Gündem

Bu ailenin her ferdi karateci

1970'li yıllardan beri karatenin içinde yer alan eski karateci ve antrenör Zeki Uygur, Büyükler Türkiye Şampiyonası'nı yerinde takip etti. Oğlu Burak Uygur ve kızı Fatma Uygur'un müsabakalarını seyreden Zeki Uygur'un 7 çocuğundan 6 tanesi karateci. A

Bu ailenin her ferdi karateci
09-02-2022 11:55

1970'li yıllardan beri karatenin içinde yer alan eski karateci ve antrenör Zeki Uygur, Büyükler Türkiye Şampiyonası'nı yerinde takip etti. Oğlu Burak Uygur ve kızı Fatma Uygur'un müsabakalarını seyreden Zeki Uygur'un 7 çocuğundan 6 tanesi karateci. Aynı zamanda eşi Özgül Uygur da dünya ve Avrupa şampiyonlukları olan eski bir karateci. Ailece karate sporuna gönül verdiklerini söyleyen Zeki Uygur, bunun bir gelenek gibi sürmesinden de memnuniyet duyduğunu belirtti.


Katıldıkları Büyükler Türkiye Karate Şampiyonası'nda Burak Uygur erkekler 67 kiloda ikinci, milli takım seçmelerinde ise birinci oldu. Fatma Uygur ise kadınlar +68 kilo kategorisinde birinciliği göğüsledi. Karatenin aile geleneği olduğunu ifade eden Zeki Uygur, torunlarının da karateyle ilgilendiğini belirtirken Burak Uygur ise minik kızı Ayla'nın da ileride karateyle ilgilenmesinden mutlu olacağını ifade etti. Hayatlarını adeta karateye adayan Uygur ailesi şampiyona sonrasında özel açıklamalarda bulundu.



50 yıla yakındır karatenin içinde


Karate ile ilgili geçmişini anlatan Zeki Uygur, “1970'li yıllardan beri karatenin içindeyiz. 1982 yılında salonculukla beraber önce eşimi yetiştirdim. Dünya üçüncüsü, Avrupa birincisi, birçok uluslararası alanda birincilik elde etti. Yurt dışı maceram oldu. Tunus milli takımının başına geçtim. 2.5 yıl gibi bir süre de orada görev yaptım ve bayağı başarılı olduk. 1994'te de Kahire'de dünya birincisi olmuştuk. Haldun Alagaş, Veysel Bori ve İbrahim Erçin'den kurulu ekiple Kahire'de ilk yapılan Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda o takım birinci olmuştu. Hatta bütün Türk spor tarihinde ilk defa bir takım kulüp bazında dünya şampiyonu oldu. 1999'da Türkiye'ye kesin dönüş yaptıktan sonra da Uygur Spor Kulübü'nü kurdum. Ben yurt dışında olduğumda eşim ilgileniyordu. Hiç boşluk bırakmadı, beni aratmadı. Oradaki çocukları yetiştirdik. Sonra onların içinden milli takıma dünya ve Avrupa şampiyonalarında derece yapan çocuklar çıktı” dedi.



“7 çocuğumdan 6'sı karateci”


Çocuklarının başarılı birer karateci olmasıyla gurur duyduğunu söyleyen Zeki Uygur, “Ailede benden önce karateyle ilgilenen yoktu. Başlangıcı ben yaptım. Benim 7 çocuğum var, 6'sı karateci. En sonuncusu Fatma. En büyük çocuğum Bayram, Fransa'da. O da milli takımda yarıştı. Balkan Şampiyonlukları, Türkiye dereceleri var. Ondan sonra Emrah, Mehmet, Burak ve Ahmet yetişti. Hepsi baba mesleğini sürdürdü. Hatta Burak'ın eğitim seviyesi çok iyiydi. Diğer branşları ben seçtirmedim, karateye devam ettirdim. İyi ki de devam ettirmişim. Şu an çok iyi durumda. Türk bayrağını taşımaya devam ediyorlar, İstiklal Marşı'nı okutuyorlar. İnşallah önümüzdeki mayıs ayında Büyükler Avrupa Karate Şampiyonası'nda Gaziantep'te de okutacaklar” şeklinde konuştu.



“Karatenin bir dedesi olarak gurur duydum”


Türkiye'nin karate branşında iyi bir seviyede olduğunun altını çizen Zeki Uygur, Kocaeli'de yapılan turnuvanın da çok iyi geçtiğini belirtti. Uygur, “Burada güzel bir turnuva yapıldı. Hakikaten çok iyi sporcular gördüm. Bu şampiyonayı düzenleyenlere, federasyona, organizasyonda görev yapan hakem, antrenör, tüm arkadaşlara teşekkür ederim. Gerçekten de karatenin bir babası, bir dedesi olarak, bir ferdi olarak gurur duydum. Bu tarz faaliyetlerin Türk sporuna inşallah faydalı olmasını diliyorum” diye konuştu.



“Karate tamamen aileye dönüyor”


Karateciliğin aile geleneği şeklinde sürmesinin avantajlı bir durum oluşturduğunu vurgulayan Zeki Uygur, “Bugün burada milli takıma seçilen çoğu sporcunun aile fertlerinden biri karateci. Bu bizi gururlandırıyor. Karate tamamen aileye dönüyor. Bunun en büyük faydası, ailelerin karatenin bilincinde olması. Ne faydaları olduğunu görüp çocuklarını da buna yönlendirmeleri. Bir de çocuk yaştan beri çocuklar karateyi gördükçe, Türkçe lisanını öğrenir gibi karateyi de öğreniyorlar. Bu da avantaj sağlıyor. En önemlisi de çocuklar kendi aralarında rekabete giriyor. Çocuklarım, sadece rakipleriyle değil birbiri içlerinde de rakip olmasalar dahi birbirlerinin önüne geçme yarışına giriyor” ifadelerini kullandı.



“Mahalle arkadaşlarımın ısrarlarıyla karateye başladım”


Eski dünya ve Avrupa şampiyonu Özgül Uygur ise bayrağı çocuklarına devrettiğini belirtirken, çocuklarının başarılarıyla gururlandıklarının altını çizdi. Uygur, “Çocuklar yokken ben de zamanında bu sporu yaptım. Bayağı derecelerim var. Ben bıraktıktan sonra çocuklarım oldu, bu sefer çocuklarım başladı. Bayrağı onlara teslim ettim. Mahallede arkadaşlarım geldiler ve babama ısrar ettiler. Onların sayesinde 9 yaşında başladım. O günden beri de karatenin içindeyim. Şimdi de çocuklarımın peşindeyim” dedi.



“Karate sporunda ülke olarak çok başarılıyız”


Daha önce birçok uluslararası derecede imzası bulunan Burak Uygur ise gözünü Gaziantep'te yapılacak olan Büyükler Avrupa Şampiyonası'na diktiğini söyledi. Öte yandan genç jenerasyonu değerlendiren Uygur, “Karate sporunda biz ülke olarak çok başarılıyız. Çünkü bizim gençlerimiz inanılmaz yetenekli. Fakat bir konuda da dezavantajımız var. Karatede ümit genç kategorilerine baktığımızda, yani alt yaş kategorilerine baktığımızda çok başarılıyız. Sürekli uluslararası rekorlar kırıyoruz. Yani baktığınızda bu genç kardeşlerimizin büyükler turnuvasına çıktığı zaman bu dereceleri devam ettirmesi gerekiyor. Sonuçta gençlerde kimlerle yarıştıysa ileride de onlarla yarışacaklar. Ama o çıkışta zaman zaman problem olabiliyor. Bunun üstesinden gelmemiz önemli. İnşallah onlar da bunu yapacaktır. Bayağı sağlam bir ekip geliyor” şeklinde konuştu



“Kızım karateyle ilgilensin isterim”


Kızı Ayla'nın da şimdiden karate figürleri sergilediğini söyleyen Burak Uygur, ileride kızı da karate ile ilgilenirse mutlu olacağını söyledi. Burak Uygur, “Tabii ki kızım karateyle ilgilensin isterim. Gençlerden büyüklere çıkarkenki süreçte benim ailemin bu işin içinde olması sebebiyle ben hiçbir şekilde bu işten kopmadım. O yüzden gençler kariyerimi büyükler kariyerime taşıyabildim. Tabii, burada emeği geçen antrenörlerime de teşekkür ediyorum, onların da hakkını yemeyelim. Ama kesinlikle artık baba mesleği mi dersiniz, ata sporu mu dersiniz, aile geleneği mi dersiniz bilmiyorum ama bunun olmasının bana katkıları oldu. Elbette ben de bunu kızım için değerlendirmek istiyorum. Devamında başka çocuklarım olursa inşallah onlar için de sonuna kadar arkalarındayım. Ama hiçbir zaman da ‘İlla karateci olacaksın' diye baskı yapmayı da düşünmüyorum” dedi.



“Her zaman kürsüye daha yakın hissedebildim”


Üst üste ikinci kez Büyükler Türkiye Şampiyonu olmanın mutluluğunu yaşayan Fatma Uygur ise bütün ailesinin karateyle ilgilenmesinin kendisini yukarıya çektiğini söyledi. Uygur, “Üst üste ikinci kez Büyükler Türkiye şampiyonluğum. Emeklerinin karşılığını almak çok güzel bir duygu. Karatenin aile geleneği olmasının avantajını şöyle hissettim; her zaman kürsüye daha yakın hissedebildim. Çünkü yakınımdakiler o atmosferi tattığı için ister istemez ben de tadabiliyorum. Abim yarışırken ben de aynı şekilde, aynı heyecanı yaşıyorum. Herhangi bir şampiyonlukta, birinci olduğunda, nasıl bir duygu olduğunu görüp daha çok gaza geliyorum. Ben de yapabilirim diyorum. Sonuçta ben de kardeşiyim. Bayrakları taşımaya devam ediyorum. Güzel bir şey aslında. Allah bozmaz inşallah” şeklinde konuştu.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER