Dünya ve Türk halter tarihine adını altın harflerle yazdıran efsane sporcular arasında yer alan olimpiyat, dünya ve Avrupa şampiyonu "Cep Herkülü" lakaplı Naim Süleymanoğlu'nun vefatının üzerinden 6 yıl geçti.
Bulgaristan'ın Kırcaali kentinin Ahatlı köyünde 23 Ocak 1967'de dünyaya gelen Naim Süleymanoğlu, haltere başlamasıyla ilgili bir ifadesinde "9 yaşındayken halter antrenörüm Hilmi (Pekünlü) Hoca beni keşfetti, böylece haltere başladım. O zamanlar Bulgaristan'dan dünya ve olimpiyat şampiyonu sporcular çıkıyordu, ben de şampiyon olmak istedim." demişti.
Tarihin unutmadığı Naim Süleymanoğlu, 14 yaşındayken Bulgaristan'da gençler ve yıldızlar şampiyonu olurken, 15 yaşındayken 1982'de Brezilya'da düzenlenen Gençler Dünya Şampiyonası'nda ilk dünya şampiyonluğunu elde etti ve "En genç dünya rekortmeni" unvanına ulaştı.
1983'te Büyükler Dünya Halter Şampiyonası'nda birinci olan Naim Süleymanoğlu, 1983-1986 yılları arasında gençlerde 13, büyüklerde 50 rekor kırdı, 1984, 1985 ve 1986'da dünyada yılın haltercisi seçildi.
ABD'de 1983'te gerçekleştirilen "Rekortmenlerin Turnuvası"na katılan Naim Süleymanoğlu, burada dünya rekorunu kırmasıyla kendisine ABD tarafından "Cep Herkülü" lakabı layık görüldü.
1984 Los Angeles Olimpiyatları'na Bulgaristan'ın da Sovyetler Birliği ile boykot etmesi nedeniyle katılamadı. Bu dönemde Bulgaristan Hükumetinin "Soya dönüş operasyonu" kapsamında Türk isimlerini yasaklaması nedeniyle adı Naum Şalamanov olarak değiştirildi.
Öte yandan Naim Süleymanoğlu, 1984 yılında silkme kategorisinde vücut ağırlığının 3 katını kaldıran ikinci halterci olarak tarihe geçti.
TÜRKİYE'YE GELİŞİ
Halterde rekorlar kırarak üç defa olimpiyat şampiyonluğunu kazanan Naim Süleymanoğlu’nun, Aralık 1986’da Sdney’de yapılan dünya şampiyonası sırasında Türkiye’ye kaçırılış hikayesi pek bilinmiyor.
Türkiye'ye gelişini, kendi ifadesiyle "Türkiye kaçışını", 1980'li yıllarda Bulgaristan'da yaşayan Türklere yapılan zulümlerin dünyaya duyurulması ve bitirilmesine yönelik bir girişim şeklinde açıklayan Naim Süleymanoğlu, o yıllarda Bulgaristan'da Türklerin asimilasyona maruz kaldığını dünyaya duyurmuştu.
NAİM SÜLEYMANOĞLU'NU KAÇIRAN KAHRAMAN RASİM ARDA KONUŞTU
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren Bulgaristan'dan Türkiye'ye zorunlu göçün 34'üncü yılı anma etkinliğinde YTB mikrofonlarına konuşan Avustralya'da Naim Süleymanoğlu'nu kaçıran Rasim Arda'nın açıklamalarını paylaştı.
Rasim Arda Naim Süleymanoğlu ile tanışmasından kaçırma olayına kadar yaşadıkları serüveni şu sözlerle aktardı;
Ben Naim Süleymanoğlu ile 1985 senesinde Avustralya Bellman'da ilk defa tanıştık. Daha önce kendisini tanımıyordum. Onun Bulgar takımında bir çocuğu olduğunu duyunca gidip otelde ziyaret ettim. Tanışmamız öyle oldu. O zaman da kaçması için irtica etmesi için yardımcı olabileceğimizi söyledim. Fakat yaşı da pek tutmuyordu.16 yaşlarındaydı. Düşüneyim dedim. Üç-dört gün sonra "Rasim abi ben kalamıyorum. Bulgaristan'da ailem için endişe ediyorum" dedi. Ondan sonra tabi takımla beraber döndü. Ben şahsen onu bir daha getireceklerini sanmıyordum. Çünkü Bulgarlar onu kaçıracağımızdan şüphelendi. Bir daha girmeyecekler diye düşündüm. Bir buçuk sene sonra tekrar nasılsa getirdiler buraya. Bu zaman zarfında ben zaten hazırdım. Ona yardımcı olmaya gittim. Tekrar aynı otelde buldum ve kalıp kalmayacağını sordum. Bu sefer ben buradan dönmem Allah'ın izniyle dedi. Sonra iyi bir teşkilatlanma yaptık bir kaç araba değiştirerek o gece bir eğlence yerinden onu çıkardık. Geri kalanı biliyorsunuz. Ondan sonra Türkiye'de Özal devreye girdi ve Türkiye'ye gönderdik onu. Türkiye'ye çok madalyalar kazandırdı. Allah ondan razı olsun.
BULGARİSTAN'DAN ANAVATANA ZORUNLU GÖÇÜN ÜZERİNDEN 34 YIL GEÇTİ
Türkler, 1385'te Sofya'nın Osmanlı İmrapatorluğu'nun egemenliğine girmesiyle birlikte Bulgaristan'a yerleşti ve 5 asır boyunca yaşadıkları toprakları yurt edindi. Bulgaristan'da 1984'ten itibaren başlatılan ve "Yeniden Canlanma Süreci" olarak adlandırılan dönemde ülkede yaşayan Müslüman Türk azınlığın isimlerini değiştirmeleri yönünde baskı uygulandı.
Müslüman Türkler üzerindeki bu baskılar, 1984-1989 Todor Jivkov liderliğindeki Bulgar Komünist Partisi iktidarı döneminde de aralıksız devam etti. Bu duruma karşı çıkanlar hapis, sınır dışı edilme, Tuna nehri üzerindeki bir adada bulunan Belene Toplama Kampı'na gönderilme gibi çeşitli baskılara maruz bırakıldı.
Yapılan baskılar sonucunda ülkede yaşayan 850 bin Müslümanın adı zorla değiştirildi, yaklaşık 1000 kişi Belene Kampı'nda hapse mahkum edildi, 29 kişi de hayatını kaybetti. 4 Haziran 1989'da Bulgaristan-Türkiye sınırı Türkler ve Müslümanlar için açılınca 22 Ağustos 1989'a kadar 360 binden fazla kişi Bulgaristan'ı terk edip Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldı. Göç edenler, Türkiye'nin çeşitli illerine yerleştirildi. Fotoğrafta yanlarına alabildikleri eşyalarını kendilerinin çektikleri at arabalarına yükleyerek sınırdan Türkiye'ye giren soydaşlar görülüyor.