Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan MKYK toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Ömer Çelik, iç ve dış siyasete ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin Kıbrıs adasına ait gaz kaynaklarının sadece Rum tarafı tarafından gasp edilmesi gibi bir yaklaşıma en başından beri karşı çıktığını söyleyen Çelik, Rum tarafının bir kere daha gasp siyasetini sürdürmek için haksız, hukuksuz ve ahlaksız bir tutum ortaya koyduğunun altını çizdi. Çelik, KKTC'ye ve Kıbrıs Türk davasına desteklerini bir kez daha ilan ettiklerini belirtti. Acı sürgünün yıl dönümünde hayatını kaybeden Ahıska Türklerine de rahmet dileyen Çelik, Ahıska Türklerinin haklı mücadelelerine destek vermeye devam edeceklerini söyledi.
“Türkiye orada fiili bir militan güç olarak da bulunmuyor”
Paris'te yapılan Libya toplantısına Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin davet edilmesinin yanlış olduğunu belirten Ömer Çelik, “AB'nin müdahil olduğu bu zirvelerin giderek kalitesinin düştüğünü, bu zirvelerin organizasyonunun başka iç politika saikleriyle yapılmaya çalışıldığını, bir takım mahalle dayanışması ortaya çıkartmak için maalesef zirvelerin ana temalarının zehirlendiğini görüyoruz. Fakat Sayın Macron'un zirvede Türkiye ve Rusya'nın Libya'dan askerlerini çekmesi gibi bir çağrısı Türkiye açısından bir skandaldır. Türkiye orada bir paramilitar güç olarak bulunmuyor, Türkiye orada fiili bir militan güç olarak da bulunmuyor. BM'nin tanıdığı meşru hükümetin daveti üzerine eğitim amacıyla orada bulunmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin buradaki varlığını bir takım paramilitar güçlerle eş tutmak kasıtlı bir yanlıştır. Burada daha da üzücü olan Sayın Macron'un bütün beyanatlarında Türkiye'yi hedef almasıdır. Hafter güçlerinin yaptığı katliamların, ortaya çıkan toplu mezarların arkasında Fransa'nın desteği olduğu açık bir şekilde ortaya serildi. Suriye'de hem DEAŞ'a hem PKK'ye dönük olarak Fransız şirketlerinin Fransız istihbaratı ile bağlantılı olarak destek verdiği şeklindeki davalar Fransa yargısına taşındı. Buna rağmen Sayın Macron, bütün bir Fransız politikasını Türkiye karşıtlığına indirgeme gibi bir yanlışın içine giriyor” diye konuştu.
“Yunan Başbakanı Miçotakis'in tek bir mesaisi var, çeşitli liderlerle buluşuyor, sadece Türkiye'yi şikayet ediyor”
Yunanistan'ın Ege Denizi'ndeki provokasyonlarının hatırlatılması üzerine Ömer Çelik, “Yunanistan saldırgan bir devlet politikası izliyor. Tamamen iç siyasetteki sıkışmışlıkları aşmak için Ege ve Akdeniz'de sıkıntı çıkartıyorlar. Silahsız statüdeki adaların silahlandırılması gayri hukukidir. Defalarca uyarılmasına rağmen buna devam etmelerinin yeri geldiği zaman fiili neticeleri de olacaktır.
Yaptıkları, Yunan halkının parasını, imkanlarını ve kaynaklarını israf etmekten başka bir şey değil. Ne yapacaklar, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir denge, bir kuvvet mi oluşturacaklar, böyle bir şey mümkün mü? Söz konusu bile değil. Hem hukuken haklıyız hem de sahada haklılığımızı tahakkuk ettirecek ve icra edecek her türlü imkan ve kapasiteye sahibiz. Buna rağmen Ege barış denizi olsun, Yunanistan ile masaya oturalım diyoruz ama her zaman masadan kaçan Yunanistan oluyor. Yunan Başbakanı Miçotakis'in tek bir mesaisi var, çeşitli liderlerle buluşuyor, Yunanistan'ın hiçbir meselesini konuşmuyor, sadece Türkiye'yi şikayet ediyor. Ortaya koyduğu bütün tezler yanlış ve temelsiz. Nitekim Yunanistan Dışişleri Bakanının yegane mesaisi Türkiye ile ilgili yalan söylemek. Türkiye ile Yunanistan arasındaki meseleler masada çözülebilir. Yunanistan masayı başka devletleri yanına çekmek için bir manipülasyon aracı olarak kullanıyor. Yunan siyasetçileri Yunan halkına yalan söylememelidir” şeklinde konuştu.
“Türkiye'nin kapsamlı eylem planları ve samimi bir yaklaşımı vardır”
Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed'in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşeceği söylentileri ve önümüzdeki dönemde iki ülke arasında atılacak adımların sorulması üzerine Ömer Çelik, “Körfez'deki pek çok ülke ile yaşanan sorunların aşılması için Türkiye'nin kapsamlı eylem planları ve samimi bir yaklaşımı vardır. Türkiye ile BAE arasındaki bu yakınlaşma, meselelerin çözülmesi için bu yoğun diyalog ve işbirliği sevindiricidir. Pozitif dosyalar ne kadar çoğaltılırsa her ülke bundan kazanç sağlar. BAE ile görüşmeler güçlü bir şekilde yapılmaya devam edilecek” ifadelerini kullandı.
“Cumhurbaşkanımızla nasıl helalleşecekler”
Kılıçdaroğlu'nun helalleşme videosunun hatırlatılması üzerine Ömer Çelik, “Kim olursa olsun ‘helalleşme' dediği zaman buna saygı duymak gerekir. Helalleşme iyi niyeti gösterir. Fakat problem şudur; bunun altını nasıl dolduracaksınız ve bunu nasıl gerçekleştireceksiniz? Sayın Kılıçdaroğlu helalleşmeden bahsediyor, CHP'de pek çok isim de bunun aslında CHP ilkelerinden taviz vermek anlamına geldiğini söylüyor. CHP'nin bu helalleşme sözü üzerine CHP'lilerin çıkıp ‘Siz CHP ilkelerinden taviz veriyorsunuz, bunu yapamazsınız' gibi yaklaşımı karşısında ne söylenecektir. Helalleşme dediğinizde bunun bir de karşı tarafı vardır, sizin helalleşmenizi kabul edecek kişilerin ne değerlendirmede bulunacağı önemlidir. Örneğin Yassıada'da şehit edilenlerin aileleri ile nasıl helalleşecekler? O darbelere destek vererek açık beyanlarla bu ülkeye yaşatılmış acılarla nasıl helalleşecekler?
Bir eski milletvekilleri ‘Bu ülkede artık darbe yapılamıyor, ordu kağıttan kaplan' diyerek Türk ordusuna hakaret eden, darbe yapılmamasından üzüntü duyan bir yaklaşım ortaya koymuştu, bununla nasıl helalleşecekler? 28 Şubat döneminde pek çok genç kızın eğitim hayatını karartan bir takım siyasetlerle nasıl helalleşecekler? ‘Suriye'deki YPG-PYD bize saldırmaz' dediklerinde terör örgütlerinin Türkiye sınırlarında terör devleti kurmasına karşı mücadele eden kahraman askerlerle nasıl helalleşecekler? Bütün bunlar büyük meselelerdir. Rahmetli Menderes ve arkadaşlarının aziz hatırasını yüreğinde yaşatan, bundan dolayı incinmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile nasıl helalleşecekler? Defaatle Cumhurbaşkanımıza iftira attılar, defalarca mahkum oldular, Cumhurbaşkanımızla nasıl helalleşecekler? Ötekileştirilen, aşağılan insanların yaşadıkları karşısında nasıl helalleşecekler? Şehit ailelerini inciten kendi arkadaşlarının beyanları oldu. Şehit aileleri ile nasıl helalleşecekler? Helalleşmek iyidir, kıymetlidir, ama gerçekten samimi bir şekilde yapılabilirse” açıklamasında bulundu.
“Sistemler arasında bir meşruiyet yarışı yapılamaz”
Ömer Çelik, “Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Beştepe'deki görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mevcut sistemle ilgili ‘50+1'in mahsurlu olduğunu anladık' dediğini aktarmıştı. Bir açıklama da Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek'ten geldi, ‘Ben 50+1'in bugün de gelecekte de sıkıntı çıkartacağı kanaatindeyim dedim, halen de kanaatim budur' dedi. Sizin değerlendirmeniz nedir?” şeklindeki soruya şu ifadelerle cevap verdi:
“Türkiye'nin siyasi tecrübesi hafızalarımızda taze. Sistem tartışmalarına birden bire gelinmedi. Hatırlıyorum, bugün parlamenter sistem yanlısı olarak konuşan pek çok siyasetçi, Türkiye'de parlamenter sistem varken cumhurbaşkanlığını
başbakanlığın üzerinde bir vesayet kurumu gibi görüyordu, anayasanın üzerinde Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni görüyordu, askeri vesayeti de sivil siyaset üzerinde bir denetleme mekanizması olarak görüyordu. Eğer bu arkadaşların hepsi birden hidayete ermişse, parlamenter sistem ve demokrasinin nimetlerini keşfetmişse bu da olumlu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de meşrudur, parlamenter sistem de meşrudur. Sistemler arasında bir meşruiyet yarışı yapılamaz. Türkiye'de parlamenter sistemin, bugün parlamenter sistem savunuculuğu yapanların pek çoğu ve ait oldukları zihniyet Türkiye'de parlamenter sistem varken parlamenter sistemin rahat nefes almasına imkan vermediler, soluk almasına imkan vermediler, zehirlediler. Milletin kazandığı bir yetkiyi nasıl geri alacaksınız? Bütün soruları itiraz edenlerin cevaplaması gerekiyor. Biz de bunları duymayı bekliyoruz.”
“Türk siyasetinde bu kadar açıktan bir küfrün savunulduğunu görmedim”
İYİ Partili Lütfü Türkkan'ın bir şehit yakınına küfür etmesine ilişkin Meral Akşener'in açıklamalarının sorulması üzerine Ömer Çelik, “Üzücü olan şudur, bu küfre eden kişi bile önce inkar etti, sonra kabul etti ama özür dilerken bile bu hakareti yaptığı aileyi dışarıda tutarak, kendisine mazeret üreterek ciddi bir özür bile dileyemedi. Sonrasında CHP ‘bu bir provokasyondur' dedi, başkalarından da provokasyon şeklinde açıklama geldi. Şu ana kadar bunun nasıl bir provokasyon olduğuna dair bir şey söylemediler. Esas mesele şudur; ‘provokasyondur' diyerek küfrü meşrulaştırma veya ona mazeret bulma gibisinden bir yaklaşım içine giriyor. Ben uzun zamandır Türk siyasetinde bu kadar açıktan bir küfrün savunulduğunu görmedim. Burada kurgu yok, provokasyon yok. Herkesin önünde gerçekleşen bir olay var. Şehitlerimizin ailelerinden özür dilemek bu kadar zor mu? Bu kadar provokasyon labirentlerinde dolaşmayı gerektiren mazeret nedir? Bir ittifak halinde bunun meşrulaştırılmaya çalışılması siyasi ahlakla bağdaşmayan bir şeydir” dedi.
“İsmet Yılmaz Bey'in ismi öne çıktı”
Naci Bostancı'nın görevinden ayrılmasına ilişkin Ömer Çelik, “Naci Bey 2023 seçimlerine giderken 2023 seçimlerine dönük çalışmalar içinde yer almak üzere yeni görevler üstlenecek. Bu çerçevede bir yaklaşımdır bu. Kendi iradesi ile gerçekleşmiştir. MKYK'da kısa bir istişare yapıldı. Eski Meclis Başkanımız İsmet Yılmaz Bey'in ismi öne çıktı. Bütün neticeyi ve değerlendirmeyi çarşamba günü grup toplantısında göreceğiz” diye konuştu.
“Alevi vatandaşlarımızı, Kürt vatandaşlarımızı incitecek her türlü beyanın karşısında duruyoruz”
AK Parti eski Milletvekili Hüseyin Besli'nin kaleme aldığı bir yazının hatırlatılması üzerine Ömer Çelik, “Biz bahsettiğiniz yazıdaki ifadeler veya başka ifadeler, bunları kabul etmiyoruz, hepsini reddediyoruz. Alevi vatandaşlarımızı, Kürt vatandaşlarımızı incitecek her türlü beyanın karşısında duruyoruz. Bunların ortaya çıkardığı tablo mazur göreceğimiz bir tablo değildir. Alevi vatandaşlarımıza hürmetlerimizi ve saygılarımızı ifade ediyoruz. Bu ifadelere katılmadığımızı, güçlü bir şekilde reddettiğimizi beyan ediyorum” açıklamasında bulundu.
“Bu mesele toplumun bütün hücreleri ile seferberlik ilan etmesi gereken bir mesele”
28 yaşındaki Başak Cengiz'in kılıç ile katledilmesi olayına ilişkin soruya cevap veren Ömer Çelik, “Hepimizi en çok yaralayan şey bu can kaybı. Bunu daha da artıran şey, bir caninin elinde bir kılıç ile ‘savunmasız olduğu için onu öldürdüm' demesi. Gencecik bir kardeşimiz hayatını kaybetti. Bu zihniyetin sokaklarda bu şekilde dolaşması tabii ki daha çok teyakkuz üretmemizi gerektiriyor. Bu mesele toplumun bütün hücreleri ile seferberlik ilan etmesi gereken bir mesele” dedi.
Derya Yetim - Hülya Keklik