Yıldız, YÖK'ün 2 Ağustos'taki toplantısında alınan kararla ilk defa Gazi Üniversitesi bünyesinde açılan ana bilim dalı ile özellikle bor elementi üzerine katma değeri yüksek ürünler geliştirmek amacıyla çalışmaların planlandığını söyledi.
"Mineraller ve Bor Teknolojisi Ana Bilim Dalı"nın kurulmasına ilişkin AA muhabirine bilgi veren Prof. Dr. Yıldız, Gazi Üniversitesinin 5 enstitü, 12 fakülte, 5 yüksekokul ve bir meslek yüksekokulu ile ülkenin bilimsel faaliyetlerinin gelişmesine katkı sağladığını vurguladı.
Yıldız, şöyle devam etti:
"Eti Maden ve BOREN gibi öncü kuruluşlarla yapılan işbirliği, proje çalışmaları, üretilen yayın sayıları, yetişmiş insan gücü ve bor konusunda çalışmalar yapan akademisyen kadrosu açından değerlendirildiğinde Gazi Üniversitesi, diğer üniversitelerden bir adım önde bulunmaktadır."
"YÜKSEK KATMA DEĞERE SAHİP AR-GE FAALİYETLERİNE DÖNÜŞMESİ HEDEFİNDEYİZ"
Yıldız, "Daha önce protokol imzaladığımız ve bor madeninin ülkemizdeki temsilciliğini yürüten Eti Maden işletmeleri başta olmak üzere, farklı disiplinlerden kurum ve kuruluşlar ile çalışmalarımızı genişletme gayesindeyiz. Bu işbirliklerinin yeni açtığımız Mineraller ve Bor Teknolojileri Ana Bilim Dalının güçlü akademik yapısı ile daha yüksek katma değere sahip AR-GE faaliyetlerine dönüşmesi hedefindeyiz." diye konuştu.
"ÜLKEMİZDE BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜLERİ SON DERECE KISITLI"
Türkiye dışında bor madeni içeren araştırmalara bakıldığında, kısıtlı veya tamamen bor kaynaklarından yoksun olduklarını ifade eden Yıldız, Almanya'dan Japonya'ya, Çin’den ABD’ye kadar birçok ülkenin bor ile ilgili AR-GE, ÜR-GE ve ekonomik anlamda oldukça ileri düzeyde çalışmalar yaptığını ifade ederek, borun bir nevi sahibi olan Türkiye'de ise çalışmaların son derece kısıtlı olduğunu vurguladı.
"ÜLKEMİZ, DÜNYA BOR REZERVİNİN YAKLAŞIK YÜZDE 73’ÜNE SAHİP"
Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Uğur Gökmen de Türkiye'nin bor rezerv zenginliğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Ülkemiz, dünya bor rezervinin yaklaşık yüzde 73’üne sahiptir. Aynı zamanda küresel bor pazarının da yüzde 60’ına sahiptir. Borlu malzemeler halihazırda sanayi endüstrisinde yaklaşık 250 farklı yerde aktif olarak kullanılmaktadır. Sanayinin tuzu olarak tarif edilmektedir. Endüstriyel olarak tüketimine baktığımızda ise toplam tüketimin yaklaşık yüzde 80’lik kısmı başta cam, seramik, tarım ve malzeme sektörü olmak üzere birçok farklı sektörde gerçekleşmektedir."
UZAY, HAVACILIK, SAVUNMA VE OTOMOTİVDE AR-GE FAALİYETLERİNE ÖNCÜLÜK EDECEK
Türkiye'nin sahip olduğu bu değerli madenden verimli bir şekilde faydalanılması için borla ilgili bilgi ve birikimlerin üretilerek paylaşılması gerektiğine işaret eden Gökmen, bu alanda teknik ve tecrübenin geliştirilerek, küresel olarak dünyada en çok çalışılan konunun borlu yeni malzemeler olduğunun görüldüğünü kaydetti.
Dünyanın en büyük bor rezervine sahip Türkiye'nin, bir anlamda borun ana vatanı olduğuna vurgu yapan Gökmen, "Gerek bor maden yataklarında, gerekse diğer alanlarda lityum ve nadir toprak elementlerinin bulunması, konunun bütünlüğünü arz etmekte, gelecekte yaşanması beklenen problemlerin bugünden giderilmesi amaçlanmaktadır." ifadelerini kullandı.
Bor ve nadir toprak elementlerini içeren çalışmaların yapılmasının hedeflendiğini belirten Gökmen, "Bu hedefler doğrultusunda uzay, havacılık, savunma ve otomotiv sanayii başta olmak üzere birçok alanda yapılan AR-GE faaliyetlerine öncülük edilmesi amaçlanmaktadır." dedi.