Türkiye’de enerji sektöründe yaşanan son gelişmeleri Türk-İş’e bağlı Tes-İş Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik değerlendirdi. Erçelik, Muğla’da konumlu bulunan termik santrallerden yola çıkarak enerji sektöründe yaşanan sıkıntıları, elektrik üretiminin önündeki engelleri ve enerji fiyatları hakkında açıklamalarda bulundu. Elektrik fiyatlarının mutlaka yükselmesi gerektiğini belirten Fatih Erçelik, "Bölgemizde dolaylı ve dolaysız 70 bin kişi santrallerden geçimini sağlamaktadır. Santrallerin sorunsuz üretime devam etmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Yerli kaynakla üretim yapan termik santraller milli güvenlik açısından ülkenin stratejik kurumlarıdır" dedi.
Tes-İş Yatağan Şube Başkanlığında açıklama yapan Fatih Erçelik, “Türkiye’de sendikalı işçi sayısı toplamda 2 milyon 495 bin 423’e ulaştı. Maalesef ülkemizde sendikalaşma oranı çok düşük, sendikalı çalışan oranı topla çalışanların sadece yüzde 15,22’sini oluşturuyor. TÜRK-İŞ, 1 milyon 349 bin 209 üyesiyle sendikalı işçilerin yarısından fazlasına yani yüzde 54,06’sını temsil ediyor. Enerji sektöründe ise toplam çalışan sayısı 265 bin 579. Bizim sendikamız TES-İŞ’e bağlı üye sayısı ise 71 bin 912’dir. TES-İŞ, enerji işkolunda yüzde 27,08 örgütlenme oranıyla TÜRK-İŞ’e bağlı sendikalar arasında birinci, üye sayısı açısından ise beşinci büyük sendikadır. Bu üyelerin yüzde 16,68’ini oluşturan 12 bin kişi termik santrallerde ve santralleri beslemekle görevli kömür madenlerinde çalışmaktadır. Maden İş sendikasının da 30 bin üyesinin de 14 bini yani neredeyse yarısı termik santralleri besleyen kömür madenlerinde çalışıyor. Ancak son yıllarda özellikle elektrik ve maden sektöründe çalışan işçiler ki bunların çok büyük bir bölümü sendikalı, işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya” dedi. "Termik santraller, günümüzde ciddi mali zorluklarla boğuşuyor"
Erçelik, termik santrallerin mali zorluklar yaşadığını ifade ederek “Türkiye’nin enerji üretiminde önemli bir paya sahip olan termik santraller, günümüzde ciddi mali zorluklarla boğuşuyor. Bu durum, sadece enerji üretim sektörünü değil, bu sektörde direkt istihdam edilen binlerce çalışanımızı ve onların ailelerini de derinden etkilemektedir. Elektrik fiyatlarının seyri termik santrallere darbe vuruyor. Son yıllarda, özellikle içinde bulunduğumuz 2024 yılında elektrik piyasasında gözlemlenen fiyat seviyeleri, termik santralleri mali açıdan sürdürülemez bir noktaya getirdi. Mevcut elektrik fiyat seviyesi, santrallerin gelirlerini ciddi anlamda azaltıyor ve işletme maliyetlerini karşılamada yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Elektrik fiyatlarındaki bu seviye, enerji üreticilerinin finansal sürdürülebilirliğini ortadan kaldırmaktadır. Santraller, ürettikleri elektriği maliyetlerinin altında satmak zorunda kalmakta, bu da ekonomik dengelerini bozmakta ve faaliyetlerini devam ettirmelerini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle termik santraller, maliyetlerini kısıyor, işçi çıkarıyor ya da piyasa koşullarının altında ücretler ödeme yoluna gidebiliyor. Bir diğer konu ise termik santrallerin yaşadığı hammadde sıkıntısı. Santrallerin kapanması veya kapasite azaltması, binlerce çalışanın işini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmasına neden oluyor. İşsizlik, ailelerin ekonomik durumunu kötüleştirmekte, geçim kaynaklarını ellerinden almaktadır. Bu durum, toplumsal ve ekonomik sorunları derinleştirmekte, çalışanlarımızı ve ailelerini büyük bir belirsizliğe sürüklemektedir. Sadece Sendikamız ve Maden İş dikkate alındığında 26 bin direkt sendikalı istihdamın devamı termik santrallerin mevcudiyetine bağlı. Dolayısı ile bu sadece santrallerin değil, bizim ve hatta ülkemizin sorunudur” şeklinde konuştu.
Erçelik yaptığı açıklamanın devamında yerli kaynakla üretilen enerjinin önemine değinerek “Milli menfaatlerimiz, ekonomik olarak başka hiç bir karşılığı olmayan milli kaynağımız linyit kömürünün elektrik enerjisine çevrilerek cari açığa yıllık katkısı 4.5 milyar doları bulan bu santrallerin ayakta kalmasını ve ekonomik hayatta kalması yönündedir. Türkiye, enerjide dışa bağımlı bir ülke, işte termik santrallerimiz bu bağımlılığı azaltıyor, ‘kömür kullanmayalım’ diyenler, her yıl milyarlarca dolar paramızı enerji almak için yabancı ülkelere vermemizi istiyor. Yerli kömür kaynaklı santrallerin artık olmadığı ve doğalgazın, yabancı kömürün, nükleerin ithal edilemediği bir an düşünün, sadece yenilenebilir kaynaklarla baş başa kalmış olacağız. Bu durumda arz güvenliğimiz tehlikeye girmiş olacak, enerjisiz kalacağız. Yenilenebilir enerji baz yük değildir, sürekli emre amade değildir. Tıpkı savunma sanayii gibi, yerli kaynak baz yük santraller de maliyet unsurları ikinci planda kalacak stratejik tesislerdir. Bugün santrallerin mevcut durumda tehdit altında olması ve önlem alınmazsa kapanması, yarın hepimizi tehdit altına sokacak çok kritik bir durumdur. Tabii ki biz de yenilenebilir enerjiyi destekliyoruz ancak bu bir süreç. Ekonomik gelişimlerini tamamlamış, milli gelirini 60-70 bin doların üzerine çıkarmış, işsizlik sorunu olmayan, her yıl işe girmesi gereken 600 bin 700 bini genci olmayan Avrupa ülkeleri, ’kömürden çıkın’ diye diğer ülkelere baskı yapıyor. Oysa bizim gibi ülkelerde, bunu bir yılda yapmak mümkün değil, bu bir süreç meselesi. Termik santrali kapatmak bir günde, bir yılda olmaz. Geçiş süreci olması lazım, bu sektörün oluşturduğu ekonominin ikame edilmesi lazım, kesintisiz enerji ihtiyacını karşılayacak yerli enerji ile çalışan tesislerin olması gerekiyor. Batı’nın bu tavrı amiyane tabirle ’bekara karı boşamak kolay’ deyimini getiriyor” ifadelerini kullandı. "Elektrik fiyatları maliyetleri karşılayacak bir seviyeye getirilsin"
İşçilerin taleplerini dile getiren Erçelik, “TES-İŞ Sendikası olarak, devletimize ve ilgili tüm bağımlı bağımsız kurumlara acil çağrıda bulunuyoruz. Termik santrallerimizin mali sürdürülebilirliğini sağlamak ve istihdamı korumak adına bazı önlemlerin alınması gerekiyor. Öncelikle, elektrik fiyatları konusunda düzenleme yapılması gerekiyor. Çünkü şu anki fiyatlarla santraller ürettiği elektrikten para kazanamıyor. Para kazanamayan, kar edemeyen herhangi bir şirketin ayakta kalmasını mümkün olmadığını çocuklar bile bilir. İkinci konu termik santrallerin giderek artan maliyetleri. Bir yandan fiyatlar nedeniyle kar edemiyorsun, bir yandan da maliyetlerin artıyor. Kömür bulmak en büyük sorun, bazı santrallerimiz kömürü varken çıkaramıyor. Zaten bu iki konuda adım atılırsa hem üretim hem de istihdam tarafında sorunlar büyük ölçüde çözülür. Son olarak da santrallerimizin çevresel uyum konusundaki yatırımlarını sağlamak için bazı teşvik mekanizmaları devreye alınabilir, bu sayede çok daha çevreci ve verimli üretim de mümkün olur” dedi. "Büyük şehirlerden görüş bildirenler bölgenin gerçeklerini bilmiyor"
Son olarak yerli kaynakla üretim yapan elektrik santrallerinin üretim yapmasının önündeki sıkıntıları da dile getiren Erçelik, "Türkiye özgür bir ülke, isteyen herkes anayasal hakkını kullanarak görüşlerini dile getirebilir ancak bunu gerçekleri çarpıtarak yapmamak şartıyla. Bizim ve hatta Maden-İş’in örgütlü olduğu tüm iş yerlerinde her şey yasalara uygun olarak yapılıyor. Biz evet işçiyiz ama aynı zamanda hepimiz çalıştığımız bölgelerin halkıyız, bizlerin ya da yakınlarımızın da elektrik santrallerinin olduğu bölgelerde bahçesi, tarlası var. Yani büyük şehirlerden görüş bildirenlerin aksine biz bu bölgelerde yaşıyoruz. Örneğin zeytin taşınamaz diye bir algı var. Dünyanın her yerinde hatta zeytinciliğin en çok yapıldığı İtalya, İspanya gibi ülkelerde her yıl binlerce zeytin ağacı taşınıyor. Türkiye’de de aynı şekilde. Söz konusu enerji olunca, kömür olunca zeytin ağacı taşınamaz diyerek itirazlar ediliyor. Oysa bilim dünyası bunun aksini söylüyor. Örneğin Muğla’nın her yerinde zeytin ağacı taşıma işi yapılıyor. Dolayısıyla sırf itiraz etmek için itiraz edilmesin. Binlerce işçi ve ailelerin hayatlarıyla oynamak bu kadar kolay olmamalı" ifadelerine yer verdi.