Gündem

Demir Yumruk operasyonuna ilişkin açılan ikinci davanın görülmesine başlandı

"Demir Yumruk" operasyonunda örgüt kurucusu olduğu öne sürülen Hüseyin Eryılmaz'ın da aralarında bulunduğu 46 kişinin yargılanmasına başlandı.

Demir Yumruk operasyonuna ilişkin açılan ikinci davanın görülmesine başlandı
18-11-2022 18:09

Demir çelik sektöründe paravan şirketler üzerinden kamuyu zarara uğrattığı iddia edilen firmalara yönelik "Demir Yumruk" operasyonunda örgüt kurucusu olduğu öne sürülen Hüseyin Eryılmaz'ın da aralarında bulunduğu 46 kişinin yargılanmasına başlandı.

Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sanıklar ve avukatları katıldı.

Kimlik tespiti ve iddianamenin özetinin okunmasını ardından mahkeme başkanı, sanıklara savunmalarını yapmaları için söz verdi.

Sanık Hüseyin Eryılmaz, yaklaşık 30 yıldır ticaretle uğraştığı, tamamı kendisine ait 11 şirketinin bulunduğunu ve bunların yöneticisi olduğunu anlattı.

Eryılmaz, şirketlerinin vergi veya SSK borcu dahi olmadığını savunarak, "Tahakkuk eden bir vergi borcu olursa da onları ödemeye hazırım. Sadece bir şirketim, ham madde tedarik sırasında doların ani yükselmesinden kaynaklı tevkifata düştü. Bu şirketlerde yaklaşık 1500 kişi çalışıyor. Bugüne kadar usulsüz bir iş yaptığım ya da yasalara karşı hareket ettiğim görülmemiştir." ifadelerini kullandı.

İddianamede yer verilen tapelere de değinen Eryılmaz, çalışanlarıyla aralarında geçen konuşmaların demir çelik sektörüne ilişkin kullanılan kavramlar olduğunu, söz konusu ifadelerin örgütsel bir jargon olmadığını öne sürdü.

Eryılmaz, savunmasına şöyle devam etti:

"Bilirkişi burada gerçeği yansıtmayan bir tutumla bu görüşmeleri kapalı yaptığımızı iddia etmiştir. Çorum'a kuryeyle gönderildiği iddia edilen yüklü miktarda para ise talimatımla bankadan çekilen dövizdir. Parayı götüren de kurye değil yanımda asgari ücretle çalışan personelimdir. Çorum'da anlaştığımız tescilli bir döviz firmasına bu parayı götürmüştür. Son olarak bütün şirketler benimdir, hepsi yasaldır. Dolandırıcılık söz konusu değildir, paravan yapılanmalarla devleti zarar uğratmadım. Tahliyemi talep ediyorum."

Örgüt yöneticisi olduğu ileri sürülen Hulusi Belgü de uzun yıllar demir sektöründe çalıştığını ancak 5 senedir sektörden uzak kaldığını, bu süreçte iddianamede isnat edilen hiçbir suçu işlemediğini savundu.

Belgü, savunmasında şunları söyledi:

"2010'da Hint bir yatırımcıyla birlikte iddianamede ismi geçen şirketini kurduk. Bunun yanı sıra bir alışveriş merkezlerinde görev yapıyordum. 2014'te çalıştığım alışveriş merkezi satıldı ve onlar benden başka iş yapmamamı istedi. Ben de bu nedenle Hint yatırımcılarla kurduğum şirketten ayrıldım. İddianamede çeşitli tapeler var. Tapelerde sadece Hüseyin Eryılmaz ile görüşüyorum. Eryılmaz'ın İngilizce bilmemesi sebebiyle tercümanlık yardımında bulundum. Tapelerde Çorum'a giden paralarla ilgili husus var. Eryılmaz 'Uygun fiyata döviz alabilir miyim?' diye ricada bulundu. Ben de bu konuda yardımcı oldum ama demir çelik ticaretiyle ilgili hiçbir dahlim olmadı. Bu işten en ufak bir kazancım olmadı."

Demir çelik sektörüyle herhangi bir alakasının bulunmadığını öne süren Belgü, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Sanık Mustafa Kırsaç da Eryılmaz'ın şirketinde satış ve sevkiyat bölümünde çalıştığını, imza yetkisi bulunmadığını, maaşla çalışan sıradan bir personel olduğunu savundu.

Örgüt yöneticisi olduğuna dair savcılık tespitini reddeden Kırsaç, "Bir evim bir de ikinci el arabam var. Başka hiçbir mal varlığım yok. 2017'de emekli oldum. Çocuklar okuduğu için çalışmak zorunda kaldım. Sanıklarla görüşmelerim iş gereğidir. 33 yıldır aynı fabrikadayım. İnsanlar demir fiyatlarıyla ilgili beni arar ve fikrimi sorar." dedi.

Sanık Muzaffer İzgi de üzerine atılı "dolandırıcılık" ve "suç örgütü yönetme" suçlarını kabul etmediğini bildirdi.

Makine mühendisi olduğunu, üretim ve satış planlama birimlerinde görev yaptığını anlatan İzgi, "2019'dan sonra hurdadan üretim yapılmaya başlayınca bu alanda görev aldım. Şirkette yönetici pozisyonunda değilim ve imza yetkim yok. Ticarette ödemenin vadesinin geciktirilmesini istemek usulsüzlük değildir. Şirketten destek istenmesi ıskonto talebiyle ilgilidir. Suç unsuru taşımaz." diye konuştu.

Sanıklar Soner Eryılmaz Ahmet Kurtuluş, İhsan Göymen, Yılmaz Altunbulak, Melih Meriç, Havva Sarı, Salim Metin, Turgut Denizoğlu, Burhanettin Kalem, Tamer Uslucan, Serkan Peker, Rıdvan Bulut, Çetin İnsan, Mahir Yüksel ve Deniz Satılmış da üzerine atılı suçlamaları reddetti.

Duruşmaya sanık savunmalarıyla devam ediliyor.

SORUŞTURMANIN GEÇMİŞİ 

Demir çelik sektöründe paravan şirketler üzerinden sahte faturalarla kamuyu 25 milyar lira zarara uğrattığı iddia edilen firmalara yönelik 28 Haziran'da "Demir Yumruk" operasyonu düzenlenmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca aralarında suç örgütü kurucusu olduğu iddia edilen Hüseyin Eryılmaz'ın da olduğu 46 şüpheli hakkında iddianame düzenlenmişti.

İddianamede, paravan şirketler üzerinden piyasaya yüklü miktarda demir satan şüphelilerin, bu işlem karşılığında fatura kesmedikleri gibi, ödemeleri elden alıp sahte faturalarla devleti zarara uğrattığı belirtilmiş, bu yöntemle 1 milyar 436 milyon 81 bin lira kamu zararına neden oldukları ifade edilmişti.

İddianamede "örgüt kurucusu" olmakla suçlanan Hüseyin Eryılmaz ile "örgüt yöneticisi" oldukları iddia edilen şüpheliler Hulusi Belgü, Mustafa Kırsaç, Muzaffer İzgi ve Soner Eryılmaz'ın "suç örgütü kurmak"tan 4 yıldan 8 yıla, "suç örgütü kapsamında zincirleme şekilde kamu kurumlarına yönelik dolandırıcılık"tan 10 yıldan 35 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenmişti.

Diğer şüphelilerin hakkında da "suç örgütü kapsamında zincirleme şekilde kamu kurumlarına yönelik dolandırıcılık", "kamu kurumlarına yönelik dolandırıcılık", "suç örgütüne üye olmak" ve "suç örgütüne yardım" suçlarından 2 yıldan 35 yıla kadar hapis cezaları talep edilmişti.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER