Dünya Gazetesi Eko-Analiz yazarı Alaattin Aktaş, bugünkü yazısında Kur Korumalı Mevduat uygulamasına değindi.
Kur korumalı mevduatta uygulamanın ilk dört ayında kur farkı olarak bütçeden 37.2 milyar lira ödenmesinden bahseden Aktaş, “KKM uygulamasını bir anda sona erdirmek hiç mümkün olmayacak ya da bizi bir felaket bekliyor” dedi.
Alaattin Aktaş’ın yazısı şöyle:
“ KKM'de bütçeden yapılan ödemeler sorun ama asıl sorun başka... KKM uygulaması bittiğinde dövizin getirisine alışmış tasarruf sahibi ne yapacak?
Tahmininiz doğru, çoğunluk dövize hücum edecek.
KKM uygulamasını bir anda sona erdirmek hiç mümkün olmayacak ya da bizi bir felaket bekliyor.
Kur korumalı mevduatta uygulamanın ilk dört ayında kur farkı olarak bütçeden 37.2 milyar lira ödenince gözlerimiz fal taşı gibi açıldı. Gayet normal; 37.2 milyar az para mı! Hele hele hazirandaki 16 milyarlık ödemenin aylık bütçe açığının yarısını oluşturduğu göz önüne alınınca...
Döviz kuru arttıkça bütçeden bu hesap sahiplerine yapılan ödeme de artarak devam edecek. Yani ucu açık bir ödemeden söz ediyoruz.
“KKM için 2022’de şu kadar ödeme yapmayı öngörüyoruz” bile diyemiyorsunuz. Çünkü hesap sahibinin TL mevduatını dövize endekslemişsiniz ve döviz ne kadar artarsa faizle olan farkı ödeyeceksiniz. Döviz kurunu belirlemek de elinizde olmadığına göre...
Kur korumalı mevduat, “vatandaş yeter ki döviz talep etmesin, döviz almaya koşmasın, bir talep yaratmasın; ben dövizi almış sayar ve getirisini öderim” mantığıyla icat edilmiş bir uygulama...
Yanlış, yanlışlığı baştan bilinerek başlandı zaten; şimdi gelinen aşamada da uyuşturucunun esiri olmak gibi bir durum var. Başlamaya görün bir kere; öyle bir anda vazgeçemezsiniz.
Gerçi bu uygulamadan şimdi vazgeçilmesi de söz konusu değil. Uygulamanın bitiş süresi olan bu yılın sonu geldiğinde de öyle kolay kolay vazgeçmek mümkün olmayacak. Hem hiç kuşkunuz olmasın, 2022 sonu olan uygulama süresi uzatılacaktır.
Ama o son mutlaka gelecek
Mevcut durumda 2022 sonu olan süreyi istediğiniz kadar uzatın, o son kaçınılmaz olarak bir şekilde gelecek.
İşte asıl kıyamet o zaman kopacak.
Bütçeden milyarlarca lira çıkması; örneğin uygulamanın ilk dört ayında 37.2 milyar lira ödenmesi ve her ay 8-10 milyar lira dolayında olacağı tahmin edilen bu ödemelerin sürmesi tabii ki önemli ama asıl felaketle uygulama bittiğinde yüzleşeceğiz.
BDDK verilerine göre kur korumalı mevduat hesabı 8 Temmuz itibarıyla 1 trilyon 66 milyar lira düzeyinde. Bu tutarın ne kadarının doğrudan TL cinsinden açılan hesaplardan, ne kadarının DTH dönüşümüyle açılan hesaplardan oluştuğunu bilmiyoruz. Bu detay başlangıçta açıklanıyordu, artık veri karartılıyor. Yine aynı şekilde bu tutarın ne kadarı gerçek kişilere, ne kadarı tüzel kişilere ait, belli değil. Hesabın vadesine ilişkin de bir bilgi yok.
Ama uygulamanın süresi bittiğinde yaşanacaklar açısından o günkü bakiyenin dağılımı pek de önemli değil.
8 Temmuz itibarıyla 1 trilyon 66 milyar lirayı yatırmış olanların bir kısmı zaten döviz hesabı sahibiydi, bir kısmı ise TL mevduatı varken devletin “kur artışından yararlandırma” garantisiyle görünürde TL mevduatta durmakla birlikte aslında dövize geçmiş oldu.
Hani hep söyleniyor ya, liralaşma diye, aslında kur korumalı mevduat, liralaşma kavramından yola çıkarak ifade edersek, dolarlaşmayı, yani dolarizasyonu daha da pekiştiren bir uygulama oldu.
Varsayalım 1 trilyon 66 milyarlık KKM’nin yarısı TL cinsi hesaplarla, kalan yarısı DTH dönüşümüyle oluştu. Döviz hesabından KKM’ye geçenler zaten dövizdeydi. TL cinsi tasarruf etmekte olanlar da bu uygulamayla dövize alıştırıldı, adapte edildi.
Dolayısıyla liralaşma dedikçe özünde tersini yaptılar.
Süre bitince bakın neler neler olacak!
Kur korumalı mevduat her ay yaklaşık yüzde 10 oranında artıyor. Oran her ay bu düzeyde oluşsa KKM yıl sonunda yaklaşık 1.8 trilyona ulaşacak.
1.8 trilyon liralık bakiyeyle yıl sonuna geldiğimizi ve süre uzatımına gidilmediğini düşünelim...
KKM hesaplarında ağırlıklı vade üç ay. Dolayısıyla 1.8 trilyonluk hesabın önemli bir kısmının, belki 1.5 trilyonunun vadesi 2023’ün mart ayında dolacak.
Serseri mayın gibi bir 1.5 trilyon lira!
Bu paranın bir kısmı, diyelim yarısı zaten özünde döviz. Yani yaklaşık 750 milyar lira bir süreliğine “TL görünümlü döviz” olarak durmuştu.
Bu 750 milyarın sahipleri vade bitip ellerine bu kadar TL geçince ne yapacaklar sanıyorsunuz?
Tahmininiz doğru! Tabii ki koşa koşa döviz alacaklar.
Öte yandan aslında TL’de dururken dövize ve dövizin getirisine alıştırılan diğer 750 milyarın sahipleri “Bu uygulama bitti, ben artık yine gidip TL mevduat hesabı açtırayım" der mi? Zor değil mi...
Muhtemelen onlar da dövize gider.
Diyelim üçte biri döviz almadı...
Mart 2023... Dedim ya, serseri mayın gibi 1.5 trilyon liranın vadesi doluyor. Hadi diyelim bu hesabın üçte biri dövize yüz vermedi; TL'de kaldı ve ister mevduata, ister konuta, ister hisse senedine, ister altına gitti...
Kaldı 1 trilyon lira.
Düşünebiliyor musunuz 1 trilyon liranın döviz için piyasaya çıktığını...
Düşünebiliyor musunuz 1 trilyon liranın piyasayı nasıl alt üst edeceğini...
Felaketin büyüğü bütçeden kur korumalıya şimdi ne kadar ödendiği değil. Şimdi sarsılıyoruz yalnızca, bütçe dengeleri bozuluyor; asıl felaketi bu uygulama bittiğinde yaşayacağız. O yüzden de kur korumalı mevduat uygulaması hiçbir şekilde birden bitirilemeyecek ve nasıl yapılır bilmem, bir şekilde zamana yayılarak sona erdirilecektir.
Getirinin düşük kalması sağlanabilirse sorun hafifler
KKM uygulamasının bitiminde yaşanacak felaketi önlemek ya da hafifletmek, KKM bakiyesinin daha fazla büyümemesiyle, hatta sistemden çıkışların başlamasıyla sağlanabilir.
Yıl sonu için mevcut gidişata göre 1.8 trilyon olarak tahmin ettiğim bakiye örneğin bugünlerdeki düzeyinde kalırsa bu sorunun görece hafifl emesi demektir.
Peki bu nasıl sağlanacak?
Teoride çok kolay da pratikte hiç öyle değil.
Tasarruf sahibi KKM’yi niye tercih ediyor? Dövizin getirisi yüksek diye değil mi... Döviz fazla değer kazanmaz ve KKM cazibesini yitirirse hem yeni girişler önlenir, hem de uygulama devam etmekle birlikte vade sona erdikçe sistemden çıkışlar hızlanır.
Bu kağıt üstünde çok kolay da, dövizin fazla değerlenmesini nasıl önleyeceğiz ki? Zaten yapamadığımız, yapmadığımız bu! Dövizi normal yollarla kontrol altında tutamadığımız için KKM’ye başvurmadık mı?
Ama KKM’yi büyütmekle içinden çıkılamaz bir sorun yaratılıyor.
Bir kez daha uyarmış olalım. KKM, öyle böyle bir sorun değil. Bakiyeyi büyütmek yerine ne yapıp edip küçültmeye çalışmak gerekiyor.”