Gündem

Bir insanlık dramı: 15 yaşındaki Ali'nin enkaz altından kurtuluş öyküsü

Kahramanmaraş depremlerinin ardından Türkiye yaralarını sarmaya devam ederken bölgede bulunan Haber7 ekibi de yaşananları aktarmayı sürdürüyor.

Bir insanlık dramı: 15 yaşındaki Ali'nin enkaz altından kurtuluş öyküsü
10-02-2023 15:03

Haber7 - Özel - Ramazan Dengiz

600 Konutlar... Birbirine kenetlenmiş onlarca insan... Çoğunun hikayesi aynı... Şimdilik sevdiklerinden yüzlerce kilometre uzaktalar... Fakat enkaz altında kurtarılmayı bekleyenlerden ötürü artık bunun bir önemi yok... Hava soğuk mu soğuk... Ama içeriden gelecek umut dolu bir haber bu havayı dağıtabilir... Böyle anlarda ısınıyor bu insanlar... İçleri kaynıyor... İşte Ali gibiler hep böyle anlarda ses veriyor.

Kahramanmaraş'ta 6 Şubat günü meydana gelen iki bağımsız deprem, ülkemizin güneyinde ve doğusunda yaşayan milyonlarca insanımızın hayatını yakıcı bir şekilde etkiledi.  Afette binlerce kişi hayatını kaybederken on binlercesi yaralandı. Geride kalanların yüreğinde bir daha hiç kapanmayacak yaralar açıldı. 

Arama kurtarma ekiplerinin kılı kırk yaran çalışmalarıysa gece gündüz nedir bilmeksizin hep devam etti. Harcanan tüm emekler, uykusuz kalınan her saat ve çekilen onca çile tek bir yaşam emaresine rastlayabilmek içindi. Umutların bitme tükenme noktasına geldiği anlarda ise, gözleri yeşertecek gelişmelere, dakikalara tanıklık olundu.

Haber7 ekibi, deprem faciasının üçüncü gününde Hatay merkezindeydi. İlk günü Çukurova'da, ikinci günü İskenderun'da geçiren ekibin yolculuğu üçüncü gününde merkez ilçe olarak da bilinen Antakya'da geçti. Savaş sahnelerini aratmayan, hatta çoğu savaş enkazından daha kötü durumda bulunan 600 Konutlar buradaydı. 

Haber7'ye konuşan kaynaklar, 600 Konutlar'ın kooperatif usülüyle, birbirine kenetlenmiş onlarca insanın emeğiyle inşa edildiğini ve yerleşkenin 25 yıllık olduğunu, 55-60 arası binanın yer aldığını aktardı. Toplam daire sayısı da 600'dü. Fakat depremden sonra sadece 2 bina ayakta kalmıştı. Bu yapılar da depremden 5 yıl önce inşa edilmiş yeni yerleşkelerdi. Özellikle Elbistan üslü deprem, 600 Konutlar'ı tarumar etmişti. Bölgenin altyapısı büyük ölçüde hasar almış, kooperatifin inşa ettiği caminin minaresi devrilmiş, parklar enkaz altında kalmış ve bağlantı yollarının önemli bir bölümü kapanmıştı.

Arama kurtarma ekiplerinin kullandığı yollar ise büyük tehlike arz ediyordu. Ağır hasar almış, neredeyse yıkılmış yapıtlar hala kullanılan bu yollara devrilebilirdi. Fakat enkazın altındakilere ulaşabilmek için ekipler çoğu zaman bu yollarda çalışıyordu. Başka şehirlerden gelip hiç tanımadığı insanların hayatlarına dokunmak, onları kurtarmak isteyen insanların, ölümün hemen kıyısında, ne kahramanlıkla mücadele ettiğine birden fazla defa şahit olduk. İşte Ali'nin yaşam öyküsünde de böyle bir kahramanlık vardı.

600 Konutlar Salih Nimet Camii'nin hemen karşısında Ali'nin ve ailesinin oturduğu apartman vardı. Daireyle cami arasında küçük bir parktan başka bir şey yoktu. Ali'nin bir abisi, bir de ablası vardı. Bölgedeki kısıtlı kaynaklardan ötürü Ali'nin ebeveynlerinin bilgilerine ulaşamadık. Fakat ablası enkazın ilk saatlerinde kurtulmuştu. Ali de abisi Hasan'la aynı odadaydı. Pazar gecesi, Ali ile Hasan'ın birlikte uyuduğu son geceydi. Ali çarşamba akşamı kurtarıldığında abisi Hasan'ı bir daha görmemek üzere geride bırakacaktı. 

Ekipler 65 saat boyunca bu enkazın üzerindeydi. Nöbet sistemiyle çalıştılar. Sivas'tan, Aksaray'dan, Konya'dan, İstanbul'dan, Ankara'dan ve daha nice şehirden ekipler Ali'yi sağ olarak kurtarabilmek için gecelerini gündüzlerine kattı. Enkazın hemen önündeki taşlık alana serilmiş bir şilte, üzerinde bir battaniye ve yorganın altına sığınmış başka şehirden ekipler. Bu insanlar pazar gününe kadar birbirlerini hiç tanımıyordu. Fakat şimdi aynı zorluklara katlanıyorlar, aynı tastan, aynı bardaktan su içiyorlar, aynı yorganın altında uyuyorlardı. 

Çarşamba gününe gelindiğinde ekiplerin çalışmaları sona yaklaşmış, artık Ali'yle aralarında bir duvar kalmıştı. Sonradan öğrenecektik... Ali'nin odasında üç yatak varmış... Deprem anında bu yataklardan biri Ali'nin üzerine düşmüş... Ve bu yatak, 15 yaşındaki çocuğa yaşam koridoru olmuştu... Güneş çekildiğinde, karanlık tekrar bastırdığında ekipler Ali'yle aralarındaki duvarı aşmayı başardı. Hemen akabinde Sağlık Bakanlığı'na bağlı UMKE ekipleri koca bir sırt çantasıyla çalışmalara katıldılar. İçeride, Ali'nin hemen başındaki doktor serum istemişti. Hemşireler hemen serumu hazırlayıp Ali'ye gönderdiler. İlk müdahalelerde Ali'nin sağlık durumunun iyi olduğu söylendi. Enkaz altındaki doktor ilk başta mat istedi. Hemen mat seferberliği başladı. Ali'nin herhangi bir almaması için mata ihtiyaç vardı. Enkaz üzerindeki askerler matı saniyeler içerisinde temin edip doktora ulaştırmıştı. Ali ise başucundaki doktordan çikolata istedi. İlk isteği bu oldu. Arama kurtarma ekipleri "Çikolata var mı?" diye bağırdıktan sonra oluşan seferberliği tarif etmeye hiçbir kelime yetmez. Sahadan onlarca çikolata toplandı. İşte Ali'nin ilk isteği böyle yanıt buldu. 

Devam eden dakikalarda gergin bekleyiş sürdü. Saatler 19.00 gördüğünde bölgeye Haber7 dışında İhlas Haber Ajansı ekibi de varmıştı. Kameraman Ahmet ve bir muhabir... Ahmet, hem İdlib hem de Hatay ekibindendi. 6 kişilik bir ekipleri vardı. Hatta pazar günü ekipçe Hatayspor'un maçındaydılar. O gece Reyhanlı'ya dönecek Ahmet'e şefi telkinde bulunmuş. "Bu gece ofiste kal" demiş. Ahmet ise gecenin bir vakti Reyhanlı'ya dönmüş. "Bilmiyordum" diyor Ahmet... "O gün o ofiste uyusaydım ben de ölecektim" diyor. 6 kişilik ekipten 3'ü Hakk'a yürümüş. "Reyhanlı iyi durumdaydı" diyor. Bunları derken gözleri kan çanağı... Kaç saat uyumadı... Kaç saattir yurt olarak bildiği Hatay'daydı... Sırtında bir çanta, elinde kamera, şimdi o da Ali'nin kurtarılacağı anı bekliyordu. "Bu mucize... 65 saat sonra kurtarılacak" diyordu.

Derken arama kurtarma ekipleri Ali'nin çıkarılacağı alana geniş bir koridor kurulmasını istedi. Merdivenden tutun da ön sıradaki kimselerin boy uzunluğuna, merdiven üstünden sedyeyi karşılayacak ilk kişiye ve o an için zemin durumuna dahi dikkat edilmişti. "Geliyor" diye bağırdı ekipler... Sonrası duygu karmaşası... Lakin son ana kadar dikkati elden bırakmadılar... "Buradasın Ali", "İyi ki varsın Ali", "Yanındayız Ali" sesleri 600 Konutlar'daki kara bulutları yarıyordu. Altyapısı çökmüş, yolları ağır hasar almış, hala tehlike barındıran bu yerde onlarca insan Ali için seferber olmuştu. Onun peşindeydiler. Önce sahra hastanesi önünde duruldu. İlk kontroller yapıldı. Kapıda Ali'nin kuzeni olduğunu öğrendiğimiz bir kızcağız hüngür hüngür ağlamaktaydı. Arama kurtarma ekiplerine teşekkür üstüne teşekkür ediyordu. Arama ekibinden bu kişi, minnetle yanına gelen depremzedeyi kızıymışçasına sarıp sarmaladı. Gözyaşlarına boğuldu insanlar... 

Ambulans sirenleri akşamın karanlığını yardığında bölgeden hüzün ve sevinç aynı anda ayrılıyordu. 15 yaşındaki Ali ambulansta, abisi Hasan arkada... Ali enkazdan ayrıldığında abisinin durumundan habersizdi. Belki bir süre daha olmayacak... Fakat her "Hasan" diye seslenildiğinde arama kurtarma ekiplerinin yüzünü aynı duygu kaplıyordu. Hasan, 21 yaşındayken Hakk'a yürümüştü. Hıçkıra hıçkıra ağlayan insanlar... Soğuk mu soğuk hava... Ambulansın hemen arkasında, soğuktan burunları dahi kızarmış insanların yüzleri azıcık olsun sıcaklığı hissettiyse, bunun kaynağı gözyaşlarıydı... Çok daha sıcak aktı böylesi günlerde gözyaşları... Herkes gitsin... Bu kara bulutlar dağılsın... Hatay yeniden yeşersin... Sen sağlığına kavuş... En son sen ağlayacaksın Ali... Bu gözyaşları senin de yanaklarından süzülecek...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER