İşte Ali İhsan Karahasanoğlu'nun bugünkü köşe yazısı:
İki aydır, CHP’li yönreticilerden, İyi Partililere kadar..
DEVA’lılardan, Gelecek Partililere kadar..
Hemen hepsinde, ağız birliği etmişçesine bir söylem vardı..
Kendileri de bu söyleme inanmıyorlardı ama..
Dillendiriyorlardı..
Neydi o söylem?
“ABD tarafından zılgıtı yiyen Türkiye, artık Akdeniz’de sondaj gemilerini görevlendirmiyor. Tamirat-bakım numarası ile, limana çekti, bekletiyor..”
Bir yandan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, “Hiç Cumhurbaşkanlığı makamındaki kişiye yakışıyor mu? ‘Eyyy ABD’ diyerek, dış politika oluşturulur mu?” diyorlar..
Bir yandan da..
“Eyy ABD” diye söze başlayan Cumhurbaşkanı’nın, ABD’den gelen istek üzerine, sondaj gemilerini limana çektiğini iddia ediyorlar.
Çelişki büyük..
Ama bunlarda utanma yok ki..
Ayak üstü on tane yalan söylüyorlar..
“Üç kişiye bile inandırsak, kârdır” diyorlar..
Söyledikleri yalan nasıl tescillendi?
Dün itibari ile, Abdülhamid Han sondaj gemisinin 2,5 aylık çalışmanın ardından hazır hale getirilerek ilk görev yerine uğurlanması ile..
Muhalefetten siz, “Mevcut sondaj gemilerimize ilaveten bir tane daha alsanız ya.. Yeni sondaj gemisini, kısa sürede bakımlarını yapıp.. ABD istemese de.. AB itiraz etse de.. Yunanistan mırın kırın da etse.. Akdeniz’de yeni görev alanına sevkedin” diye bir talep duydunuz mu?
Ben duymadım.
Ama bu icraatı dert edinen..
ABD’ye rağmen.. AB’ye rağmen.. Yunanistan’a rağmen.. Hatta içimizdeki hainlere rağmen.. İçimizdeki ABD sözcüsü haline dönüşmüş, algı operasyoncularına rağmen..
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni sondaj gemisini de, filosunun teknik açıdan en donanımlısı ve en uzunu olarak hidrokarbon arama çalışmalarına başlattı.
Şimdi muhalifler bir özür dilerler mi acaba?
“Biz ‘ABD’den zılgıt yenildi, sondaj gemileri limana çekildi’ şeklinde açıklama yaptık ama.. Meğerse gerçek öyle değilmiş.. Özür dileriz” derler mi?
Aslında gerçeği çok net olarak tanımlamamız gerekir..
AK Parti’den önceki dönemlerde onlarca sondaj gemimiz vardır da.. AK Parti iktidara gelince, bunları işlevsiz hale getirmiş olur.. Son gemileri de, bakım gerekçesi ile limana çekmiş olur..
Muhalefetin de, böyle bir konjonktürde, her türlü iddiayı kamuoyu ile paylaşma kapsamında, “Gemilerin limana çekilmesinin sebebi neydi” diye sorgulama yapması, haklı bir eleştiri olurdu..
Ama, AK Parti öncesinde, zaten Türkiye’ye ait sondaj gemimiz yok..
Muhalefetin böyle bir iddiası, böyle bir talebi de yok..
Onlar, “Bastır parayı, yabancı şirketlerin gemileri gelip arasınlar. ‘Bulduk’ derlerse, ne âlâ.. ‘Bulamadık’ derlerse, kirasını verir, cepten harcarız. Bu işler böyle” modunda, şampanyalarını yudumluyorlar..
AK Parti iktidarı ne yaptı?
“Biz yabancı şirketlerin araştırmalarına güvenemeyiz” dedi..
“Kendimize ait sondaj gemilerimiz olmalı” dedi..
Ve bu yönde adımlar attı..
Karadeniz’de doğalgaz müjdesi ile, yapılanın ne kadar doğru bir adım olduğunu da ispatladı..
Bir derken.. İki derken..
Şimdi 5 gemi ile..
Yabancılara bağımlı olmaktan kurtulduk..
Kendi deniz sahamızda, kendi gemilerimizle aramalarımızı yapıyoruz..
Birileri de, kıskançlığını sürdürerek, itirazlarına itirazlar ekliyorlar..
Karadeniz’de bulunan doğalgaz için, “Çıkarılması çok masraflı. Zaten 7 yıldan önce çıkmaz. Çıksa da, Türkiye’nin derdine derman olmaz” diyenler..
“En erken 7 yıl” diye söyledikleri kullanıma başlama süresinin, Cumhurbaşkanı tarafından 2023 olarak açıklanmasına, şimdi tek kelime ile itiraz edemiyorlar..
Sadece bu gerçek bile..
Muhalefetin ne kadar iş bilmez olduğunun ispatı değil midir?
AK Parti iktidarı, olmayan sondaj gemilerini almış..
Doğalgazı bulmuş..
Adamlar hâlâ itiraz ediyorlar.
İtiraz ettikleri süreyi de, AK parti 3 yıla indirmiş..
Ama nafile..
Onlar hala, “Liyakat yok.. Kadrolaşma tam gaz.. İsraf zirvede” söylemi ile, muhalefet yaptıklarını sanıyorlar..
AK Parti iktidarının şunun şurasında 7-8 ay sonra evlere getirmiş olacağı doğalgazı, onlar “2027’de ancak gelir, haydi biraz daha iyimser olalım, en erken 2025’te gelir” diye söylemelerinin üzerinden 10 yıl geçmedi..
Şunun şurasında, sadece 2 yıl önce bu söylem ile karşımıza çıkan, 6’lı ittifakın üyeleri, bugün bu konuda tek kelime edemez duruma düştüler..
Ha, şu eleştiriyi de atlamayalım..
Çok ciddi bir eleştiri idi, “Sondaj gemisi aldınız da.. İçinde çalışanlar Türk mü, bir de ona baksanız ya!”
Evet, gerçekten bu eleştiri önemli..
Önemli ama..
Dün sondaj gemisi bile olmayan Türkiye, bugün sondaj gemisi var ise, içinde yabancı uzmanlar çalışıyor diye, dünden daha geri durumda sayılabilir mi?
Her şeyin bir başlangıcı var.. Ve nitekim..
Bugün yetkililer, Abdülhamid Han gemisi ile birlikte, o çalışan yabancı sayısının da gemilerimizde gittikçe asgariye indiğini açıklıyorlar.. Türk mühendislerin arttığı açıklanıyor..
Tam bu noktada..
CHP’li yetkililerin, bu konuda bir açıklama yaptıklarını duyuyor musunuz?
“Yeni sondaj gemimiz hayırlı uğurlu olsun” diyen bir CHP’liyi duydunuz mu?
Milliyetçi geçinen İyi Partililerden birisinin, özellikle de “IMF’den 6.5 milyar dolar borç alındı” yalanını pişkin pişkin tekrarlayan “profesör” etiketli İyi Partilinin veya yanındakilerden birisinin.. “Allah, büyük Türk milletine, yeni gemimiz ile büyük keşifler nasip etsin” dediğini duydunuz mu?
Kıskançlıklarından, yeni yeni partiler kurup, “Biz olmasaydık, Tayyip Erdoğan bir hiç idi” diyen muhafazakar partilerin başkanlarından birisinin veya yöneticilerinin “Allah mübarek etsin” dediğini duydunuz mu?
“AK Parti fabrikaları kapattı, özelleştirmelerle birçok üretim tesisini kapattı” diyenler..
Buyrun, Türkiye’nin ithalatının çok önemli bir kısmını, kendi imkanları ile kendi vatanından çıkartma atağındaki kararlılığı hakkında, iki cümle kurar mısınız?