Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Yıllık bazda enflasyondaki önemli düşüşler 2024 yılının ortalarından itibaren başlamış olacak ve bu bizi 2026’da inşallah tek haneli rakamlara götürecek” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’nun düzenlediği Başkanlar Kurulu Toplantısı’na katıldı. Yılmaz, yaptığı konuşmada geçen hafta ahiliğin başkenti Kırşehir’de olduğunu hatırlatarak, esnaf ve sanatkarlarla bir kez daha gurur duyduklarını ifade etti. Ahilik geleneğini yaşatma yönünde ahileri yenilediklerini söyleyen Yılmaz, “Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğinde esnaf ve sanatkarlarımızın ticaret hayatını kolaylaştırmak ve daha adil bir rekabet ortamı oluşması yönünde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu, 2 milyonu aşan üye sayısıyla beşeri ve iktisadi hayatımızın bel keminini oluşturmaktadır. Sadece ticari yönden değil, aynı zamanda geçmişten bu yana toplumsal yapımızın da temel direğidir. Esnaflarımız, yolumuza yoldaş, mahallede kapısını çaldığımız dert ortağımızdır. Biz esnafa sadece ekonomik bir aktör olarak bakmıyoruz. Sosyal, kültürel hayatımızın son derece önemli bir yapı taşı olarak görüyoruz. Ekmek teknesiyle esnafımız bize güven veren bir komşumuzdur. Evine helal rızık götürmek için çabalayan sokağımızın ışığı, hareketi bereketidir. Esnaf ve sanatkarlarımız asırlardır olduğu gibi bugün de öncü rolüyle Türkiye’nin her alanda yazdığı başarı hikayelerinde yerini almaktadır. Geçtiğimiz 21 yılda esnaf ve sanatkarımız lehine yapılan düzenlemeler burada ifade edemeyeceğimiz ölçüde çok sayıdadır. Sizler zaten bunları gayet iyi biliyor, faydalarını bizzat görüyorsunuz” diye konuştu.
Esnaf ve sanatkarların en önemli finansman kaynağı olan hazine sübvansiyonlu kredileri son 21 yılda rekor seviyelere ulaştırdıklarının altını çizen Yılmaz, “Belirli tipte kredilerde sıfır faiz imkanını hayata geçirdik. Sadece bu yıl içerisinde esnaf ve sanatkarımıza 132 milyar lira kredi kullandırdık. Kredi ve kefalet kooperatiflerine olan gecikmiş borçların faizlerinin silinmesi, ana para ödemelerinin de ertelenmesi imkanı getirdik. Kazancı, basit usulde tespit edilen mükellefin yani pek çoğu esnaf ve sanatkardan oluşan kesimin ticari kazançlarının gelir vergisinden istisna edilmesini sağladık. Geçmiş dönemde Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı yaptığımı biliyorsunuz. Plan ve Bütçe Komisyonunuzda bu düzenlemeyi gerçekleştirdik. Bundan dolayı da gerçekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Yaklaşık 850 bin esnafımız, sanatkarımız bu düzenlemeden istifade etmiş oldu. Verdiğimiz desteklerle KOBİ ve girişimcilerimize ihracatçı kimliği kazandırdık. Hayata geçirdiğimiz mikro ihracat modeli ile küçük işletmelerin düşük maliyetli ve daha az bürokratik işlemle hızlı bir şekilde ihracat yapmalarına imkan sağladık. Esnaf ve sanatkarımız için bilgi sistemi oluşturduk ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir strateji belgesi hazırlayarak esnafa münhasır bir strateji belgesi hazırlayarak bunu uygulamaya koyduk. Ülkemizi derinden etkileyen depremlerin ardından hayata geçirilen tedbir ve desteklerin yanı sıra esnaf ve sanatkarın Halk Bank’a olan kredi geri ödemelerine 6 ay erteleme imkanı getirilmiş, ardından 6 aylık uzatım imkanı da sağlanmıştır. Esnaf ve sanatkara yönelik küçük sanayi siteleri yapımında TOKİ imkanlarını kullandırmaya başladı. Şu ana kadar 6 ilimizde esnafımız için 4 bin 120 iş yeri inşa ettik. Yine 6 ilimizde 6 bin 240 esnafımız için yeni iş yerlerinin inşası halihazırda devam etmektedir. Bu programlarımız ve inşallah ileride meyvelerini vermeye devam edecektir. Önümüzdeki süreçte deprem bölgesi başta olmak üzere 10 bin yeni akıllı ve yeşil imalathanenin inşasını ve tahsisini gerçekleştireceğiz. Esnafımız bir kez daha bu deprem vesilesiyle devlet, millet beraberliği içinde, milli dayanışma içinde deprem bölgesine yaklaşmış ve elindeki gücü imkanı sonuna kadar bu çerçevede ortaya koymuştur. Bunun için gerçekten yürekten teşekkür ediyoruz. Esnafın bereketiyle, desteğiyle, duasıyla inşallah deprem bölgelerimizdeki bu ihya, inşa çalışmalarını hızlı bir şekilde tamamlayacağız. Sadece konutları imar etmekle kalmayacağız, kalıcı konutları aynı zamanda altyapıyı tamir edeceğiz ve ekonomik, sosyal hayatı canlandıracağız. İşte bu çabaların içinde esnafımız yine önemli bir yer işgal edecek” diye konuştu.
Depremden etkilenen şehirleri hep birlikte eskisinden daha iyi yerlere taşıyacaklarına işaret eden Yılmaz, “Depremden etkilenen şehirlerimizi hep birlikte inşallah eskisinden de daha iyi bir noktaya taşıyacağız. Esnaf ve sanatkarlarımızın aynı ya da benzer iş kollarında birlikte ya da tamamlayıcı bir biçimde büyük firmalarla iş yapmalarını sağlayacak girişimleri de destekliyoruz. Esnaf ve sanatkarımızın nitelikli iş gücü temin etme ve yetiştirme süreçlerini yeni bir bakış açısıyla ele alarak mesleki eğitim sürecinin önemli bir parçası haline getireceğiz. Biz esnafımızı aynı zamanda bir okul olarak görüyoruz. Esnaf, insan yetiştirir aslında. Hem sanatkar, bilgi beceri anlamında hem ahlaki anlamda insan yetiştiren bir kurumdur. Dolayısıyla bu konuda da kamu olarak her zaman esnafımızın, sanatkarımızın yanındayız. Geçtiğimiz dönemde de yeni programlar başlattık. Biliyorsunuz özellikle bu çıraklık dediğimiz; esnafın bilgisini, birikimini, becerisini, kültürünü gelecek nesillere aktardığı yolları, yöntemleri çok önemli görüyoruz ve desteklemeye devam edeceğiz. Esnaf ve sanatkarımızın kümelenmelerini ve kooperatifleşmelerini kolaylaştıracak adımları da desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Dünyanın dijitale doğru gittiğini belirten Yılmaz, “Dünyanın bir gidişatı var, gelişmeler var. Bir taraftan büyük ölçekli işletmeler bu ölçeğin avantajını kullanarak rekabette kendilerine daha güçlü pozisyon elde etmeye çalışıyorlar. Bir taraftan dijitalleşme diyoruz. Dünya artık dijital bir dünyaya doğru gidiyor. Bu bütün hayatımızı etkilediği gibi ticari hayatı da tüm dünyada bizi de etkiliyor. İşte burada esnafımızın o geleneksel özelliklerini koruyarak yeni dönemin şartlarına da adapte olması çok kıymetli. Bu anlamda esnaf sanatkarımızın kendi aralarında oluşturacakları organizasyonlarla bu ölçek meselesinde kendilerine avantaj teşkil edecek şekilde hareket etmelerini çok kıymetli bulduğumuzu ifade etmek isterim. Yine dijitalleşme; küçük esnafımızın dijital imkanlardan, elektronik ticaretten, elektronik tedarikten, bütün bu imkanlardan maliyetlerini düşürücü bir anlayış içinde faydalanması da bizim için çok önemli. Esnafımızın e-ticaret ve e-ihracat pazarlarına erişimlerini kolaylaştıracak programları bu çerçevede mutlaka hayata geçiriyoruz” dedi.
Dün Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısını gerçekleştirdiklerini hatırlatan Yılmaz, Türkiye’nin finans piyasaların gelişimini ve ekonomik istikrarı destekleyecek politikaları ve tedbirleri ele aldıklarını söyledi. Yılmaz, “Orta Vadeli Program’ın tamamlayıcısı niteliğinde 12. Kalkınma Planımızı ve hükümet programımızı da önümüzdeki günlerde milletimizin takdirine Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunacağız. Toplumun tüm kesimleri için refah ve sürdürülebilirlik, kalkınmayı hedefleyen politikalarımızın hep birlikte sahipleneceğimize ve sıkıntıları, sorunları, meydan okumaları da hep birlikte aşacağımıza, fırsatları hep birlikte değerlendireceğimize yürekten inanıyorum” ifadelerine yer verdi.
Türkiye’nin dünyanın ekonomisiyle bütünleşmiş bir ülke olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Dolayısıyla dünyada yaşanan ekonomik, sosyal, jeopolitik gelişmeler Türkiye’yi de mutlaka etkilemektedir. Gelişmiş ülkeleri dahi alabora eden küresel fırtınadan ister istemez biz de etkileniyoruz. Küresel düzeyde enerji, gıda, iklim değişikliği ve jeopolitik gerilimler kaynaklı birçok sorunla karşı karşıyayız. Dünyada enflasyon oranları birçok ülkede hala uzun dönem ortalamalarına göre yüksek seviyelerde seyretmektedir; aldıkları birçok tedbire rağmen. Küresel büyümedeki zayıf seyir devam etmektedir. Son 20 yıla baktığınızda dünya ekonomisi yüzde 3,6 büyümüş. Bugün içinden geçtiğimiz sürece, son 3 yıla baktığınızda pandemi ve diğer problemler bu büyüme hızı yüzde 2’lere kadar düşmüş. Son 3 yılda dünyanın ortalama yıllık büyüme hızı, yüzde ikilere kadar düşmüş. Türkiye bu dönemde ne yapmış? Son 20 yılda dünya 3 nokta 6 büyürken, yıllık ortalama, biz yıllık ortalama 5 buçuk büyümüşüz. Dünyanın aşağı yukarı 2 puan üstünde büyümüşüz. Son 3 yılda dünya yüzde 2 ortalamayla büyürken, biz yüzde 6 ortalamayla büyümüşüz. Dünyanın 3 misini neredeyse bir ortalamayla ekonomimizi büyütmüşüz. Bu Türkiye’nin başarısıdır. 85 milyonun başarısıdır. Esnafımızın sanatkarımızın başarısıdır. Zor zamanlarda bu performansı göstermek önemlidir. ‘Geçmişe göre niye yeterince büyümüyoruz?’ diyebiliriz ama her dönemi kendi şartları içinde değerlendirmek lazım. Dünyanın şartları içinde siz dünyaya göre daha mı iyisiniz, daha mı kötüsünüz? Dünyadan daha mı hızlı büyüyorsunuz, daha mı yavaş büyüyorsunuz? Buna bakmak lazım. Başarıyı ölçerken tek başına kendinizi, rakamlarınızı değerlendirmek yerine mukayeseli bakmak gerekiyor. Böyle baktığımızda son 3 yılda dediğim gibi dünya işte yüzde 2 civarında büyürken, biz 6 büyümüşüz. Peki şu anda tablo nedir? Önümüzdeki 3 yıla baktığımız zaman dünya ekonomisinin yüzde 3 civarında büyümesini bekliyoruz. Yani ortalamanın altında 3,6 ortalamasının altında büyüyecek. Türkiye ekonomisi ne kadar büyüyecek? Orta Vadeli Programda biz 4,5 olarak bunu tayin ettik. Yine dünya ortalamasının bir buçuk puan üzerinde. Belki bizim geçmiş ortalamamızın bir miktar altında. Ama dünya ortalamasının yine üstünde bir büyüme performansıyla devam edeceğiz. Bu dünyadaki küresel atmosfere rağmen Türkiye hedeflerinden kopmadan yolunda ilerlemeye devam ediyor. Nice badireleri hep birlikte atlattık. Bugün dünyamızın, bölgemizin yaşadığı badireleri de hep birlikte atlatacağız. Enflasyon kaynaklı gıdada kira ve kira seviyelerinde hayat pahalılığını oluştuğunu, aksaklıkları, esnafımızın finansmana erişim başta olmak üzere talep ve beklentilerinin farkındayız. Sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Deprem diğer sorunlar ama her türlü imkanımızı esnafımızın lehine kullanmakta da hiçbir tereddüt etmedik, etmeyiz” ifadelerini kullandı. “3 yıl içinde deprem bölgesine harcayacağımız para 3 trilyon Türk lirasını aşacak”
Siyasi güvenin, istikrarın olmadığı yerde ekonomik istikrarın da olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Şimdi Orta Vadeli Program’la birlikte teknik anlamdaki öngörülebilirliği de sağlamış durumdayız. Belirsizlikleri ortadan kaldırmış durumdayız. Dolayısıyla önümüzdeki dönem çok daha etkili bir şekilde politikalarımızı hayata geçireceğiz. Orta vadeli programda 4 tane amaç belirledik. Bu önümüzdeki 3 yıl için 4 tane amaç belirledik. Birincisi çok büyük bir afet yaşadık. 11 ilimizi 14 milyon insanımızı doğrudan etkileyen, aslında 85 milyonu da dolaylı olarak etkileyen bir hadise yaşadık. Yüzyıllar içinde en büyük felaket. Bunu unutmamamız lazım. Acil müdahaleleri tamamladık. Ama asıl iş şu anda başlıyor. Oradaki kalıcı konutları inşa edeceğiz. Altyapıyı tamir edeceğiz ekonomik ve sosyal hayatı canlandıracağız. Bir taraftan da deprem riski olan diğer bölgelerimizde riskleri azaltıcı yatırımlar yapacağız. Kentsel dönüşüm başta olmak üzere. Sadece bu yıl merkezi yönetim bütçemizde deprem bölgesi için koyduğumuz ödenek 762 milyar Türk lirası gelecek yıl ki bütçemizde bu rakam 1 trilyon Türk lirasının üstüne çıkıyor. Bu rakamın büyüklüğünü takdir edersiniz. Bu 3 yıl içinde deprem bölgesine harcayacağımız para 3 trilyon Türk lirasını aşacak. Dolayısıyla büyük bir yükle karşı karşıyayız. Bunu devlet millet öyle de inşallah bu yaraları saracağız. Buna hiçbir şekilde bir tereddütlümüz yok ama bunun takdir edersiniz ki getirdiği bir takım zorluklarla da hep birlikte baş etmek durumundayız” diye konuştu.
“Bu yıl ve gelecek yıl özellikle 2023 ve 2024’de ağırlıklı harcamalarımız var” diyen Yılmaz, “2025 itibaren inşallah kademeli bir şekilde bir rahatlama sürecine giriyoruz. Bu deprem ülke açısından söylüyor. İşte 2025’de 500 milyarlara düşecek. Yükümüz 2026’da 300 milyarlara kademeli bir şekilde düşecek. Önümüzdeki yılın özellikle bu büyük yükünü hep birlikte omuzlamamız milli bir dayanışma içinde, bu çok önemli. Bunu başardığımızda sadece deprem bölgelerimiz daha güçlü bir şekilde yenilenmiş olmayacak, ülkemizin kalkınma sürecinde yerini almış olmayacak, tüm Türkiye de bundan istifade edecek. İnşallah çok daha bünyemizi güçlendirmiş bir şekilde geleceğe yürüyeceğiz. Birinci amacımız bu. Depremin yol açtığı zararları, tahribatı gidermek. Diğer bölgelerimizde deprem veya diğer afetlerle ilgili riskleri azaltıcı işler yapmak. İkinci hedefimiz; enflasyonu tek haneli rakamlara yeniden düşürmek, Orta Vadeli Programımızda kademeli bir şekilde. Bir anda tabii ki bu olmayacak. Kademeli bir şekilde gelecek yıldan başlayarak bir düşüş trendine giren enflasyonun 2026’da yüzde 8.5’lara kadar düşmesini bekliyoruz. Geçmişte bunu biz başardık, tek haneli rakamları yine hep birlikte inşallah başaracağız. Orta vade içinde tek haneli rakamlara gideceğiz. Güncellenmiş para politikamızla, maliye politikamızla, yapısal reformlarımızla inşallah bütün bunları uyumlu, koordineli bir şekilde hayata geçirerek tek haneli enflasyonları göreceğiz. Üçüncüsü; afetin yaralarını sararken ve enflasyonu tek haneye indirirken, büyümeyi, istihdamı da ihmal etmeyeceğiz. Çünkü büyümenin olmadığı yerde kamu geliri de olmaz, sosyal refah da olmaz. Ortalama 4.5 bir büyüme hızıyla devam edeceğiz ve 2.7 milyon, 3 yıllık süreç içinde yeni istihdam üretmeyi de yine öngörüyoruz. Gençlerimizin, kadınların istihdam piyasalarına girmesi, girişimciliğin gelişmesi, yeni imkanların oluşturulmasıyla bunları mesleki eğitime yine daha fazla destek verilmesiyle bütün bunları başaracağız. Dördüncü amacımız ise bütün bunları niçin yapıyoruz? Değerli arkadaşlar. Ekonomi niçin var; insan, sonra toplumlar için var. Dolayısıyla bu yaptığımız yatırımlar, uyguladığımız politikalarla bir defa enflasyonu düşürmek bile başlı başına sosyal vefa için, insanımız için çok kıymetli bir hadise. Enflasyon sadece ekonomik bir mesele değil, sosyal adalet, sosyal refah bakımından da çok önemli. Dolayısıyla enflasyonun düştüğü bir ortamda sosyal refahı artırıcı tedbirlere devam edeceğiz. Vergi düzeninden eğitime yaptığımız yatırımlar, başka bir takım politikalarla da birlikte sosyal refahı, sosyal adaleti arttırıcı yine politikalar dördüncü eksenimizi oluşturuyor. Bütün bunları inşallah hep birlikte sizlerle birlikte başaracağız” şeklinde konuştu.
Uygulanan maliye politikalarının içeride ve dışarıda güzel tepkiler verdiğine işaret eden Yılmaz, “Para politikalarımızla, maliye politikalarımızla ve yapısal reformlarla bunları detaylı bir şekilde Orta Vadeli Programımızda ifade ettik. İçeride, dışarıda da çok güzel tepkiler aldığımızı ifade edebilirim. İnşallah bu tepkilerle birlikte hem içeride yatırım ortamının iyileşmesi hem dışarıdan Türkiye’ye daha fazla kaynak girişiyle birlikte bu hedeflerimize hep birlikte ulaşacağız. Dışarıdan kaynak maliyetini düşürücü tedbirler almış durumdayız. Merkez Bankamız yine bu dönemde rezerv biriktirmeye başladı. Geçtiğimiz mayıs ayında 98 buçuk milyar dolara kadar düşmüştü rezervimiz, 22 Eylül itibariyle bu brüt rezervimiz 125 buçuk milyar dolar seviyesine ulaştı. Yani sadece geçtiğimiz işte 3, 3 buçuk aylık dönemde 27 milyar dolar bir rezerv artışı gerçekleştirmiş olduk. Bu da bünyemizi risklere karşı güçlendiren, Türkiye’nin geleceğine yürürken daha sağlam bir şekilde yürümesini sağlayan bir rakam. Geçtiğimiz hafta 4 milyar dolar rezervimiz arttı. Cari açığımızı finanse ettiğimiz halde bu rezerve artışının sağlanması aslında ekonomimize duyulan güvenin de önemli bir göstergesidir. Demek ki dışarıdan kaynak giriyor Türkiye’ye veya sistemin dışında finansal sistemin dışında olan bazı kaynaklar yeniden sisteme dönmüş oluyor. Türkiye çok daha güçlü bir rezervle sağlam, istikrarlı bir finansal ortamda fiyatların düştüğü bir ortamda kalkınma, büyüme hedeflerine yürüyecek. Cumhurbaşkanımız hep ifade ediyor ‘yatırım, istihdam, üretim, ihracat’, bu 4 kavram bizim için çok önemli. Sonuç itibariyle bunları sağlayarak hem enflasyonun hem faizlerin gerilediği, düştüğü bir ortamı hep birlikte göreceğiz. Ancak şu anda bir geçiş sürecindeyiz. Geçiş sürecinde geçici olarak bir yükselişle enflasyonda çeşitli sebeplerle detayına girmek istemiyorum. Geçici bir yükselişler bir süre sonra bu yerini düşüşe bırakacak. Önce aylık düşüşleri göreceğiz, daha sonra da yıllık düşüşleri göreceğiz. Aylık düşüşler daha erken başlayacak. Bu yılın işte önümüzdeki aylarda ve gelecek yılın başlarında bu aylık düşüşleri göreceğiz. Temmuz, ağustostaki yüksek artışlardan sonra aslında aylık olarak düşüşler başlayacak. Yıllık bazda enflasyondaki önemli düşüşler ise 2024 yılının ortalarından itibaren başlamış olacak ve bu bizi 2026’da inşallah tek haneli rakamlara götürecek. Bu yönde bütün hazırlıklarımızı, politikalarımızı ortaya koymuş durumdayız” dedi.
TBMM’nin pazar günü açılacağını belirten Yılmaz, yoğun bir gündem olduğunu aktararak, “Burada da yine Aile ve Gençlik Bankası’nın kurulması yönünde bir çalışmamız oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız son kabine toplantısından sonra bu kanunun Meclisin takdirine sunulacağını ifade etti. Dolayısıyla bu kanun var, gündemimizde. İş ve yatırım ortamının iyileştirilmesine dönüp yeni düzenlemeler hazırlıyoruz. Bir taraftan da az önce bahsettim kentsel dönüşüm başta olmak üzere afet risklerini azaltıcı yeni kanuni düzenlemeler de birçok diğer başlığın yanı sıra Meclisimizin gündemine gelecek diye ifade etmek istiyorum” dedi.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’nun il temsilcileri ile gerçekleştirilen toplantının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Esnaf, sanatkarımızla çok güzel bir toplantı yaptık. Hem açılış konuşmaları sonrasında da birçok arkadaşımız söz alıp önerilerini, fikirlerini, eleştirilerini paylaştılar. Hepsine teşekkür ediyoruz. Biz de onlara cevaplarımızı verdik. Çalışmamız gereken konularda da çalışacağımızı ifade ettik. Esnaf ve sanatkarımız sadece ekonomik bir aktör değil, aynı zamanda bizim sosyal bünyemizin, kültürümüzün, medeniyetimizin taşıyıcısı. Biz çok değerli görüyoruz esnafımızı. Cumhurbaşkanımız da her fırsatta esnafın, sanatkarın yanında olduğunu gösteriyor hem sözleriyle hem aldığı kararlarla, politikalarla. Orta Vadeli Programımızda da bu anlamda önemli bir çerçeve şekillendirdik. O sürece de sağ olsun TESK ve diğer iş dünyası temsilcileri önemli katkıda bulundular. Birlikte bir taraftan depremin yaralarını, diğer taraftan fiyat istikrarımızı sağlayacağız. Büyümemizi, istihdamımızı devam ettirerek kalıcı bir şekilde sosyal refahımızı artırmaya devam edeceğiz. Türkiye son 20 yıldır dünyanın üstünde bir ekonomik performans gösteren ve yerini her geçen gün sağlamlaştıran bir ülke. Türkiye Yüzyılı’nda daha üst hedeflere doğru yürüyeceğiz” diye konuştu.