Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, AB-Rusya ayrılığının faturasını AA Analiz için değerlendirdi.
***
Ukrayna krizi, 5. ayı geride bırakırken Rusya hala buradaki gelişmeleri "savaş" olarak adlandırmamaya devam ediyor. Halbuki yaşananlar, çoktan Rusya-Batı arasında sürdürülen bir savaşa dönüştü. Binlerce insanın hayatını kaybetmesi, milyonlarcasının yerinden edilmesi, küresel çapta bir gıda krizini tetiklemesi ve ülkelerin ekonomilerini etkilemesi, bu savaşın şimdilik görünen yalnızca birkaç erken neticesidir. Bunların yanı sıra iki taraf da uzun yıllar boyunca iş birliği geliştirdikleri enerji alanında yeni arayışlar içerisine girdi. Avrupa Birliği (AB), Rus enerji kaynaklarına bağlılığı azaltmayı çalışırken Rusya da AB yerine yeni bir pazar arayışlarına başladı.
AB'NİN YENİ ENERJİ STRATEJİSİ
2021'de Rusya'dan 155 milyar metreküp gaz alan (tüketimin yüzde 40'ı) AB, Rusya'ya bağlılığı azaltmayı öngören REPowerEU stratejisi çerçevesinde Rusya'dan 10 Ağustos'a kadar kömür, 2022 yılı sonuna kadar petrol ithalatını sonlandırmayı planlıyor. Ayrıca AB, 2023 yılı başına kadar da Rusya'dan gaz alımını 3 kat azaltmayı hedefliyor. Nitekim Litvanya, Bulgaristan, Finlandiya ve Polonya tamamen Rus gazından vazgeçti. Bu ülkeler, Rus gazını ruble ile almayı kabul etmeyerek Rusya ile enerji alanında ipleri koparan ilk ülkeler oldu.
RUS GAZINA BAĞIMLILIĞIN AZALTILMASININ ÖNCÜSÜ: POLONYA
Polonya genel olarak Rusya-AB ilişkilerinde Rusya'ya karşı son derece sert bir siyaset izlenmesini ve yaptırımların arttırılmasını isteyen bir ülkedir. Bu durumda Rusya ile tarihi anlaşmazlıkların, bölgede çıkarlarının ve ABD faktörünün de etkisi büyüktür. Son birkaç yıldır Polonya, Rus gazına olan bağlılığını azaltmaya çalışıyordu. Polonya, Rus gazı yerine önümüzdeki yıllarda başta ABD olmak üzere ihraç edeceği sıkıştırılmış gaz ile ekim ayında açılacak Baltic Pipe'den (yıllık 10 milyar metreküp) alacağı Norveç gazını kullanmayı planlıyor.
Litvanya, Klaipeda'da inşa ettiği ve "Bağımsızlık" adını verdiği 4 milyar metreküp kapasiteli sıkıştırılmış gaz terminaline güveniyor. Bu miktar Litvanya'nın yıllık ihtiyacını fazlasıyla karşılayacağı gibi kalan gazı da komşu ülkelere ihraç etme imkanı sağlıyor. Rusya'dan yıllık yaklaşık 1 milyar metreküp gaz alan fakat savaş sebebiyle Rusya'dan gaz alımından vazgeçen Finlandiya bile bu terminalden gaz almayı düşünüyor. Yine Finlandiya diğer Baltık ülkeleriyle birlikte ABD'den sıkıştırılmış gaz için yüzen terminaller kiralamayı planlıyor. Azerbaycan ve Rus gazını kullanan Bulgaristan ise Rus gazı yerine Cezayir ile Katar gazına güveniyor. Ancak diğer ülkelerin kendisine destek çıkmadığı takdirde Bulgaristan'ın kış aylarında sorun yaşaması kuvvetle muhtemel.
SIKIŞTIRILMIŞ GAZ TERMİNALLERİNİN MERKEZİ: İSPANYA
Rus gazına daha büyük oranda bağlı ülkeler ise bir taraftan ruble ile ödemeyi kabul edip Rusya'dan gaz ithal etmeye devam ederken diğer taraftan da yeni arayışlar içerisinde olup, bağlılığı da gittikçe azaltma konusunda kararlılar. Bu ülkelerin başında Almanya, Fransa, Avusturya ve İtalya geliyor. Rus gazını almayı kesen diğer ülkeler gibi AB'nin önde gelen üyeleri de sıkıştırılmış gaz oranını arttırmayı planlıyor. Bu bağlamda İspanya ön plana çıkıyor. İspanya'daki sıkıştırılmış gaz terminallerinin kapasitesi, 60 milyar metreküp civarında. Son gelişmeler çerçevesinde İspanya'dan İtalya'ya 30 milyar metreküp kapasiteli bir boru hattının inşası söz konusu. Böyle bir boru hattı, İtalya'nın Rusya'ya bağlılığına son verebilecek kapasiteye sahip[1].
Sıkıştırılmış gaz konusuna Almanya da büyük önem veriyor. Nitekim 2022'de Almanya, sıkıştırılmış gaz rezervleri için dört yüzen terminal kiraladı. Şimdiden Almanya'nın Rusya'ya bağlılığı yüzde 55'ten yüzde 35'e geriledi. Almanya 2024'te bu rakamı, yüzde 10'a kadar indirmeyi planlıyor. Rusya'ya en fazla bağlı olan diğer iki ülke de (Fransa ve Avusturya) 2027'de Rus gazından tamamen vazgeçmeyi planlıyor.
AB'NİN YENİ TEDARİKÇİ ARAYIŞI
Rusya ile yaşanan kriz, enerji alanında Kafkasya ve Orta Doğu ülkelerinin önemini bir kez daha artırdı. Bu bağlamda AB ile iş birliğini geliştirebilecek en gerçekçi ülke, Azerbaycan'dır. 2021'de Azerbaycan, AB'ye 8 milyar metreküp gaz ihraç ederken, beş yıl içerisinde bu miktarın 20 milyara çıkartılması konusunda taraflar mutabakata vardı. Rusya'nın Avrupa'daki "müttefiki" Sırbistan bile Azerbaycan'dan doğalgaz almayı planlıyor. Cezayir, Fas, Mısır, Libya gibi ülkelerdeki kaynaklar AB üyelerinin gündemine girse de buradaki yataklara ve yeni boru hatlarının inşasına önemli yatırımlar yapmak gerekiyor. Bu maddi açıdan kolay olmayacağı gibi yeni boru hatlarının inşası da zaman alacaktır.
Diğer taraftan Rusya'dan gaz almaya devam edeceğini ileri süren ülkeler (Macaristan) olduğu gibi Moskova'nın "dost olmayan ülkeler" listesi de genişliyor. En son bu listeye Yunanistan, Slovakya, Slovenya, Danimarka ve Hırvatistan eklendi. Danimarka ile Hırvatistan kendi kaynaklarına sahipken, Yunanistan, Türkiye üzerinden gelen Azerbaycan gazına, Slovakya ile Slovenya ise sıkıştırılmış gaz ile Avrupa'nın geri kalanına güveniyor.
Uzun yıllardır Rusya'ya bağlılığı azaltma konusu AB'nin gündeminde olsa da belki ilk kez bu yönde ciddi adımlar atılıyor. Uzmanlar 2022-2023'te dahi Rusya'nın AB'ye doğalgaz ihracatının yüzde 40 oranında azalacağını, 2025'e gelindiğinde ise çok küçük rakamlarda seyredileceğini öngörüyor. Bu gelişmeler, milyarlarca dolar harcanarak inşası tamamlanan Kuzey Akım-2 projesinin artık uzun vadede hayata geçirilmesini imkansız kılıyor. Diğer taraftan enerji alanındaki bu arayış ve gelişmeler, doğalgaz fiyatlarını artırıyor ve rekor seviyesine çıkartıyor. Bu durum, AB ülkelerinin ekonomilerini olumsuz etkilerken, Rusya önceki yıla kıyasla daha az gaz satmasına rağmen yaklaşık olarak aynı geliri elde etmeye devam ediyor.
RUS PETROL VE DOĞALGAZ İHRACATININ YÖNÜ DEĞİŞİYOR
AB, Rus doğalgazına olan bağlılığını azaltmaya, hatta tamamen kurtulmaya çalışırken Moskova da ekonomisinin en önemli gelir kaynağı olan doğalgaz için yeni pazarlar arayışında. Bu bağlamda enerji kaynaklarına gittikçe ihtiyacı artan Asya Pasifik bölgesi ön plana çıkıyor. Kremlin, özellikle Çin'in artan doğalgaz ihtiyacından yararlanmaya çalışıyor. 2021'de Çin, yaklaşık 350 milyar metreküp gaz kullanırken bunun yaklaşık yarısını ithal etti. Rusya'nın bu rakamdaki payı ise ancak yüzde 10'du. 2025'te Gazprom yetkilileri Çin'e ihraç edilen doğalgaz miktarını 3-4 kat artırabileceklerini dile getiriyor. Avrupa pazarı için düşünülen gazın Asya'ya yönlendirilmesini öngören 50 milyar metreküp kapasiteli Sibirya'nın Gücü-2 boru hattının inşası ise zaman alacaktır. Ayrıca yine bu boru hattının inşası için Moskova'nın büyük yatırımlar yapması gerekecek. Bu ise Kuzey Akım-2 boru hattı örneğinde olduğu gibi hem çok riskli hem de çok maliyetli.
Rusya şimdilik çözümü Çin ile Hindistan'a sıkıştırılmış gaz, kömür ve petrol satmakta görüyor. Nitekim 2022 yılının ilk yarısında Çin, Rusya'dan aldığı enerji kaynağı miktarını 2 kat, Hindistan ise 5 kat artırdı. Rusya yalnızca bu iki ülkeye sattığı enerji kaynaklarından kısa sürede 24 milyar dolar kazandı.
AB, Rusya ile enerji alanındaki bağlarını minimum seviyeye indirmeye ve yeni tedarikçiler bulmaya çalışırken Rusya da AB'ye alternatif pazar arayışlarına başladı. Gelecekte Rusya'nın AB ile ilişkileri düzelse dahi artık bu alandaki iş birliği büyük darbe almış durumda. Ancak AB, Rus enerji kaynaklarına alternatif bulsa ve Rusya'dan aldığı enerji kaynakları miktarını minimum seviyeye indirse de AB ülkeleri bu alternatif enerji kaynaklarına çok daha fazla para ödemek zorunda kalacak. Moskova AB'ye alternatif yeni pazarlar bulsa da Uzak Doğu'ya uzanan yeni boru hatları inşa etmesi zor olacağı gibi Çin ile Hindistan'a sattığı enerji kaynaklarının fiyatı da uluslararası piyasanın çok altında kalacak. Dolayısıyla AB-Rusya "ayrılığının" her iki tarafa da faturası kabarık olacaktır.