Ekonomi

Amerikalılar övünce Türkler yerli markayı almaya başladı

Samsun'da üretim yapan Canik, Amerika pazarında ilk 3'e yerleşince iç pazardaki ‘yabancı marka' algısını da bozdu. Canik'in patronu Zafer Aral bu durumu şöyle anlattı: “Osmanlı'dan beri silahlar dışarıdan geliyordu. Amerikalılar övünce Türkler de almaya başladı.

Amerikalılar övünce Türkler yerli markayı almaya başladı
26-12-2022 16:12

SAVUNMA sanayiinde 2022 gurur yılı oldu. Kızılelma'dan Milli Muharip Uçak'a Tayfun füzesinden insansız deniz araçlarına kadar birçok başarılı işlere imza atan sektör ihracatta da 4 milyar doların üzerine çıkarak bir rekor kırarken dünyada da aranın markalardan biri haline geldi.

Bu markalardan biri de Canik. Bugün ABD pazarında THY'nin de aralarında bulunduğu en çok bilinen 5 marka arasında yer alan Canik. 450 bin adet tabanca üretimiyle dünyada 7. sıraya yükselen şirket ABD pazarına satışta ise 3. sıraya çıkmış. Şirketin mazisinde ise Turgut Özal döneminin Sanayi Ticaret Bakanı ve aynı zamanda da önemli bir sanayici olan Cahit Aral var. Bugün oğlu Zafer Aral'ın başında olduğu şirketin son yaptığı 12.7'lik makineli tüfek ise 2 yıllık siparişini doldurmuş durumda.

Akşam Gazetesi, Canik'in üreticisi Samsun Yurt Savunma AŞ'nin Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Aral'la Canik'i, dünyada bilinen adıyla 'Kanik'i konuştu:

■ Öncelikle Canik'in hikayesini dinlemek isterim.

1955'te ilk gıda işiyle başladık. Babam 1960'larda ilk Türk patentli dizel motoru üretti. İlk meyve suyu ve ilk dondurulmuş gıda işini biz başlattık. 7-8 fabrikayla Meysu ve Meybuz tesislerinde üretim yaptık. Savunma işine ise 1999'da adım attık. O sırada Canik, Samsun Yurt Savunma adıyla yöresel olarak kurulmuş. Sonra Ali Rıza Çarmıklı bir süre yürütmüş. Teklif etti. Satın aldık. Şirket zordaydı o dönem. Canik'in o dönem satışta ürünü yoktu.

■ Özal'lı yıllar henüz ihracat yeni yeni başlamış... 
Sadece geleneksel ürünlerin ihracatı var. Zor bir süreç olsa gerek?... Şöyle bir anımı anlatayım. 1983 yılında Anavatan Partisi'nin kurduğu Arı Grubu'ndaydık. Özal ihracatı geliştirmemiz için bize görev verdi. 1983 yılında Türkiye'nin ihracatı 3.5 milyar dolar, ithalatı 5 milyar dolar. Nüfus 45 milyon. Özal bize 5 sene sonra 15 milyar dolar hedef koydu. 'Buna çalışın' dedi. İhracat kalemlerini çalıştık. Kuru üzüm, kayısı, pamuk, iplik, maden ihracatını hesapladık. 'Nasıl olacak, ekim alanlarını mı artıracağız' diye düşündük.

40 sene önceki Türkiye'de vizyonumuz buydu. İşin içinden çıkamayınca Özal 'dünyayı dolaşacağız' dedi. Özal 150 kişilik uçakla seyahat ediyor. 'Nasıl olsa boş gidiyor, yanımızda işadamlarını da götürelim' dedi. Öylece seyahatler başladı. Koca koca sanayiciler 'yabancı dilim yok', 'daha önce hiç çıkmadım' diye çekiniyordu. Uçakları zar zor dolduruyorduk. Yalvar yakar bindiriyorduk.

■ Peki siz bugüne nasıl geldiniz?

Savunma sanayi zor bir süreç. Ar-Ge çalışması uzun sürüyor. Kimse size İHA'sını üretirken 'al devam et' demez. Sıfırdan başlamak lazım. Bir Selçuk Bayraktar olmak lazım. Kimse size altın tepside Ar-Ge'sini vermez. Savunmada uzun bir hazırlık dönemi var. Her ürün mükemmel olmak zorunda. Arada bir tekleyen ürünün pazarı Afrika'da bile olmaz. 'Fiyatım düşük, ama işini görür' diye bir anlayış savunmada olmaz. Türkiye tüm alanlarda bu bilince ulaşmak zorunda. Silah sizi yolda bıraktığında hayatınız gider. İnsan ne kadar değerliyse savunma sanayii ürünü de o derece değerli olmak zorunda. Mükemmeli yapan yaşayabiliyor. Dünyada 100 tane otomobil markası var. Savunma sanayii daha büyük ama en fazla 10-15 marka var. Neden? Çünkü mükemmeli yapan yaşayabiliyor.

■ Canik mükemmele ulaştı mı?

Dünyada tercih ediliyorsanız ispatı ordadır. Şu anda yıllık 450 bin tabanca üretiyoruz. Dünyada üretimde 7. sıradayız. ABD'ye ihracatta üçüncü sıradayız. Dünyada Kanik olduk, Türkiye'de Canik. Osmanlı'dan beri silahlar dışarıdan geliyor. TSK ve Emniyet'te yüzyılların bir alışkanlığı vardı. Yabancılar yer edinmiş. Bunu kırmak zor oldu. Sosyal medya üzerinden Amerika ve Avrupalılar silahları beğenip övgüler yağdırınca yerli kullanıcılar yerli markaya dönmeye başladı. Bu bir anda olmadı. Şu an Amerika'da 3 milyonu aşkın bireysel kullanıcımız var. Her yıl 350 bin ekleniyor. Şimdi dünyanın her yerine silah gönderiyoruz. Artık referans soran yok. Çünkü Amerika gibi bir referansımız var.

■ Ne gibi bir fark koydunuz?

20 yıl önce dış pazarlara gireceğiz derken piyasadaki markaların biri 1700'lerde kovboy filmlerinde gördüğünüz, diğeri de 1800'lerde Osmanlı'ya silah vermiş markalardı. Rakiplerimiz 200-300 yıllık firmalardı. Bu rakipler karşısında fark ortaya koymamız lazımdı. Öncelikle silahta dağılım çok önemli. Nişan aldığınız yere mermilerin toplanması lazım. Bizim silahın mermi dağılımını yapabilen şu an hâlâ yok. Canik tabanca ile 25 metreden arka arkaya atış yaptığınızda 7-8 santimde tüm mermileri toplar. Bu özelliğiyle dünyada 1 numara. İkincisi tetik hassasiyeti. Tetik sertse silah sapar. Bu alanda da en iyiyiz. Diğer özellik ergonomik yapı. Gölbaşı'nda Polis Özel Harekat'la ortak çalışmalar yaptık. Şikayetleri, olması gerekenleri dinledik. Yüzlerce prototip yaptık. Ayrıca diğer farkımız namlu ömrü. 50 bin atımda namlu bozulmuyor. Ortaya koyduğumuz bu fark nedeniyle satış ve bilinirlilik açısından marka olduk.

■ Amerika'da tabanca üretimi konusunda yatırımınız vardı. Ne durumda?
 

İnşaat bitmek üzere. Makineler geldi. Mart-nisan ayında binayı teslim almış olacağız. Türkiye makine üretiminde artık gelişmiş durumda. Birçok makineyi Türkiye'den götürüyoruz. 35 milyon dolarlık bir yatırım olacak. Buradaki fabrikanın bir küçüğü konumunda. İlk etapta 100-150 kişi çalışacak.

■ Yaptığınız katma değerli bir iş. Kaç dolar kilogram fiyatınız.

125 dolardı şimdi makineli tüfek devreye girince 200 dolara geldi. Tankta kilogram fiyatı 100 dolar. Yeni jenerasyon tanklar 200 dolar civarında.

■ Gıda işleriniz ne durumda?

Şu anda ikisi de satılık. Biri çeltik, diğeri gıda üzerine. Ben şuna inanırım. Kayseri'de bir laf vardır: Bir iş kara çalışır, iki iş ortaya, üç iş zarara çalışır. Aile şirketlerinde farklı birkaç iş olursa bu kurala uymak lazım. Holdinglerde durum farklı.

■ Asgari ücreti nasıl buluyorsunuz?

457 dolara geliyor bu çok iyi bir rakam. Yeter ki hayat pahalılığı dursun. Şunu son söz olarak söyleyeyim. Hizmet sektörüyle zenginlik olmaz. Ülkeyi sadece ayakta tutar. Tabii 100 dolarlık ihracatı 25 dolarla yapar hale gelmemiz lazım.

Türkiye'nin geleceğinden umutluyum. Üretmenin gücünü biliyoruz. Üretime dönük yatırımların önü açılırsa Türkiye'yi tutamazlar. İnsan ruhumuz da farklı. Bir anda 'bir' olabiliriz. Dünyanın bizden çekindiği kadar var.

1940'LARDAN SONRA KESİNTİ OLMASA FARKLI YERDEYDİK

■ Savunma sanayiinde yerlilik yüzde 80'lere geldi. Nasıl değerlendiriyorsunuz. Kendi ekosistemini oluşturdu mu sektör?

Şu anda oluştu. Otomotivde bile 50 senede yan sanayi oluştu. Bugün artık otomotivde çok kuvvetliyiz. Togg da üretime geçiyor ki muazzam bir olay. Doğru adımlarla yepyeni bir otomobil çıkıyor. Doğru strateji belirlediler. İlk düğme yanlış iliklenmedi. Başarılı olacağı kesin. Savunma sanayiinde ise şu var. Atatürk'ün başlattığı hamleler 1940'lar sonrası kesintiye uğratılmasaydı Türkiye bugün dünyada çok farklı noktadaydı. Çünkü Türkiye'nin 15 yılda geldiği nokta ortada.

■ Kesinti derken, açar mısınız?

1940'larda Kayseri'deki uçak fabrikası kapatılıyor. Silah üreten fabrika soba üretir hale getiriliyor. Kırıkkale'de silah fabrikası kapatılıp atıl hale geliyor. Nuri Killigil'in Haliç'teki fabrikası patlatılıyor. Kendi başına patlamadı. Killigil de dahil 27 kişi şehit oldu. Çünkü üretim Mısır ve Filistin'e sevkediliyordu. Onu durdurmak için yapıldı. Hükümet bile sahip çıkmadı. Diyanet tarafından cenaze namazı kıldırılmadı. Biz Samsun'daki Ar-Ge merkezine Nuri Killigil'in ismini verdik.

1940'tan sonra savunma sanayii yok edildi. O dönemki hamleler devam etseydi bugün yolcu uçağını çok rahat yapar hale gelirdik. Babamların jenerasyonu dünyada yapılanı üretmekti. 'Filancanın ürünü gibi yapalım' deniyordu o dönemde. Şu anki jenerasyon 'daha iyisini yapabiliriz' demeye başladı. Artık savunma sanayiinde dünya bizi takip ediyor. Türkiye'de özgüven oluştu. Yeter ki stratejiyi doğru kuralım. Uzun Ar-Ge sürecini destekleyecek güç lazım. Biz ilk dünya pazarına 2011'de çıktık.

O süreçte Mersin ve Keşan'daki gıda fabrikalarımız burayı besledi. Makineli tüfeğin ArGe'sine 5 senede 450 milyon lira harcama yaptık. Bunun 100 milyon lirası mühimmata gitti. Savunma sanayiine girenlerin buna göre hazırlık yapması lazım. Sermaye yoksa iş yarıda kalır.

İKİ YILLIK SİPARİŞİMİZ DOLDU

■ Son olarak ağır makineli tüfek ürettiniz. Orda durum ne?

12.7'lik ağır makineli tüfekte dünyada 4 üretici var. Biz 5. üretici olduk. Bu silahta da aynı tabancadaki yolu izledik. Fark ortaya koyduk. Dünyada makineli tüfekte namlu ömrü 16 bin atımdır. Biz 25 bine çıkardık. İlk ihracatı Azerbaycan'a yaptık. İki yıllık siparişimiz doldu. İhracatta Ortadoğu, Afrika ve Amerika var.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER