Kürt meselesi ve Diyarbakır Anneleri üzerine nitelikli akademik çalışmalarıyla tanınan Doç. Dr. Adem Palabıyık'ın Yeni Akit'te Fatma Gülşen Koçak'la yaptığı söyleşi şu şekilde;
Diyarbakır anneleri üzerine araştırma yaptınız. Diyarbakır annelerinin evlâd nöbetini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Diyarbakır Anneleri, bu ülkenin okçular tepesidir, çünkü orada hem asker anneleri, hem polis anneleri bir de sivil anneler var. Sivillerin anne ve babaların çadırda olması bir terör olayı yaşandığını ve HDP’nin de Türkiye’de yaşanan bir terör olayına karşı sessiz kaldığını ortaya koyuyor. Yaptığım araştırma, evlat nöbetinin örgütlü hareket olmadığını desteklemektedir. İlk defa Kürt kavramı üzerinde bir siyasal mücadele içinde olmadan sivil bir mücadele başlatıldı.
ANNELER HDP'NIN GERÇEK YÜZÜNÜ ORTAYA KOYDU
Diyarbakır Anneleri HDP’nin sahte kadın savunuculuğunu deşifre etti diyebilir miyiz?
Diyarbakır Annelerinin eylemi Kürt sorunu ile PKK’nın ayrı konular olmadığını bir kere daha ortaya koymuştur. HDP’nin iddia ettiği “Kürt kadınını biz temsil ediyoruz ve Kürt kadınının demokratikleşmesini biz sağlayabiliriz” iddiası ve tezi çökmüştür. Bu tez, terör örgütü PKK’nı tezidir ve bu pratikle anlaşılmaktadır ki, HDP, PKK’nın politikalarını uygulayan bir partidir.
HDP sürekli Diyarbakır annelerinin yönlendirildiğini söyleyerek tabanını kandırmaya çalışıyor. Bu hususta ne dersiniz?
Diyarbakır annelerinin yönlendirildiğine dair iddialar da doğru değildir. Yüz yüze görüştüğüm bütün anne ve babalar, devletten herhangi bir yardım almadıklarını teyit etmişlerdir. Ayrıca, sivil kimlikleri ile HDP’ye defalarca evlatları ile alakalı görüşme talebinde bulunduklarını ama hiçbir cevap alamadıklarını, Kürt kimliğine sahip olmalarına rağmen PKK karşıtı oldukları için dinlenilmediklerini ifade etmişlerdir. Süreç içinde Sayın Cumhurbaşkanına çok güvendiklerini, Cumhurbaşkanının kendilerine bu konuda destek olacağını belirttiklerini ve ancak bu ifade sonrası gönüllerinin huzur bulduğunu dile getirmişlerdir.
ANNELER HDP'YE VE PKK'YA MEYDAN OKUDU
Diyarbakır Annelerinin eylemini halkın HDP’ye meydan okuması olarak görebilir miyiz?
Diyarbakır anneleri, Diyarbakır’ın göbeğinde HDP’ye meydan okumuştur. Anneler ile birlikte, devlete karşı güven üst düzeyde sağlanmış, ayrıca anneler ve babalar güven üreten ve sürdüren bir niteliğe de kavuşmuşlardır. Annelik, güveni tesis eden bir statü olarak, Diyarbakır’da HDP’ye karşı inşa edilmiştir. HDP, anneleri kendi geçmişlerinden koparmaya çalışmış, seküler bir yapının parçalarını olmayı teklif etmiş ama anneler ve babalar bunu reddetmiştir.
Kürtleri dinden koparmaya yönelik seküler bir plan mı uygulanıyor?
PKK’nın “demokratik modernite” diye uydurma bir tezi vardı ve bu tezde, modern kadın, demokratik İslam, ekoloji, jineoloji gibi kavramları bir çatı altında birleştirilmeye çalışıldı. Demokratik İslam tezi ise İslam’ın çeşitli türlerinin olmasına yönelik bir adımdı ve İhsan Eliaçık’ın ifadesi olan “sosyalist İslam varsa Demokratik İslam’dan da bahsedilebilir” cümlesi, HDP’nin tam istediği ifadeydi. İslam’ın farklı yorumlanmaya çalışılması ve bu yorumun, HDP’li gençlere entegre ettirilmeye çalışılması büyük bir kul hakkıdır ve İslam alimlerinin, bu konu ile alakalı ciddi uğraşlar içinde olması gerekir.
PKK, Kürt kavramı ve tarihi içinde analiz edilmesi gereken bir terör sosyolojisi sorundur, bu tespit ile ancak Kürt kavramı ile PKK’nın ayrı uçlarda olduğu ortaya koyulabilir. Tam bu sebepten diyorum ki, meselenin başlangıcı Deniz Gezmiş idamına dayanacaktır. Çünkü Gezmiş idam edildikten sonra Öcalan, devrimci sol hareketin başsız kalan bedenine sahip olmak istemiş ve PKK’yı, devrimci solun Kürt uzantısı olarak kurmuştur. Bayrağa orak-çekiç yerleştirmiş ve her konuşma sürecinde arka tarafa Marx-Engels, Stalin-Lenin ikilemesinin resimlerini asmıştır. Dikkat edilirse arkada hiçbir Kürt âliminin fotoğrafı yoktur. Öcalan başlangıçtan itibaren İslam ile arasına mesafe koymuş ve İslam’ı düşman olarak görüştür.
PKK’NIN KAFASINDAKI DİNİN BAŞ İMAMI İHSAN ELİAÇIK’TIR
‘PKK’nın kıblesi Kandil’dir’ sözüne ne diyorsunuz?
PKK’nın imamları, ölenleri Kâbe’ye doğru değil Kandil’e doğru gömmüşlerdir. Ayrıca Öcalan, hiçbir zaman Hz. Ebubekr, Hz. Ömer ve Hz. Osman’dan saygıyla bahsetmez ama Hz. Ali için İmam Ali der, çünkü PKK içindeki bazı kesimleri küstürmek istemez. Aynı mesele HDP için de geçerlidir. HPD’nin oy oranlarının dağılımı bize bu konuda bilgiler vermektedir. Halbuki Kürt halkının inanç açısından kökeni PKK’nın yansıttıkları ile taban tabana zıttır. HDP’nin borazancılığını da İhsan Eliaçık yapmaktadır. İhsan Eliaçık’ın, Demokratik İslam Kongresi’ndeki şu ifadeleri önemlidir: “Allah’ın bile doksan dokuz adının olması ve hepsinde aynı Zat-ı İlahi’yi anlatması gibi, Kur’an’ın Vahiy, Nur, Ruh, Kitap gibi onlarca adının olması, sadece bir surenin bile kırk adının olması gibi Sosyal İslam, Devrimci İslam, Anti-kapitalist İslam ve Demokratik İslam da aslında tek bir dini anlatmaktadır.”
HDP KAFASINA GÖRE BİR İSLAM ANLAYIŞI Mİ İNŞA ETMEYE ÇALIŞIYOR?
Demokratik İslam Kongresi’nde Eliaçık’ın şu ifadeleri BDP/HDP’nin sekülerleştirme siyaseti adına oldukça önemlidir: “Kur’an’da namaz kılmayanın, oruç tutmayanın, başını örtmeyenin herhangi bir cezası yok; ama dört şeyin, öldürmenin, çalmanın, iftiranın ve zinanın cezası var.” Bu söylemler namaz ve oruç gibi İslam’ın temel şartlarının esas olarak kabul edilmesinin önüne geçmekte ve Kürt gençlerine bunların önemsiz olduğu anlatılmaktadır. İftira, yalan, çalma ve hırsızlık gibi cezaları maddi karşılığı olan dünyevi konular ise birinci derecede kabul edilmektedir. Hâlbuki Allah (c.c.) Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Sizi bu cehenneme sürükleyen nedir? Bizler namaz kılan kimselerden değildik.” Bu türden ifadeler ise BDP/HDP içindeki seküler kanadın ekmeğine yağ sürmüştür.
ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI, MERAL AKŞENER’E İSLAM’I DA HİÇE SAYDIRIYOR
Meral Akşener in ‘medeni bilgiler kitabını okutacağız sözüyle HDP’nin tezgahları örtüşüyor mu?
Meral Akşener oldukça yalpalı bir siyaset izliyor, açıkçası “topuğu kırılmış bir hayatı” sürdürmeye çalışıyor. Son zamanlardaki tavırları ile de İslam’ı hiçe sayıyor Çünkü İslam dinine vakıf olan ülkemizin, İslam dinine hakaret eden bir kitabı özellikle bir siyasal lider tarafından önerilmesini kabul etmesi mümkün değildir. Hem peygamberimize hem de dinimize hakaret ederek, küçük düşürücü bir vizyona sahip olan Medeni Bilgiler kitabının, bir an önce gündemden kaldırılması gerekmektedir. Sırf, Erdoğan düşmanlığı sebebiyle İslam dininin hiçe sayılması, artık muhalefet parti liderlerinden beklenen bir durumdur. Erdoğan düşmanlığı adeta Meral Akşener’in gözlerini kör etmiştir. HDP’nin İslam karşıtı tavrı anlaşılıyor ki Meral Akşener’e ilham olmuştur. HDP, İslam’ın tahrifi için elinden geleni yapmakta ve kendisine alan açmaya çalışmaktadır. Özellikle Kürt kadınlarını dini hayattan kopararak, onlara seküler bir hayat sunma amacı gütmektedir. PKK’nın, İslam dininin güçlü olduğu bir alanda başarılı olma ihtimali sıfırdır. Medeni Bilgiler kitabının özellikle gençlere okutulması İslam dininin etkisini zayıflatacak ve gençlerin HDP tarafından zehirlenerek PKK’ya yönelmesine sebep olacaktır. İttifak uğruna İslam dinini dahi gözden çıkaran Akşener, bu tavır ile HDP’ye göz kırpmış fakat Diyarbakır annelerini yok saymıştır.
HDP, PKK’NIN EMİR ERİDİR
Türkiye’deki aydın ve akademisyenlerin Doğu sorununu yeteri kadar kavradığını ve bu alanda yeterli çalışma yapıldığını düşünüyor musunuz?
Doğu sorunu doğru bir kullanım değil, genellikle oryantalistler bu kavramı kullanır. Bölgede yaşanan olayların günümüze kadar gelmesinin tek nedeni PKK’nın “öç sosyolojisini” canlı tutmaya çalışmasıdır. PKK, geçmişten beri halk ile devlet arasındaki kan davasını sürdürme gayreti içerisindedir. Bunu da HDP aracılığı ile yapmaktadır. HDP; bölgede PKK’nın emir eri gibi görev yapmaktadır. Bu sebepten öncelikle bölgede bir süre yaşanması gerekmektedir. Bölge sosyolojisi anlaşılmadan sorunlara çözüm üretilemez. Bu konuda elbette akademik çalışmalar yapılmaktadır lakin bölge halkı ile iç içe olmadan yapılan çalışmaların sadece raflarda kaldığı unutulmamalıdır.
ÖCALAN’IN KİTAPLARI HDP’NIN PARTİ TÜZÜĞÜ OLDU
Bölgede teröre karşı etkin mücadele veriliyor mu? HDP’nin terör örgütünün sözcüsü olduğu biliniyor mu?
Bölgede HDP ve bileşenlerine karşı etkin bir mücadele veriliyor ve ben de bu işin bir tarafındayım. Çünkü HDP’nin bir siyasal partiden ziyade siyasal teşkilat ya da ideolojik aygıt olduğuna dair sözler veya pratikler, HDP’nin kendi kendine ya da kendisine söylem üreten ve bunu yapığı sürece de birliğini koruyabilen ve gerçeklikten uzak bir yapı olduğunun göstergesidir. Parti için, Öcalan ve PKK gerçeğinin diğer yıkıcı tavrı, partiyi liderin-örgütün varlığına sabitleyen bir yapıya büründürmesidir. Böylece Öcalan ve PKK’ya bağlı olarak atılan tüm politik adımlar, Öcalan’ın ve PKK’nın HDP’sine bir katkı olarak algılanabilir. HDP hiçbir zaman bunu reddetmedi, kendi parti tüzüğünü dahi Öcalan’ın kitaplarının birer özeti haline getirdi, günümüze kadar izlenilen siyasal metodu örgüt çizgisinden çıkarmadı. Her sorunun cevabını İmralı ve Kandil’de aradı. HDP, her zaman siyaseti aynı konular üzerinde şekillendirdi, daha doğrusu aynı konular HDP’nin iktidar alanının içinde yer aldı. Gündelik hayatın sosyolojisine dair “Anayasa, hukuk reformu planı, ülkeye kurulan tuzakları bozmama, teröriste terörist diyememe, kadın haklarını bir vicdan değil kâğıt meselesi olarak görme, çifte standartlarını hak ve özgürlük olarak dayatma, PKK, FETÖ ile iş tutma” söylemleriyle siyasal tüccarlık da yaptı. Bu sebeple HDPKK’ya karşı verilen mücadele yalnız bırakılmamız çok önemli.
PKK VE HDP’NİN EN BÜYÜK AMACI KÜRTLERİ İSLAM’DAN UZAKLAŞTIRMAK
Siz Kürt Meselesine dair akademik çalışmalar yapıyorsunuz. Müslüman Kürt halkı üzerinde oynanan oyunlar sizce nelerdir?
Bir kere Kürt halkı, dinini, devletini ve liderini çok seviyor, bu asla unutulmamalıdır. Dini İslam olan Kürtlerin, İslam’ın ögeleri ile birlikte yaşaması birçok planın gerçekleşmesine müsaade etmiyor. Ayrıca Kürtler, başka bir coğrafya istemiyor çünkü Türkiye, Kürt halkı için yaşanabilecek yegane ülkedir. Ve hiçbir Kürt, ülkemizin topraklarına zarar gelmesini istemez. Son husus ise Kürt halkının lider sevgisinin önemli oranda arttığıdır. AK Parti, aynı zamanda bu ülkenin en büyük Kürt partisidir. Çünkü Kürtler, HDP’den daha fazla oyu AK Parti için kullanmıştır. Kürtler, sayın Cumhurbaşkanını sevmekte ve kıymet vermektedir. Sadece bölge halkı değil Irak’taki Kürtler de sayın Cumhurbaşkanına karşı muhabbet hissetmektedir. Ancak Kürt halkı üzerine yapılan planlar da büyüktür. Özellikle PKK’nın bileşeni olan HDP’nin Kürt halkının İslam dininden uzaklaştırma çabası en büyük oyundur. Çünkü bölgede önemli bir harç görevi gören İslam, HDP’nin önündeki en büyük engeldir. HDP gençlik kolları her gün İncil dağıtmakta ve Kürt gençlerini kiliselere yönlendirmekte, özellikle Kürt mültecilere baskı yaparak onları isyana çağırmaktadır. PKK ise Suriye’deki terörist kadınları dünyaya savaşçı kadınlar olarak sunmaya çalışıyor. HDP, özellikle Kürt kadınlarını sekülerleştirip, aileleri parçalayarak PKK’nın büyük oranda güç kaybı yaşadığı eleman bulmasını kolaylaştırmayı hedefliyorlar. Sadece Türkiye Kürtleri değil aynı zamanda Irak, İran ve Suriye Kürtleri için de aynı durumlar geçerli. Bu oyunu bozabilecek tek ülke ise Türkiye’dir.
AB, ABD, PKK, HDP VE SOROS İŞBİRLİĞİ
Sosyal medyadaki algı operasyonlarını kim yönetiyor, bu operasyonlara karşı neler yapılmalı?
Bu sorunun birkaç cevabı var, çünkü konularına göre yönetenler farklılaşıyor. Mesela kadın konusunda AB ülke merkezli bir ağ operasyonu var. Örneğin HDP, Kürt kadını ile PKK’nın terörist kadınları aynı kefeye bırakabiliyor çünkü tüm kadınları -sözde- özgürlük savaşçısı olarak adlandırıyor. Konu ekonomiye gelince ise daha farklı mecralar sürece dahil oluyor. Özellikle küresel şirketler ve Soros’un temsil ettiği Açık Toplum Vakfı gibi yapılar bu süreçleri yakından izliyor ve destekliyor. Anlayacağınız burada bir iş bölümü var ama bu iş bölümlerinin hepsi birbiriyle ilişkili. Örneğin 15 Temmuz öncesinde Fuat Avni isimli bir terör hesabı vardı ve birçok ülkeden tweet attığı söyleniyordu. Fuat Avni hesabını yönetenlerin çoğul kimliğe sahip olduğunu sonradan öğrendik ama bu kimliklerin hepsi birbiriyle ilişkili çıktı. Algı süreci de bu tür bir iş bölümü ile yönetiliyor. Bence algı bilgisini önlemek için kaynağına ulaşılarak bilgi elde edilmeli. Yani arkeolojik bir okuma yapılmalı. Meselenin köküne ulaşmak için toprak gibi sosyal ağ da iyice eşelenmelidir.
DOÇ. DR. ÂDEM PALABIYIK KİMDİR?
Doç. Dr. Âdem Palabıyık, Van’da doğdu. İlk, Orta ve Lise öğrenimini Van’da tamamladıktan sonra Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji bölümünde lisans eğitimi yaptı. Muş Alparslan Üniversitesi sosyoloji bölümünde araştırma görevlisi olarak göreve başladı. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji bölümünde yüksek lisansını, Selçuk Üniversitesi Sosyoloji bölümünde ise doktorasını tamamladı. Halen Bitlis Eren Üniversitesi, Sosyoloji bölümünde öğretim üyeliğine devam etmektedir. Klasik-Modern sosyoloji, Modernleşme, Kürt meselesi, Sekülerleşme, Kadın, Siyaset sosyolojisi, Tarihsel sosyoloji ve Sosyal Psikoloji alanlarında çalışmaktadır.