalışma alanları bitmişti. Biz çalışma alanları açtırdık. Benim genel müdürlük yaptığım dönemde hiçbir olumsuzluk olmamıştır. Beraatimi talep ediyorum. Tanınan bir insanım. Davaların basına kapatılmasını talep ediyorum." "TTK’nın asli işi galeri sürme işidir"
Duruşma sonrası gazetecilere açıklamalarda bulunan avukat Murat Kemal Gündüz, bilirkişi raporuna atıfta bulunarak TTK’nın asli işinin galeri sürme işi olduğunu ifade etti. Yüklenici firmanın teknik nezaretçi ve iş güvenliği uzmanı bulundurmadığı yönündeki beyanları da hatırlatan Gündüz şöyle dedi:
"TTK’nın asli işi galeri sürme işi, uzmanlığı bu deniyor. Ama hiç bu konuda uzman olmayan ve ekipmanı olmayan bir firmaya galeri sürme işi verdikleri için kusur atfedilmişti. Sözleşmenin yapıldığı tarihteki TTK yönetim kurulu başkan ve üyelerine bu karar karşı biz bu rapordaki bu beyana ilişkin savcılığa yaptığımız suç duyurusunda savcılık dönemin Enerji Bakanından soruşturma izni istedi. Enerji Bakanlığı soruşturma izne vermedi. Ve idari mahkemeye yargıya yapılan başvuruda sonuçsuz kaldı. Yargı önüne çıkarılamadılar. Ailelerin bir kısmı adına 2014 yılında Anayasa Mahkemesi’nin bu konuyla ilgili bir bireysel başvuruda bulunduk. Anayasa Mahkemesi 2018 yılında etkili soruşturma yapılmadığı ve yaşam hakkının usu boyutunu ihlal edildiği kararıyla hak ihlali oluşturulduğu sebebiyle yeniden yargılanmasına karar verirdi. bu karara ilişkin idari mahkemesi soruşturma izni verilmemesi kararını kaldırdı ve ardından dosyayı 2018 yılında Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. fakat her ne hikmetse aradan geçen 4 yılı aşkın süreden sonra kamu davası 3. Ağır Ceza Mahkemesi açılmış oldu. bugünkü yargılamayla ilgili söyleyeceğimiz ilginç şeyler var. bunlardan biri şu: mahkeme tensip kararını tutup hiç bizlere duyurmadan tüm sanıklar için talimat yazmış. Ankara ve İstanbul illerine. TTK yöneticisi 5 sanık talimatla dinlenmiş. Bugün sadece dönemin TTK Genel Müdürü duruşmada hazır bulundu. Fakat bizim kanuni delillere ulaşma ve sanıklara soru sorma, delilleri ortaya çıkarma çabalarımızı engellediler. Suçlamanın aslı TTK’nın uzman olmayan kuruluşa bu işi verdiği ve bu kuruluşun TTK’nın ekipmanını bu firmaya verdiği yönündeydi. Bugün TTK Genel Müdürü bizzat beyan etti. Dedi ki duruşmada ifade verirken, bu firmanın ekipmanlarıyla ilgili soru sorduğumuzda "Bizim hurdaya çıkmış ekipmanlarımızı tamir ederek kullandılar’ dedi. Buna da bizim sorularımız oldu yüzlerce işçini çalıştığı bir yerde hurdadan çevrilme bir cihazla, makinalarla iş güvenliğin nasıl riske atarak bu işi yaptırdınız diye. Artı iş güvenliği uzmanı ataması gerekiyordu firmanın. TTK yönetimi buna sessiz kalmış, atamamışlar. Teknik nezaretçinin atanması gerekiyordu sözleşmeye göre. Teknik nezaretçi atamadığı için TTK yönetimi Yapı Bölümü Başkanı Ahmet Aktaş’ı teknik nezaretçi olarak atamıştı. Bu kusurların hepsi şu an mahkemede bizzat TTK Genel Müdürü tarafından beyan edildi. Duruşmada bir çarpıcı noktada Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kararının tarafı olan Muharrem Yapıcı’nın kız kardeşleri Özlem Açıkgöz ve Pınar Arslan için Cumhuriyet Savcısı anlaşılmaz bir sebeple davaya katılma taleplerini reddine karar verilmesini talep etti. Birinci dereceden yakınları olmadığından gereği. Fakat bu çok ağır bir talepti. Çünkü görülen bir mal davası değil, bu bir can davası. Elbette ki haksızca ölümüne sebep verilen sanıklarından şikayetçi olma hakkı vardı. Neyse ki mahkeme bu hataya uymadı. Katılma talebimize karar verdi. Bir diğer hususta diğer sanıkların bizzat mahkeme huzurunda dinlenmesi talebimizi mahkeme reddetti. Sorular soracağımız talebimize yönelik olarak da ’sorularını bildirirsiniz tekrar sorarız gibi gerekçe uyduruldu. Ama doğru olan bu değildi. Bizim çabamız sürecek. Sanıklar vekili duruşmanın gizli yapılmasını, yayın yasağı getirilmesini talep etti. Çok şaşırdık. Kamuya mal olmuş bir dava, kamudan bilgi kaçırılmaya çalışılıyor. Neyse ki mahkeme böyle bir talebi reddetti." "9 yıldır bir sanık bile içeride değil"
Hayatını kaybeden madencilerin yakınları duruşmaya katılarak sanıklardan şikayetçi olduklarını belirtti. Muharrem Yapıcı’nın kız kardeşi Özlem Açıkgöz duruşma sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, "9 yıl oldu hiçbir sanığın biri bile içeride değil. Bize her ne kadar ’Siz gelmeyin’ deseler bile avukatımızın sayesinde inşallah bu işin sonuna kadar gideceğiz. Ailelerin hepsi burada. Herkes arkasında ailesini, çoluğunu çocuğunu bırakıp da buraya geliyor. Beyefendiler gelip de burada yüz yüze konuşmaya müdane etmiyorlar. Haktan hukuktan bahsediyorlar da ölenlerin hukuku ne olacak. TTK orayı denetlemek zorundaydı. Benim ağabeyim ocağa girdiyse o ocağı denetlemek zorundalardı. Belki ağabeyim ölmeyecekti. Belki o tedbirler alınsaydı hayatta kalacaklardı. Belki 16 yaşındaki yeğenim babasız kalmayacaktı."
Duruşmada sanıkların daha önce savunmalarının yazılı olarak alındığı dikkate alınarak sonraki duruşmalar için bağışık tutulmasına karar verildi. Duruşma ise ileri bir tarihe ertelendi. Eski TTK Genel Müdürü R.D. gazetecilerin sorularını yanıtsız bıraktı.