Yaşlı bireylerde unutkanlık başlıyorsa mutlaka Alzheimer hastalığının düşünülmesi gerektiğini belirten Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Cemile Haki, düzenli fiziksel aktivite ve Akdeniz tipi diyetin hastalığı engellediğine dikkat çekti.
Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Cemile Haki, Dünya Alzheimer Ayı çerçevesinde hastalığın erken dönemdeki belirtileri, tanı ve tedavisine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Alzheimer’in ilerleyen yaşla birlikte ortaya çıkan, bellek bozukluklarıyla birlikte kişilik ve davranış değişikliklerini beraberinde getiren bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Haki, demans denilen bunamaların en sık nedenini yüzde 60 ile 70 oranında Alzheimer’in oluşturduğunu kaydetti.
Alzheimer hastalığının nedeninin henüz net olarak bilinemediğini fakat gelişiminde birtakım çevresel ve genetik etkenlerin rol aldığının bilgisini veren Doç. Dr. Haki, “65 yaş üzerinde her 5 yılda bir Alzheimer hastalığı riskinin 2 kat arttığı düşünülüyor. Ailede Alzheimer varsa bu kişilerde Alzheimer riskinin yüzde 10 ila 30 oranında arttığını görüyoruz. Bunun dışında kafa travması, kolesterol yüksekliği, tansiyon, şeker ve obezite gibi birtakım kardiyovasküler risk faktörlerinin, yetersiz beslenmenin, asosyal bir yaşam tarzının, depresyonun, işitme bozukluklarının, Alzheimer’e neden olabileceği düşünülüyor” dedi.
Alzheimer hastalığının erken dönemde görülen en sık belirtilere değinen Haki, “Özellikle yaşlı bir kişide unutkanlık başlıyorsa mutlaka Alzheimer hastalığını düşünmemiz gerekiyor. Erken dönemde yakın zamandaki olayları hatırlamama, hatırlamada güçlük şikâyeti başlıyor. Bu kişiler genellikle ocakta yemeği unutmaya, alışveriş listesi yapmadan alışveriş yapamamaya ya da daha önceden aldığı randevulara gitmemeye ya da gecikmeye başlıyorlar. Özellikle yakın zamana ait 1-2 saatlik süreçteki olayları unutmakta problem varken, 30-40 yıl önceki olayları daha kolay hatırladıklarını görüyoruz” şeklinde konuştu.
3 evrede ilerliyor
Alzheimer hastalığının 3 evreden oluştuğuna dikkat çeken Haki, “Hafif evre, genellikle kişinin günlük yaşantısını etkilemediği, daha hafif unutkanlıkların olduğu, günlük yaşantısına devam ettiği evredir. Orta evrede ise kişinin şikâyetleri artar. Biraz daha yardıma ihtiyacı vardır. Bazı hastalarda paranoid olmayan şeyleri düşünme gibi birtakım sosyal ilişkilerde bozukluk başlar. İleri evrede ise artık hasta bakıma muhtaç hale gelmiştir. İdrar, mesane ve bağırsakla ilgili birtakım bozukluklar, basit emirleri anlayamama yapamama ya da sürekli gezinme gibi şikâyetleri olabilir. Artık geç evrede hasta bir başkasına bağımlı hale gelmiştir” diye konuştu.
Fiziksel aktivite ve doğru beslenme şart
Alzheimer hastalığının birtakım çalışmalarla engellenebileceğini veya seyrinin değiştirilebileceğinin altını çizen Haki, “Yapılan çalışmalarda düzenli olarak yapılan fiziksel aktivitenin ve Akdeniz tipi beslenmenin Alzheimer hastalığını engellediği tespit edilmiş. Bunun dışında sosyal yaşantı, beyni çalıştırabilecek birtakım aktiviteler, aynı zamanda düzenli beslenme, özellikle görme ve işitme bozukluğu olan hastalarda bunların giderilmesinin Alzheimer hastalığının gelişimini geciktirdiği tespit edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Tam tedavisi bulunmuyor
Alzheimer hastalığının tam bir tedavisinin bulunmadığını dile getiren Haki, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Alzheimer hastalığının tedavisi için bilim insanları çok yoğun bir uğraşı içinde. Fakat maalesef tam anlamıyla bir tedavisi yok. Sadece ilerlemesini yavaşlatacak ve semptomlar geliştiğinde semptomları azaltacak tedaviler var. Alzheimer hastalığı geliştikten sonra da öncelikle yapılması gereken şeyler bir hastanın özellikle arkadaşlarıyla ve ailesiyle sosyal yaşantıya devam etmesi, beynini aktive edecek ve çalıştıracak aktivitelere devam etmesi gerekir” dedi.