İçişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen, Dokuz Eylül Üniversitesince yürütülen 'Türkiye Diri Faylarının Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi' projesi Şanlıurfa ve Adıyaman'dan geçen Bozova fay hattında sürdürülüyor.
Proje çalışmaları, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer başkanlığında, Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği öğretim elemanı paleosismoloji konusunda uzman Dr. Çiğdem Tepe, Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğretim üyesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Volkan Karabacak tarafından yürütülüyor.
Yaklaşık 20 yıldır deprem konusunda çalışmalar yürüten Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, bölgede devam eden çalışmalar hakkında açıklamada bulundu. Sümer, “Özellikle 2012 yılından itibaren bu süreç başladı. Son yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından hızlanan bir proje çerçevesinde buradayız. Türkiye Paleosismoloji Projesi, bu yaklaşık 25'in üzerinde kurumla, 100'ü aşkın bilim insanının çalıştığı çok büyük bir projedir, hatta dünyanın en büyük paleosismoloji projesi diyebiliriz. Paleosismoloji projesi deyince ne anlıyoruz, fayların geçmişine bakarak ileride nasıl deprem üretecekleri ile ilgili bir yaklaşım gösteren bir bilim dalıdır. Dolayısıyla özellikle burada 3 bakanlığın, İçişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın olduğu, Kamu Araştırmaları Destek Grubu (KAMAK) projesiyle Dokuz Eylül Üniversitesinin yürütücülüğünde Bozova Fayını çalışıyoruz. Neden Bozova Fayını öncelikle aldık, çalışıyoruz bu önemli çünkü Atatürk Barajına yakın bir faydır. Evet, uzunluğu itibariyle 50-55 kilometrelik bir fay. 7'ye varan bir deprem üretebilir ama Atatürk Barajına etkisi, önemi dolayısıyla biz öncelikli olarak Bozova Fayını öne çekerek, bu fayın geçmişini anlamaya yönelik bilimsel çalışmalar başlattık. Bir yıldır çalışmalarımız devam ediyor. Burada da yaklaşık bir aydan beri çalışıyoruz. 5 tane farklı alanda bizim hendek dediğimiz kazılar yaparak, fayın içine bakarak, o fayın deprem tarihçesi ile ilgili bilgiler elde ediyoruz. Bu projenin sonunda 8-9 ay sonra, bu tarihlemeleri de yaptıktan sonra, bu laboratuvar çalışmaları da bittiğinde biz bu fayla ilgili çok fazla bilimsel bilgiye sahip olacağız. Burada önemli olan biliyorsunuz Atatürk barajı, 90'larda yapımına başlanan bir baraj ve o dönemde diri fay projeksiyonumuz bugünkü gibi değildi. Ama O zamanki yapım aşamasında şansımız olduğunu düşünüyorum. Atatürk Barajı'nın bendini kesmiyor bu fay. Yani bu bilinçli mi yapıldı, bilinçsiz mi yapıldı, o çok önemli değil ama en azından bendi kesen bir depremde iki türlü hasar oluşuyor, bir tanesi yüzeyin yırtılması, bir tanesi de dalgadan kaynaklı hasarlar, dolayısıyla biz en azından Atatürk Barajı bendini kesen bir fay riskinden kurtulmuş durumdayız. En azından onu söyleyebiliriz. Tabi Bozova fayı kırılırsa Atatürk Barajının bendi özelikle havzanın güneyi ile ilgili bir baskın olur mu, bu çalışmanın sonunda yapılacak, çalışmalarla ortaya çıkacak. Ama Atatürk Barajı önemi ile ilgili özelikle Bozova Fayı, öncelikli fay ilan edildi. Ve burada 3 üniversite, Dokuz Eylül Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ve Afyon Kocatepe Üniversitesinden hocalarla beraber yaklaşık 10 kişilik ekiple 1 aydan beri çalışıyoruz” dedi.
“Şu an için korkulacak bir durum yok”
Sümer, şu an için korkulacak bir durumun olmadığını belirterek, “Kötü senaryo ile ilgili konuşmak çok erken ama en azından fayın Atatürk Barajı bendini kesmediği için şu anda birazcık rahatız diyebiliriz. Şu an için korkulacak bir durum yok. En azından biz barajın bendinin fay tarafından kesilmediğini biliyoruz. Dolayısıyla bu bizim için bir avantaj. Ama bu çalışma bittikten sonra sarsıntı kaynaklı bir hasar baraja bu anlamda zarar verir mi bunun simülasyonları yapılacak. Baskı haritaları hazırlanacak, en büyük riskler ne olur diye bakılacak. Ve bu da Adıyaman ve Urfa'da ve daha güneydeki illerimiz için il afet risk azaltma ilan planları çerçevesinde AFAD'ın bünyesinde değerlendirilecek. Yani bu proje, özellikle devletin farklı kurumlarında aktif olacak bilgileri oluşturacak çok önemli bir projeden bir tanesi diyebiliriz” ifadelerini kullandı.