Gündem

Enkaz altındaki babanın en acı duası

Asrın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremde Hatay ve Gaziantep'te görev yapan Rize Belediye İtfaiyesi'nde görevli İtfaiye Çavuşu İsmail Karaosman unutamadığı o anları anlattı.

Enkaz altındaki babanın en acı duası
02-03-2023 10:39

Asrın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremde Hatay ve Gaziantep'te görev yapan Rize Belediye İtfaiyesi'nde görevli İtfaiye Çavuşu İsmail Karaosman unutamadığı o anları anlattı.


Depremi öğrendikleri anda hazırlıklarını tamamlayarak 17 kişilik bir ekiple Rize'den yola çıkarak Gaziantep'in Nurdağı ilçesindeki arama kurtarma çalışmalarına katıldıklarını belirten İsmail Karaosman, depremin 2. günü eşini ve 2 çocuğunu depremde kaybetmiş olan bir babaya enkaz altında ulaştıklarını ve enkaz altında kalan babanın oğlu için kendisi öldükten sonra enkaz altında korkmasın diye ilk önce onun ölmesi için dua ettiğini ve bunun kendisini çok etkilediğini söyledi.



“Bir bebek çıkartmıştım, şu an aklıma geldikçe hala gülüyorum”


Enkaz altından canlı çıkarmanın çok güzel bir duygu olduğunu fakat ondan sonra depremzedenin yaşadıklarını düşününce hüzne kapıldıklarını belirten İtfaiye Çavuşu İsmail Karaosman, “Canlı çıkarmak çok farklı bir duygu. İçinde hem inanılmaz bir mutluluk oluyor bir de o insanın yaşadıklarını ve hissettiklerini düşününce onun hüznünü de yaşıyorsun. Bir insanı kurtarmak cidden çok muhteşem bir duygu ama çıkardığın insanın yerine kendini koyduğun zaman bir de acı hissediyorsun. Çünkü çıkardığımız her kişi ailesiyle birlikte çıkmıyor. Bunun tam anlamıyla bir tarifi yok. Toplamda 6 kişi canlı çıkardık oradan. 100'ün üzerinde ceset çıkardık. Bazılarının mutluluğu var hüznü olanda var. Bir bebek çıkartmıştım, şu an aklıma geldikçe hala gülüyorum. O bebeğin çıkışı, onu kucağıma alışımı, o his çok güzel bir duygu. Ben gülüyorum, arkadaşım ağlıyor. Aradan 5 dakika geçiyor, ben düşünmeye başlıyorum bu sefer ben de ağlama başlıyordum” ifadelerini kullandı.



"Oğlum benden önce ölsün yoksa enkaz altında yalnız kalırsa korkar"


Enkaz altında ulaştıkları bir babanın sözlerinden çok etkilendiğini ifade eden Karaosman, “Orada bir kez empati kurdum. Bizim işte empati kurmak çok tehlikelidir. Sakıncalıdır ama bir baba olarak kurdum empatiyi. Depremin ikinci günüydü ihbar geldi bize, canlı var diye. Oraya doğru gittik. Depremzede 3 veya 4 kat aşağıdaydı. Yukarıdan delip yanına inip konuşuyoruz. Adam kolonun altında kalmıştı. 2 çocuğu ve eşi vefat etmişti. İnsana bir şekilde moral vermeye çalışıyoruz. 'Ben buradan asla çıkamayacağım' düşüncesindeydi. Onu kurtarma esnasında bunu sürekli söylüyordu. Ben de hep şunu diyordum, 'Yahu ben seni Rize'den buraya kurtarmak için geldim. Bak seni burada bırakmayacağım. Ya beraber çıkacağız ya burada kalacağız' diyordum. Bu şekilde diyaloğumuz olmuştu. 2 çocuğundan bahsetmeye başladı. Bana, ‘Abi sana bir şey söyleyeyim mi? Oğlum bu sabah öldü biliyor musun' dedi. Ben o ara hiçbir şey diyemedim. Boğazımda yutkunup kaldım. Çocuğunun kanaması vardı. Depremin 24 saatini atlatmıştı. 'Ben ikimizin de burada öleceğini biliyordum. Kat olarak çok aşağıdaydık, hem de sesimizi kimsenin duymayacağından emindim. Dışarıda ki olayları da tahmin ediyordum' dedi. Tek bir şey için dua ettiğini söyledi. O da ‘Oğlum benden önce ölsün' olmuş. O an kendimi adamın yerine koydum. Şunu düşündüm bir babaya bunu ne söyletebilir. Burada yalnız kalmasın düşüncesindeydi. 'Yalnız kalırsam ben kalayım, oğlum yalnız kalıp korkmasın' Sağ çıkardık onu oradan. O olay beni çok etkiledi” diye konuştu.



“Bebeği çıkartmakta yaşadığım duygu tarif edilemez”


Enkaz altından bir bebeği çıkartırken yaşadığı duygunun tarif edilemez olduğunu söyleyen Karaosman, “Bizim çalışma yaptığımız enkazın yan enkazından bir ses olduğunu öğrendik. Oraya geçtik, içeriden bir kadının sesi geliyordu ama Türkçe hiç bilmiyordu. Türkçe bilen bir Suriyeli arkadaş bulduk. İçeride 3 kişi olduğunu söyledi. Eşinin, çocuğunun ve kendisinin olduğunu söyledi fakat eşi ilk depremde vefat etmişti. Bir tünel açmaya başladık. Hem kafa fenerimiz hem de el fenerimiz vardı. Dışarıda ki tercüman arkadaşa ışığı gördüğü anda bize ses vermesini söyledik. Bir 4,5-5 metre gittikten sonra kadın ışığı gördüğünü söyledi. Küçük bir delikten ışık tuttuğumda bana başının açık olduğunu böyle çıkmak istemediğini söyledi. Başımdaki bandanayı çıkartıp o aralıktan içeriye attım. İlk önce kollarımı uzattım ve bebeği kollarıma koymasını istedim. Fakat alan çok dardı. Ben de arkadaşlardan ayaklarımdan tutup beni yukarıya çekmelerini istedim. Böylece zincir yapıp beni dışarıya çıkarttılar. Bebeği çıkartmakta yaşadığım duygu tarif edilemez. Sonra enkaza tekrardan girip kadından ellerini uzatmasını istedim. Tabi benim her dediğim dışarıdan çeviriyorlar. Sonra bileklerinden tuttum ve aynı şekilde zincir gibi çektiler beni. İkisinin de sağlığı çok iyiydi” şeklinde konuştu.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER