Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; Suudi Arabistan, Katar ve BAE'yi kapsayan Körfez turu dönüşünde, aralarında Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni ve Haber7 Yazarı Hasan Öztürk ile Ülke TV'de yayınlanan "Sıradışı" programının sunucusu Turgay Güler'in de olduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.
NATO ZİRVESİ VE TÜRKİYE'NİN KONUMU
SORU: Vilnius ziyareti, Batı ile ilişkilerde bir "restorasyon" olarak algılandı daha çok. Körfez ziyaretiniz de oldukça pozitif bir gündemle gerçekleşti. Üç önemli ülkeye gerçekleştirdiğiniz ziyaret, bu anlamda hem Vilnius Zirvesi'nde hem bu ziyaretiniz bağlamında Türk dış politikası açısından nasıl değerlendirirsiniz? Yeni dönemin, Türkiye Yüzyılı'nın dış politikasını? Aslında üç sene önce siz "Düşmanlarımızı azaltacağız, dostlarımızı artıracağız." ifadesini kullanmıştınız. Bu aynı zamanda dış politikamızın bir sürekliliği midir?
CEVAP: Tabii ki düşmanları azaltmak, dostları ise çoğaltmak bizim siyasetimizin bir yol haritası. Bunu devam ettiriyoruz. Vilnius'ta bunu çok açık net gördüm. Orada kimlerle, nasıl görüşmeler yaptığımızı sizler de müşahede ettiniz. Eğer bu olmamış olsaydı bizim bazı ülkelerle hiç görüşme yapmamamız gerekirdi. Biz, bu görüşmeleri yaparken bir şeyi ispat ettik. O da neydi? Düşmanı azaltmak, dostu çoğaltmak gayreti içerisindeyiz. Eğer Türkiye, bir güç kazanıyorsa bu gücü bu politikalarıyla kazanıyor. Bundan sonraki süreçte de bu şekilde devam ederek, bölgesel ve küresel güç olmanın adımlarını atmaya devam edeceğiz.
Türkiye, bölgesel ve küresel arenada önemli bir aktör, oyun kurucu bir ülke. Küresel meselelerde kararsızlığın hakim olduğu bir atmosferde, ülkemiz istikrarlı yönetimi ve politikalarıyla öne çıkıyor. Her meselede insanı merkeze alan, insan onurunu korumaya çalışan Türkiye; Batı, Ortadoğu, Uzakdoğu, Afrika ve Arap coğrafyasıyla aynı anda dostluk ilişkileri kurabilen yegane ülkedir. Biz ilk günden itibaren ilkeli ve kararlı bir dış siyaset yürütüyoruz. İhtilaflı konuları çözüme kavuşturarak, ilişkileri güçlendirmeyi iktidara geldiğimiz ilk andan itibaren savunuyoruz. İlişkileri güçlendirme, yeni dostlar kazanma süreçlerini "restorasyon" olarak göremeyiz.
Türk dış politikası her zaman milli çıkarlarını, menfaatlerini esas alan bir eksendedir. Dün böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak. Bizim dostluğumuzu kazanan ya da kazanacak diğer ülkeler için yeni bir dönemin başlangıcı diyebiliriz.
İSVEÇ'E YAKILAN YEŞİL IŞIĞIN ŞARTLARI VAR
SORU: Yeşil ışık yakıldı NATO Zirvesi'nde. Fakat bunun bir de Meclis onay süreci var. İsveç'in kat ettiği yol, attığı adımlar ve AB desteği sözü sizce Meclis'te yeterli olacak mıdır?
İkinci sorum da Yunanistan'la ilgili. Yeni bir dönem başlıyor dediniz. İlerisi için Atina'dan nasıl bir beklentimiz var? Zaten silahsız olması gereken adalarda, burada bir kat edilecek yol, ivme kazandırır mı?
CEVAP: Bunu Sayın Başbakan Miçotakis ile çok açık, net konuştuk. Yani bu adaların silahlandırılması meselesini. Nitekim konuyla ilgili Dışişleri Bakanım kendi muhatabıyla da bunları konuştu, konuşuyor ve konuşacak. Tabii bu iş sadece Yunanistan'dan kaynaklanmıyor, malum Beyaz Saray'daki dostları ve lobi, sürekli olarak bunları tahrik ediyor. Bu tahrik neticesinde de zaman zaman arzu edilmeyen durumlar meydana geldi. Dışişleri Bakanımız Hakan Bey kendi muhatabıyla görüşüyor, Danışmanım Çağatay Kılıç'ın Miçotakis'in özel temsilcisiyle olan münasebetleri bu süreci çok daha farklı kılacaktır. Bunu da süratle aşacağımıza inanıyorum.
İsveç'in NATO üyeliğiyle ilgili düzenleme Meclis'e sevk edildiğinde, süreç TBMM çalışma takvimine göre şekil alacak. Görüşmelerimizde İsveç tarafının verdiği sözlerin, garantilerin takipçisi olacağız. İsveç'in atacağı adımlara göre de biz harekete geçeriz. NATO'nun en güçlü ikinci ordusuna sahip, NATO'nun adeta lokomotifi Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği de Birliğe canlılık ve güç katacaktır. İsveç'in, ülkemizin üzerinde hassasiyetle durduğu terör örgütleriyle mücadele ve teröristlerin iadeleri konusunda somut adım atması kendi lehine olacaktır. Verilen sözlerin, garantilerin yerine getirilmesini bekliyoruz.
MISIR'LA YENİ YOL; LİBYA'YLA ORTAKLIĞI GENİŞLETME
SORU: Mısır ile ilişkilerin düzelmekte olduğu bir dönemde bu turunuz gerçekleşti. Aktüel ekonomik çerçeve gayet olumlu. Bu çerçevenin dışında nasıl sonuçlar bekleyebiliriz? Mesela Doğu Akdeniz jeopolitiği ve Mavi Vatan'a dair meselelerde Yunanistan, İsrail ve Mısır'ın mevcut pozisyonlarını dikkate aldığımızda Körfez turunun etkileri nasıl olur?
CEVAP: Bu Körfez ziyaretimde liderlerle yaptığımız özel görüşmede gördüm ki Mısır konusunda attığımız adım onları ciddi manada memnun etmiş. Hepsi de bize teşekkür etti. Yani Mısır ile büyükelçilerin atanmış olması, bizler için bölgede yeni bir gelişmenin olması durumudur. Bundan dolayı memnun olduklarını gördüm. Şimdi gerek bakan arkadaşlarımız gerek iş insanlarımız Mısır ile ilişkilerini geliştiriyorlar. Mısır ile ilişkilerin geliştirilmesi özellikle ekonomik potansiyelimizi de ciddi manada artıracaktır. Bir de Libya ile doğal gaz noktasında attığımız adımlar, aldığımız mesafeler var. Bu da birilerini rahatsız etmişti. Bu gelişmelerle birlikte Türkiye'nin Mısır ile ilişkileri çok daha farklı bir şekilde gelişecektir. Önümüzde Libya'ya inşallah bir ziyaretim olacak. Libya ile birlikte belki Kuzey Afrika'da bazı ülkelere de bir ziyaret turu düzenleme durumumuz olabilir. Bu ziyaretleri yapmadan mesafe almamız mümkün değil.
BAE, KATAR VE SUUDİ ARABİSTAN'LA YAPILAN EKONOMİK GÖRÜŞMELER
SORU: Dış politika boyutuna değiniyoruz ama ekonomik boyutu biraz daha merak ediyoruz efendim. Dubai ile imzalanan 50,7 milyar dolar zaten çok önemli, kamuoyunda konuşuluyor. Suudi Arabistan ve Katar boyutuyla ilgili verebileceğiniz bir rakam söz konusu olabilir mi? Öte yandan biraz daha ayrıntısını rica edebilir miyiz? Çünkü DEİK Başkanı, bu ziyaret öncesinde ön temasların gerçekleştirildiğini aktarırken üçüncü ülkelerin de yatırım hedefi olabileceğini ifade etmişti, özellikle Afrika'yı vurgulayarak. Biraz daha siz bilgilendirebilirseniz seviniriz.
CEVAP: Suudi Arabistan ve Katar'ın da Birleşik Arap Emirlikleri gibi attığı ve atacağı, iş insanlarımızla yaptıkları görüşmeler var. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile yaptığım ikili görüşmede oranın da çok ciddi bir potansiyeli bulunduğunu, adımlar atılacağını bizzat kendileri ifade ettiler. O toplantıyı Dışişleri Bakanımız Hakan Bey ile birlikte Veliaht Prens Muhammed Bin Selman ile yaptık. Oradan da doğrusu ciddi manada umutluyuz. Katar ile ilişkilerimiz olumlu seyretmeye devam ediyor. Orada da Katar Emiri Şeyh Temim, adımları atmaya devam edeceklerini söyledi. Malum en önemli adım da deprem döneminde 10 bin konteyner göndermeleri oldu. Dünya Kupası'nda kullandıkları konteynerleri deprem bölgesinde sağlıklı bir şekilde dağıttık, bölgeye yerleştirdik. Bundan sonraki sürece yönelik yine buna benzer adımları atmaya devam edeceklerini söylediler.
Birleşik Arap Emirlikleri ile enerji, ulaştırma, altyapı, lojistik, e-ticaret, finans, sağlık, gıda, turizm, emlak, inşaat, savunma sanayii, yapay zeka ve ileri teknolojiler gibi alanlarda büyük anlaşmalar imzalandı. 50,7 milyar dolar tutarında devasa ölçekli bir anlaşma yaptık. Öte yandan bu Körfez ziyaretimiz sırasında yine Cumhuriyet tarihimizin en büyük savunma ve havacılık ihracatı sözleşmesine imza atıldı. Tüm bu anlaşmalar maddi karşılıklarının ötesinde Körfez ülkelerinin Türkiye’nin ekonomisine, sanayisine güvenlerinin göstergesidir.
İmzalanan anlaşmalar çerçevesinde yatırımları Türkiye'de gerçekleştireceğimiz gibi bu ülkelerin yanı sıra üçüncü ülkelerde de ortaklıkları, işbirliklerini geliştirerek, çeşitlendirerek gerçekleştirebileceğiz.
KKTC'NİN TÜM DÜNYADA TANINMASI SÜRECİ
SORU: Kıbrıs Barış Harekatı'nın 49. yıldönümü, Ercan Havalimanı'nın yeni terminal binası açılışı dolayısıyla KKTC'desiniz. Geçen ay da Lefkoşa'dan Bakü'ye uçağınız havalanmıştı. Bu Kıbrıs'ın tanınması açısından önemli bir mesaj olarak yorumlanmıştı. Şu zamana geldiğimizde Kıbrıs'ın tanınması noktasında nasıl mesajlarınız olacak?
CEVAP: Yaptığımız çalışmalarla Türk Devletleri Teşkilatı'nda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti artık bir gözlemci üye olarak yerini aldı. Artık Teşkilatın toplantılarına davet ediliyor, katılıyor. Bunu Türk dünyasından tüm dünyaya yaygınlaştırmak suretiyle neler yapılabilir bunu çalışıyoruz. İkili görüşmelerle, kulis faaliyetleriyle Batı'ya da bunları söylüyoruz. Temennimiz odur ki Türk dünyasından sonra Körfez ülkeleriyle ve bunun yanında Batı'ya da bunu hissettirmek suretiyle bu adımları atalım. Kuzey Kıbrıs, şu anda 300-400 bin nüfusa sahip, bu önemli bir potansiyel. Meclis binamızı yapıyoruz, Cumhurbaşkanlığı binasını yapıyoruz. Ve bunlarla, fiziki imkanlar noktasında Kuzey Kıbrıs çok daha farklı bir konuma geliyor. Açılışını yaptığımız havalimanı Güney Kıbrıs'ta yok. Böyle bir havalimanına sahip oluyoruz. Pist itibariyle, her tür uçağın inebileceği bir pist. İnşallah bunlarla beraber bu fiziki altyapıyı tüm dünyaya göstermek suretiyle inşallah Kuzey Kıbrıs'ta yeni adımların atılmasını sağlamış olacağız.