Kur'an-ı Kerim'in 93.(doksan üçüncü) suresi olan Duha Suresi, Mekke'de indirilmiş olup toplamda 11 (on bir) ayetten oluşmaktadır. Fecr Suresi'nden hemen sonra nazil olan Duha Suresi'nde; Peygamberimiz Hz.Muhammed (S.A.V)'in yetim olduğu, fakat hiçbir şekilde yalnız olmadığından ve alemlerin Rabbi Cenab-ı Hakk'ın himayesi altında bulunduğundan söz edilmektedir. Adını birinci ayette sözü edilen ''Duha'' kelimesinden alan ve kuşluk vaktine yemin edilen Duha Suresinde; müşrik kimseler tarafından Peygamber Efendimize yönelik kötü söz ve davranışları sebebiyle teselli olması açısından gönderilmiştir. Peki, ayette Hz.Peygamber'e yetimi ve yoksulu asla hor görmemesi ve daima güzel davranmasının emredildiği Duha Suresi nasıl okunur, anlamı (meali) nedir? İşte, Peygamberimiz Hz.Muhammed (S.A.V)'in müşriklerin kendisine sarf ettiği ''Herhalde Rabbin sana darıldı ve seni terketti'' şeklinde cümleyle birlikte duyduğu derin bir üzüntünün arkasından nazil olan Duha Suresinin faziletleri...
DUHA SURESİNİN OKUNUŞU MEALİ
*Bismillahirrahmânirrahîm.
-Vedduha
-Velleyli iza seca
-Ma vedde'ake rabbüke ve ma kala
-Ve lel'ahıretü hayrün leke minel'ula
-Ve lesevfe yu'tıyke rabbüke feterda
-Elem yecidke yetiymen feava
-Ve vecedeke dallen feheda
-Ve vecedeke 'ailen feağna
-Femmel yetiyme fela takher
-Ve emmessaile fela tenher
-Ve emma binı'meti rabbike fehaddis
DUHA SURESİNİN ANLAMI
*Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
-Andolsun kuşluk vaktine
-Ve dindiği zaman o geceye ki,
-Rabbin sana veda etmedi ve darılmadı!
-Ve kesinlikle senin için sonu önünden (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır.
-İleride Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın!
-O, seni bir yetim iken barındırmadı mı?
-Seni, yol bilmez iken (doğru) yola koymadı mı?
-Seni bir yoksul iken zengin etmedi mi?
-Öyle ise, sakın yetime kahretme (onu horlama)!
-El açıp isteyeni de azarlama!
-Fakat Rabbinin nimetini anlat da anlat!
DUHA SURESI TEFSİRİ
Duhâ kelimesi “kuşluk” anlamına gelmekle birlikte çoğu müfessirler, 2. âyetteki “gece”nin alternatifi olarak burada bütünüyle gündüz vakti için kullanıldığı kanaatindedirler. İbn Âşûr’a göre ise kelime burada da kuşluk vaktini ifade etmekte olup, bununla, tıpkı kuşluk vakti güneş ışığının yeryüzünü bütünüyle kaplaması gibi vahiy ışığının da dünyaya inip aydınlatmaya başladığına imada bulunulmuştur. 2. âyetteki gece karanlığı da Hz. Peygamber’in bu vakitte evinde veya Kâbe çevresinde sesli olarak Kur’an’ı okuduğu, müşriklerin ise onu gizlice dinledikleri vakit olup bundan dolayı bu iki vakit üzerine yemin edilmiştir. Yeminin amacı putperestlerin artık Hz. Peygamber’e vahyin gelmez olduğu, Allah’ın onu terkettiği iddialarının gerçekle ilgisinin bulunmadığını kesin bir dille belirtmektir (XXX, 394-395)
“İşin sonu” diye çevirdiğimiz âhiret ile “öncesi” diye çevirdiğimiz ûlâ kelimelerinin buradaki anlamları konusunda iki yorum yapılmıştır: a) Senin bundan sonraki hayatın bundan önceki hayatından daha güzel ve başarılı olacak, özellikle peygamberlik görevinin sonu başlangıcından daha verimli olacak, b) Ebedî olan âhirette cennetteki hayatın geçici olan dünya hayatından daha güzel olacak. Bize göre, –bu âyetlerin inmesine sebep olan putperestlerin, “Artık Muhammed’e vahiy gelmiyor; Allah onu unuttu” gibi sözler söyleyerek (Buhârî, “Tefsîr”, 93) Peygamber’in sonunun geldiğini, davasının fiyasko ile biteceğini ummaları karşısında– Allah Teâlâ, resulünün sonunun gelmesi şöyle dursun, bundan sonraki hayatının, peygamberlik faaliyetlerinin ruhanî tekâmülünün öncekinden daha verimli, daha başarılı olacağını müjdelemiştir.
Hz. Peygamber, annesi ona hamileyken babasını, altı yaşındayken de annesini kaybetmiş; önce dedesi Abdülmuttalib’in, onun ölümünden sonra da amcası Ebû Tâlib’in himayesinde yetişmiştir. Ebû Tâlib, yeğeninin peygamberliğini kabul ettiğini açıkça ilân etmemekle birlikte düşmanlarına karşı onu korumuştur. Fakat Ebû Tâlib ve Hz. Peygamber’in eşi Hatice vefat edince müşrikler ona karşı saldırılarını arttırmışlardı. Bu sûrede Allah, o güne kadar peygamberine verdiklerini hatırlatarak teselli etmiş, geleceğinin daha iyi olacağını da müjdelemiştir.
“Seni yol bilmez halde bulup yol göstermedi mi?” diye çevirdiğimiz 7. âyeti bazı müfessirler, “Resûlullah küçükken Mekke vadilerinden birinde yolunu şaşırıp kaybolmuştu. Allah onun yolunu bulup dedesine gelmesini sağladı” şeklinde yorumlarken, bazıları da “Resûlullah amcası Ebû Tâlib’le birlikte Suriye’ye giderken yolda kaybolmuştu, Allah’ın yardımıyla amcasını buldu” demişlerdir (Ebû Hayyân, el-Bahru’l-muhît, VIII, 486, Beyrut 1983). Buna benzer başka yorumlar da olmakla birlikte bunlar âyetin amacına açıklık getirici nitelikte görünmemektedir. Bizim de katıldığımız müfessirlerin çoğunluğunun yorumuna göre ise bu âyette Hz. Muhammed’in peygamberlikten sonraki dönemiyle önceki dönemi arasında bir karşılaştırma yapılmaktadır. Nitekim o peygamber olmadan önce de başta putperestlik olmak üzere kendi toplumunda hâkim olan inanç ve yaşayışın yanlışlığını, insanın varlık amacına yakışmadığını görüyor, bu gidişi asla beğenmiyordu; ama onların bundan nasıl kurtulacaklarını da bilmiyordu. Âyetteki deyimiyle bu konuda “yol bilmez bir halde” idi. İşte yüce Allah Kur’an’ı göndererek onu bu durumdan kurtarıp yolunu aydınlattı; ona hem varacağı hedefi hem de o hedefe nasıl varacağını öğretti (Râzî, XXXI, 215-216; Elmalılı, VIII, 5900-5901).
Hz. Peygamber Kureyş’in soylu bir ailesine mensup olmakla birlikte yetim ve himayeye muhtaç olarak büyümüştü; çocukluğu ve gençliğinin ilk yılları yoksulluk içerisinde geçmiş, daha sonra gerek kendisinin ticarî faaliyetleri gerekse zengin bir tüccar olan Hz. Hatice ile evlenmesi ve eşinin tüm servetini onun yönetimine bırakması neticesinde fakirlikten kurtulmuştur. Ancak buradaki zenginleştirmeyi, Allah Teâlâ’nın resulüne gönderdiği vahiy ile onun ruh ve kalp dünyasını zenginleştirmesi, onu hem kendisini hem insanlığı aydınlatabilecek zenginlikte hakikatlere mazhar kılması şeklinde anlamak da mümkündür. Bazı müfessirlere göre 8. âyette, onun hayatındaki bu gelişme hatırlatılarak kendisine bu imkânları sağlayan Allah’ın ona darılmasının, kendisini terketmesinin söz konusu olamayacağı bildirilmiştir (bk. Muhammed Abduh, Tefsîru cüz’i ‘Amme, s. 112; Elmalılı, VIII, 5902).
Câhiliye döneminde başlıca sosyal ve ahlâkî problemlerden biri de yetimlerin ve yoksulların durumu idi. Onların hakları gözetilmez, malları ellerinden alınır, kendilerine zulmedilirdi. Buna göre 9-10. âyetlerin ana hedefi Resûlullah’ın şahsında bütünüyle toplumun dikkatini bu iki temel ahlâkî ve sosyal problem üzerine çekmek ve bunları çözüme kavuşturmaktı. Bunun yanında, daha özel olarak Resûlullah’a mazhar olduğu anılan ihsanlar karşısında şükür mahiyetinde bazı görevleri hatırlatılmaktadır. Burada sıralanan görevlerin, 6-8. âyetlerde Hz. Peygamber’e bahşedildiği bildirilen ilâhî lütuflarla alâkalı olduğu görülmektedir. Buna göre Allah onu yetim iken korumuştur; o da yetimi incitmemeli, himaye etmelidir. Allah ona ne yapacağını bilmez iken yol göstermiştir; o da kendisine bir şeyler sorup aydınlanmak isteyeni geri çevirmemelidir. Allah onu yoksulken zengin kılmıştır; o da kendisinden yardım isteyeni azarlamamalı, gereken yardımı yapabildiği kadar yapmalıdır. Şükürle ilgili bu özel görevler örnek olarak sıralandıktan sonra sûre bu konuda “Rabbinin lütuflarını şükranla an” şeklindeki genel ve kuşatıcı bir buyrukla tamamlanmıştır. Bazı müfessirler buradaki “nimet” kelimesini “Kur’an, peygamberlik, bu sûrede Resûlullah’a lutfedildiği bildirilen şeyler” gibi değişik mânalarla açıklamışlarsa da bunu, Resûlullah’ın hayatı boyunca mazhar olduğu maddî ve mânevî bütün lütuflar, nimetler olarak anlamak sûrenin amacına ve âyetlerin akışına daha uygun düşmektedir.
Şunu da belirtmek gerekir ki, Hz. Peygamber’in hayat hikâyesi onun eşsiz ahlâkını açıkça göstermektedir ve bu âyetlerde söz konusu edilen uyarılara onun herhangi bir davranışı sebep olmuş değildir. Kur’an’ın irşad ve eğitimde kullandığı üslûp gereği burada onun şahsında bütün insanlığa hitap edilmektedir.
DUHA SURESİNİN KONUSU NEDİR?
->Müşriklerin üzücü söz ve davranışlarına karşı bir teselli olmak üzere Hz. Peygamber’e, yüce Allah’ın himayesi sayesinde çocukluğundan itibaren nice güçlükleri aşarak bugünlere geldiği hatırlatılmakta ve kendisinin de yetime, yoksula iyi davranması emredilmektedir.
DUHA SURESİ KAÇINCI SAYFADA?
Duha suresi toplamda 11 ayetten oluşur. Kur'an-ı Kerim'in 30. cüzünde bulunur ve 596. sayfada yer almaktadır.
DUHA SURESİ NEZÜL SEBEBİ
Mushaftaki sıralamada doksan üçüncü, iniş sırasına göre on birinci sûredir. Fecr sûresinden sonra, İnşirâh sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Rivayete göre Fecr sûresinin inişinden sonra öncekine nisbetle daha kısa bir süre vahiy kesilmiş, müşrikler bu olayı kullanarak Hz. Peygamber’e, “Herhalde rabbin sana darıldı ve seni terketti” demişlerdi. Bu sözlerden dolayı Hz. Peygamber’in duyduğu üzüntü üzerine bu sûre inmiştir (Taberî, XXX, 148).
Bizim iniş sıralamasında esas aldığımız bu rivayet dışında, Duhâ sûresinin iniş tarihine dair başka rivayetler de vardır: 1. İlk vahiyden (Alâk ve Müddessir sûrelerinin ilk âyetlerinden) sonra uzunca bir süre vahiy kesilmiş, tekrar başladığında ilk olarak Duhâ sûresi gelmiştir. 2. Necm sûresinde geçen “Cebrâil”i bütün azametiyle görme ve ona iyice yaklaşma” sonucu Hz. Peygamber’de oluşan heyecan ve sarsıntı yatışsın diye bir süre vahiy kesilmiş, sonra Duhâ sûresi gelmiştir (İbn Kesîr, VIII, 287-288, 445-446; Şevkânî, V, 378). Vahyin mâkul sebeplerle kesilip araya fâsılaların girmesi her seferinde muhaliflerin dedikodu yapmalarına vesile olmuş, Allah da resulünü teselli etmiştir.
DUHA SURESI NEDEN OKUNUR?
Duha veya bilinen diğer bir adıyla Vedduha Suresi, maddi ve manevi olarak bütün dertlerden ve sıkıntılardan kurtulmak ve gönül ferahlığına erişmek için okunur.
Okunulan surede Allah'ın merhametine ve bağışlayıcılığına sığınılarak onun her şeyi gören bilen ve her derde derman olduğunu hatırlamak amacıyla da başvurulur.
Ramazan ayında veya normal oruçta niyet ederken ve orucu açarken okunmasının yanında maddi sıkıntılardan kurtularak, zenginleşmek ve yalnız hissedildiğinde rahatlamak içinde okunabilecek bir suredir.
DUHA SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
*Mushaftaki sıralamada doksan üçüncü, iniş sırasına göre on birinci sûredir. Fecr sûresinden sonra, İnşirâh sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Rivayete göre Fecr sûresinin inişinden sonra öncekine nisbetle daha kısa bir süre vahiy kesilmiş, müşrikler bu olayı kullanarak Hz. Peygamber’e, “Herhalde rabbin sana darıldı ve seni terketti” demişlerdi. Bu sözlerden dolayı Hz. Peygamber’in duyduğu üzüntü üzerine bu sûre inmiştir (Taberî, XXX, 148).
Bizim iniş sıralamasında esas aldığımız bu rivayet dışında, Duhâ sûresinin iniş tarihine dair başka rivayetler de vardır: 1. İlk vahiyden (Alâk ve Müddessir sûrelerinin ilk âyetlerinden) sonra uzunca bir süre vahiy kesilmiş, tekrar başladığında ilk olarak Duhâ sûresi gelmiştir. 2. Necm sûresinde geçen “Cebrâil”i bütün azametiyle görme ve ona iyice yaklaşma” sonucu Hz. Peygamber’de oluşan heyecan ve sarsıntı yatışsın diye bir süre vahiy kesilmiş, sonra Duhâ sûresi gelmiştir (İbn Kesîr, VIII, 287-288, 445-446; Şevkânî, V, 378). Vahyin mâkul sebeplerle kesilip araya fâsılaların girmesi her seferinde muhaliflerin dedikodu yapmalarına vesile olmuş, Allah da resulünü teselli etmiştir.
DUHA SURESİNİN FAZİLETLERİ NELERDİR?
*Peygamber Efendimiz(s.av) buyurdu ki; Duha süresini okuyana; Allahü Teâlâ mahşer günü,ev halkına,akrabalarına,komşularına,dostlarına şefaat izni verir. Duha süresini okuyan kimseye Arafatta benimle beraber olana ecir verilir.
*Herhangi bir kimse sabah, akşam bu sureyi yedişer defa okursa, o kimsenin hiçbir şeyi kaybolmaz. Bulaşıcı hastalıklardan ve kötü huylu kimselerin şerrinden Allah’u Teala o kimseyi korur. Kendi öz canından başka yakınlarını da Allah’u Teala koruması altında bulundurur.
*İmam-ı Gazali (Kuddise Sirruh) hazretleri buyurdu ki: "Ashabı Kiram ve Tabiinden bir gurup, bir şey kaybettikleri zaman, Dua suresini okur ve kaybettiklerini bulurlardı."
*Bir başka rivayette şöyledir: "Kaybedilen şeyin bulunması için 41 defa okunması iyidir." Kaybedilen bir şeyin bulunması için Duha suresi okunursa, kendisine o şeyin yeri bi-iznillah bildirilir.
*Sevdiğine kavuşmak, bağlı kapıların açılması,zenginlik için her gün 7 veya 170 defa okunur.
*Okumaya devam edenler, ruhi bunalım ve sıkıntıdan Allah’u Teala’nın izni ile kurtulur.
*Her gün sabah namazından sonra okuyan, her türlü kötülüklerden korunur.
*Evinde geçimsizlik, veba, taun ve cin girmez, Evi demir bir sur gibi korur.
DUHA SURESİ ABDESTSİZ OKUNUR MU?
Vakıa Suresi, 79. ayete göre " Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez.” şeklinde emredilir" şeklinde buyurulmuştur. Bu sebeple abdesti bulunmayan veya cünüp olan kişi Kur'an-ı Kerim'e el süremeyeceği gibi herhangi bir ayeti de okuması mümkün değildir. Özetle abdesti olmayan kimse Kur'an-ı Kerim'e dokunmadan, ezberinden bildiği ayet ve sureleri okuyabilir. Bu durum caiz olarak kabul edilir. Ancak abdesti bulunmayan ve Kur'an'a dokunarak Duha Suresi okunmaz.
DUHA SURESI NE ZAMAN OKUNMALIDIR?
Duha (Vedduha) suresinin özellikle okunması için bir zaman vurgulanmamıştır. Zaman ve mekan ayırt etmeksizin okunabilen dualar arasında yer almaktadır. Kişi sıkıntı, dert veya kedere düştüğü durumlarda Duha suresini okuyabilir. Her gün sabah namazından sonra bu sureyi okuyan kimse, her türlü kötülüklerden korunur. Duha suresini okuyan kimsenin evinde geçimsizlik derdi olmaz; bolluk ve bereket artar. Oruç için niyetlenirken ve oruç açıldığı sırada bu sure okunabilir.