Sivas’ta doktorlara kiraladığı dükkanını geri alamayan mal sahibi, apartmana astığı pankartlarla adeta isyan etti.
Gurbetçi Veli Uzun, kent merkezi Şeyhşamil Mahallesi’nde bulunan dükkanını 2018 yılında İl Sağlık Müdürlüğüne Aile Sağlık Merkezi olarak kullanılması için kiraladı. 250 metrekare olan dükkanı için İl Sağlık Müdürlüğüyle bir yıllığına anlaştı. 1 yıllık sözleşmenin dolmasına rağmen doktorlar dükkandan çıkmadı. Karşılıklı olarak sözleşmenin feshedilmesine rağmen kira alacağını da tahsis edemeyen Uzun, mahkemeye başvurdu. 2 yıl süren mahkemenin ardından tahliye kararı çıktı. Doktorlar bu karara da uymazken, durum istinaf mahkemesine taşındı. İstinaf mahkemesinin doktorların lehine karar vermesi üzerine çaresiz kalan Uzun, sesini apartmana astığı pankartlarla duyurmaya çalıştı. Astığı pankarta, “Rezillik kepazelik diz boyu. Devlet, vatandaşın malına haksız hukuksuz şekilde evrakta sahtecilik yaparak çökebilir mi? Maalesef bunu da gördük. Doktorlara: Buradan kazandığınız haram parayı ailenize nasıl yediriyorsunuz, Allah’tan korkmayan kuldan utanır mı?” yazarak duruma adeta isyan etti. Çaresiz kalan Uzun, sorunun biran önce çözülmesini istiyor. “5 yıl oldu, halen değişen bir şey yok”
Veli Uzun, 5 yıldır çözüm bulamadıklarını ifade ederek, “2018’de İl Sağlık Müdürlüğü’nden yetkililer geldi. Burayı sağlık ocağı yapmak için bizden istediler. Biz de verdik. Bir yıl sonra ödeme olmayınca ben noter aracılığıyla bir yazılı beyanda bulundum. İl Sağlık Müdürlüğü bize bir yazı gönderdi, ‘Bizim sözleşmemiz sizinle bitti’ dediler. Tekrar aradım, üç artı üç bizim sözleşmemiz vardı dedim. ‘Hayır sözleşmemizi okumadınız mı’ dedi. Sözleşmeyi gönderdiler. Baktığımda bir yıllık sözleşme olduğunu gördüm. Altı ay kira ödemediler. Sonra bizi çağırdılar. Dediler ki ‘Sözleşmeyi iptal edelim. Biz orayı boşaltacağız’. Ben de tamam dedim. Sözleşmeyi iki taraflı feshettik. Bir ay geçti, halen boşaltılmadı. Bize ‘Siz kendiniz doktorları çıkaracaksınız’ dediler. Doktorlar ‘Bizimle alakanız yok, sizin muhatabınız İl Sağlık Müdürlüğü’ dediler. Onlar da ‘Hayır bizimle sözleşmeniz bitti. Mahkemeye gitmeniz lazım’ dedi. Diğer bütün kurumlara gittim. Herhangi bir yardım bulamayınca mahkemeye başvurdum. Mahkemeye başvurduktan sonra da ’Keşke önce gelseydiniz’ dediler. Olaylar böyle başladı, 5 yıl oldu halen değişen bir şey yok” dedi. “Hukuksuz bir şekilde şu anda burada oturuyorlar”
Doktorların hukuksuz bir şekilde dükkanda durduğunu söyleyen Uzun, “Şu ana kadar hiçbir devlet yetkilisinden bir cevap gelmedi. Bütün mercilere yazı gönderdim, herhangi bir sonuç alamadık. Doktorlar 2020’de ‘Beraber bir sözleşme yapalım’ dedi. Ben de tamam dedim. Muhtar, avukatlar, İl Sağlık Müdürlüğü ve doktorlar hep beraber sözleşme yapacaktık, onların dediği miktarı ben onayladım. Doktorlar ‘Hayır’ dedi, masadan kalktı. ‘Biz ödemiyoruz da, imza da atmıyoruz’ dediler. İl Sağlık Müdürlüğü, 2018’de 2 bin 500 yüz lira ödediler. 2020 de ‘Bu miktarı ödemeyiz, bin 500 lira öderiz’ dediler. Kanuni olarak şu miktarı ödeyeceksiniz diye bir yetkimiz yok. Elimizde sözleşme yok, kendilerinin yok. Hukuksuz bir şekilde şu anda burada oturuyorlar. 5 yıldır boşaltmaları için uğraşıyorum. Buradan Sağlık Bakanlığına sesleniyorum, bir an önce buranın bir çözüme kavuşturulmasını istiyorum. Artık pankart astım belki duyarlar diye. Sonra ikinci pankartı astım, yetkililer artık mağduriyetimizi görür diye. Hala bekliyoruz. Umudumu kaybettim ama hala küçük bir umut daha var içimde. Bekliyorum. Şu anda bizim bu mağduriyetimize karşılık adalet istiyoruz. Yerel mahkeme tahliye kararı verdi. Tahliye kararına da uymadılar, istinafa gittiler. İstinafta bu bölgede sağlık ocağı olmadığı için buranın kalmasına müsaade etti. Yani bedelsiz, kirası ödenmeden burada kalmasına müsaade etti. Şimdi biz de Yargıtay’a taşıdık. Dönemin İl Sağlık Müdürlüğüne gittiğimde onlar bana bir yıllık sözleşmenin dolduğunu söylediler. Ben de onlara 3+3 anlaşmıştık, telefonda konuştuğumuzda da aynı sözleşme olduğunu belirtmiştiniz ama benden onay alıp yeğenime farklı sözleşme imzalatmışsınız dedim. Bana ‘Siz cahil misiniz, o zaman okusaydınız’ dediler. Ben de dönemin müdürüne ’Devletin kurumu vatandaşı dolandırır mı?’ dedim” şeklinde konuştu.