Spor

Ergin Ataman: Amerikalı menajerle oyuncu pazarlığı yapmam

A Milli Erkek Basketbol Takımı'nın tecrübeli başantrenörü Ergin Ataman, Avrupa Şampiyonası'ndaki hedeflerden, aday kadrodaki tercihlerinin nedenlerine kadar önemli konularda değerlendirmelerde bulundu.

Ergin Ataman: Amerikalı menajerle oyuncu pazarlığı yapmam
16-08-2022 16:17

Türk basketbolunun önemli isimlerinden Ergin Ataman, Ümit Avcı'nın sorularını cevapladı. A Milli Erkek Basketbol Takımı'nın tecrübeli başantrenörü, Ömer Faruk Yurtseven'in aday kadro davetini reddetmesine dair dikkat çeken ifadeler kullandı.

"GENCİZ AMA GÜÇLÜYÜZ"

Ergin Ataman, A Milli Basketbol Takımı'nın Avrupa Şampiyonası'ndaki en genç takımlardan birisi olacağını söyledi. Tecrübeli başantrenör konuyla ilgili, "Yaş ortalaması 24 olan bu kadro tabii ki bir iki yıl sonra daha da güçlü olacaktır ama şu anda da madalya kazanabileceğimize inanıyoruz. Belki son yılların en zorlu turnuvası olacak ama biz çok iddialıyız" açıklamasını yaptı. Ergin Ataman taraftarlardan destek istedi.

Anadolu Efes ile üst üste iki EuroLeague şampiyonluğu yaşadıktan sonra A Milli Erkek Basketbol Takımı'na madalya kazandırmak için kolları sıvayan Ergin Ataman, umut verici açıklamalar yaptı. Takımın gençliğini gerekçe göstererek, hedefi ileriki yıllara koymayacaklarını söyleyen başarılı isim, tüm ekibin başarıya inandığını ve tüm çalışmalarını kazanmak üzerine yaptıklarını anlattı.

İlk açıklamanızda ortaya büyük bir hedef koymuştunuz ve bu aslında bir mesajdı. Takımı topladığınızda bu hedefe ne kadar inanmış bir oyuncu grubuyla karşılaştınız?

Şu anda herkesi çok motive ve bir hedef doğrultusunda çalışmanın bilincinde görüyorum tüm ekibimizi. Herkes en iyisini yapmaya çalışıyor ve onlarla konuştuğumda da Avrupa Şampiyonası'nda madalya alabileceğimize inandıklarını anlıyorum. Yani bu hedefin çok uzağında değiliz ama şunu da belirtmek lazım; bizim gibi 5-6 takım daha, belki de daha fazlası, mutlak madalya hedefiyle şampiyonaya geliyor. Çok güçlü kadrolar topladı bütün ülkeler, son yılların en sert ve kaliteli Avrupa Şampiyonası olacak gibi duruyor. 

Hazırlık maçları da başladı. Slovenya maçı önemli bir göstergeydi. Larkin olmamasına rağmen hücumda çok etkili gözüktük ama savunmada da hatalar vardı. Bu maçlardaki performans sizi tatmin etti mi?

Şu anda hazır değiliz. Yüzde 50 ile oynuyoruz. Larkin'in takıma katılması da önemli bir faktör olacak ve hücuma daha da çeşitlilik katacak. Slovenya maçında hızlı hücum savunmasında sıkıntımız olduğunu gördük. Bu da biraz da hücumdan kaynaklandı. Yapılan top kayıpları sonrası ya da atılan basketler sonrasında tek pasla yediğimiz sayılar bizim dengemizi bozdu. Yarı saha savunmasını ise iyi yaptığımızı düşünüyorum. O eksikler de zamanla oturacak. Bir de hazırlık maçlarında biz tamamen kendi oyunumuzu yerleştirmeye, bir yandan da kadroyu belirlemeye çalışıyoruz. Deneme-yanılma yapıyoruz. Evet maçların son periyotlarını kazanmaya oynuyoruz ama oraya gelinceye kadar da hangi oyuncuyu nasıl kullanabileceğimizi görmeye çalışıyoruz. Rakip analizi yapmıyoruz. Taktiksel bir savunma kullanmıyoruz. O yüzden ben kadro tamamen belli olup rakip analizine başladığımızda daha iyi savunma yapacağımı düşünüyorum.  

Geçtiğimiz günlerde aday kadrodan iki oyun kurucu Berk ve Kartal'ı çıkardınız. Şu anda net bir oyun kurucumuz yok gibi. Buğrahan ve Doğuş sezon içinde bu pozisyonu oynadılar ama baskıya karşı da top kaybı yapabilen isimler. Bu durum sıkıntı yaratmaz mı?

Oyun sistemimizde Larkin'i guard olarak kullanacağız. Bunu kendisiyle de konuştum. Efes'te Micic'le 1-2 pozisyonunu paylaşıyorlar ama burada direk 1 numara olarak oynayacağı için onun yanında kullanacağımız oyuncuları biraz daha savunmacı ve biraz daha skora yönelik isimler olmasını düşündük. Bu nedenle tam 1 numara olan Berk ve Kartal'a bu kadroda yer veremeyeceğimizi düşündük. Buğrahan'dan veya Şemhus'dan vazgeçmek yerine biraz daha hücum ağırlıklı ve Larkin'le birlikte oynayabilecek bir oyun kurucu olsun istedik. Burada Furkan Korkmaz'ı da deniyoruz. Geçen yıl NBA'de kendi takımında da 20 maç civarında oyun kurucu oynadı. Berk-Larkin ya da Kartal-Larkin ikilileriyle oynamamız fiziksel açıdan biri çok zorlardı. Bu nedenle böyle bir karar verdik.  

Sizin öne çıkan özelliğiniz yıldızları bir arada kullanabilme becerisi. Efes'te Larkin-Micic ikilisinde bunu gördük. Şimdi burada Larkin-Cedi ve Furkan gibi üç top kullanıcı olacak. Alperen ve Sertaç gibi uzunlar da top kullanmak isteyecek, buradaki dağılımı nasıl yapacaksınız?

Bütün takımlarda bu var. Şampiyonluğa oynayan takımların kadrosuna baktığımızda her takımda 3-4 tane çok dominant, skor gücü yüksek isim var. Onun için biz oyun düzenlerini iyi kurgulayıp, maçın içinde top paylaşımını iyi yapıp, o anda hangi oyuncu daha formdaysa ve rahatsa topu ona kullandırıp, diğer oyuncuları yardımcı oyuncu gibi görevlendirip bir sistem belirleyeceğiz. İç-dış dengesini oturtmamız gerekecek. Alperen gibi sırtı dönük oynayabilen bir ismimiz var. Melih gibi bir şutörümüz var, perde çıkışlarında ona şut yaratmamız gerekecek. Onuralp ve Şehmus maçın içinde dinanizm katabilen oyuncular, Sertaç zaten benim sistemim içinde çok önemli bir oyuncu. Bu nedenle ben zaten bu kadronun madalya hedefinin olacağını ısrarla söylüyorum. Bu oyuncuları iyi kurgulabilmek bizim görevimiz. Tabii ki onların da kimin ne yaptığından çok maçı kazanmaya odaklanması gerek. Bunu Anadolu Efes'te başardık. Zaten bir oyuncunun öne çıkmasıyla belki orta sınıf maçları kazanırsınız ama üst düzey rakiplere karşı kazanmak için bizim tüm oyuncularımızın katkısına ihtiyacımız olacak.  

Burada sizin hakkınızı da vermek gerek. Rakipler bizim hakkımızda konuşurken, söze hep üst düzey bir antrenöre sahip Türkiye diye söze başlıyor. Yani madalya hedefi oyuncular kadar sizin de son yıllarda başardıklarınızla alakalı gözüküyor. Bu sizin üzerinizde 'kaybedersek' baskısı yaratıyor mu?

Spor bu. Orada 24 takım savaşacak, 3 tanesi madalya alacak. Sonuçta başarısızlıktan korkarsak bu işi yapmamak gerek. Öyle olsa benim üst üste iki Euroleague şampiyonluğunu cebime koyup, Ege sahillerinde yatıyor olmam gerekirdi. Bence başarısızlık korkusu yok ama beklentiyi karşılayabilme sorumluluğu var. Buna başarmak için çalışacağız ama yapamayabiliriz de...  

Öyle olsa da genç bir takımız ama... İlerisi için sağlam bir temel atıldı galiba...

Kesinlikle. 24 yaş ortalamasına sahip bir takımız. Yakında açıklanır kadrolar ve bizden genç kaç takım olacak göreceğiz. Önümüzdeki 4-5 yılın takımına sahibiz. Ama bu takım çok genç, bu takım 29 yaş ortalamasına gelince şampiyon oluruz gibi bir şeyin arkasına da sığınmak istemiyorum. Bu takım şu anda da iyi. Tabii ki yıllar geçtikçe daha iyi olacak ama şu anda da bu takımın hedeflere ulaşacak gücü var.  

"YABANCI KURALI DEĞİŞMELİ"

Onuralp gibi Şehmus gibi isimlerin sezon içinde oynadıkları için milli takıma daha hazır geldiklerini gördük. Türk oyuncuların daha fazla oynaması konusunda sizin TBF'ye sunduğunuz öneriler var mı?

"Şu anda çok geç. Kulüpler Birliği ile toplantılar yapıldı. Bu konuda benim Federasyona bir sitemim var. Ben A Milli Takım 'ın başına yeni geldim. Çok yoğun bir sezonun ardından geldim ve çok fazla müdahalede bulunamadım. Ama bence Türk oyuncuların durumları konuşulacaksa en başta A Milli Takım antrenörünün görüşü alınmalıydı. Ondan sonra o görüşü değerlendirecek olan tabii ki TBF Yönetim Kurulu'dur ama benim görüşüm alınmadı. Biraz sitemkarım ama biraz da Euroleague Final Four, Türkiye finalleri derken yaşanan tempoda anlayabiliyorum. Bana göre bu çocukların takımlarında daha fazla oynayacakları modellerin mutlaka uygulanması lazım. Geçmişte bu uygulandı ve o dönemde çok önemli yıldızlarımızın yetiştiğini, hem NBA ve Avrupa'da oynadıklarını hem de milli takıma madalyalar kazandırdıklarını gördük. Avrupa Kupaları'nda global bir mücadele var ve takımların 6-7 yabancı oynatması normal. Ama kendi ligimizde 5 yabancılı takımlarda bile o 5 yabancının 38 dakika sahada kalması, Türk oyuncuların sürelerinin çok az olması anlamsız. Sahaya 12 kişilik kadroda kaç yabancının bulunması önemli değil. 6 olsun, 7 olsun ama sahada olan beşlerde 1 ya da 2 Türk oyuncu bulunursa o zaman Türk basketbolu fayda sağlar. "

Yani siz son iki sezonun Euroleague şampiyonu olarak 3+2 ya da 4+1 kuralı olmalı diyorsunuz...

"Kesinlikle. Çünkü ben Gençler Ligi'nden A Milli Takımımız'a oyuncu yetişeceğini düşünmüyorum. Şu anda Avrupa ikincisi U 18 Milli Takımımız'dan hangi oyuncuyu A Milli Takım'a alabiliriz! Ama geçmişte Hidayet gibi, Ömer gibi, Hüseyin gibi isimler 18 yaşında A Milli Takım'a girdiler. Çünkü kendi takımlarında oynayabiliyorlardı. "

"GELİP ÖZÜR DİLERSE YARIN KADROYA ALIRIM"

Ömer Faruk konusunda açıklamayı siz yaptınız. Oyuncu açıklamasında milli takıma izinsiz katılmadığı haberlerini yalanlıyor ama siz de teknik ekibinizin kendisine ulaşamadığını söylüyorsunuz.

"Karşılıklı konuşularak alınan bir karar yok burada. Oyuncunun menajeri Miami'de kalması gerektiğini ve kendi profesyonelliği için bu şampiyonada oynamayacağını net olarak belirtti. Bu sistem içinde Ömer'in yeri ne olur diye de konuşulmadı. Kaldı ki bu sistemde Ömer'in yeri çok önemliydi. İngiltere maçı farklıydı. Ama şu anda Larkin, Furkan ve Cedi gibi üç silahşörün olduğu bir kadroda, pota altını karartacak atlet bir isim bizim 1 numaralı uzunumuz olabilirdi. Ama bunları konuşamadık bile. Biz kadroyu açıkladık, o zaman bir haber geldi. Ben bunu hiç beklemiyordum bile, yoksa daha önce konuşup, ona rolünü anlatıp, ikna etmeyi deneyebilirdik. O kadar normal ilerliyordu ki her şey. Sezon içinde Mehmet Okur onunla ilgileniyordu, konuşuluyordu ve bana gelen haberler hep büyük bir keyifle oynayacağı yönündeydi. Oynamayacağı haberi geldikten sonra benim kızdığım onunla temas edememek oldu. Yardımcı antrenörlerimiz Mehmet Okur ve Hakan Demir'e ısrarla siz konuşun önce sonra beni konuşturum dedim ama ne mesajlara ne aramalara yanıt verdi. Ben gidip Amerikalı menajerle hiçbir şekilde oyuncu pazarlığı yapmam.  "

Belki de gençliğinden ötürü bir açık kapı bıraktınız ama...

"Kapıyı tamamen kapatma fikrinde değilim. Bu şampiyonada bile benim kapım açık. Gelir özür diler, 'menajerim beni etkiledi ama bu takımın bana ihtiyacı olduğunun farkındayım, ben geliyorum' desin, yarın onu kadroya alırım. Çünkü bu çocuk, İngiltere maçında fedakarlık yapıp oynadı, o maçta kurallar gereği oynamayabilirdi ama bizimle oldu. Sonra ne oldu onu anlayamadım. Benim bu kadar iyi niyetli davranışıma karşı tamamen vurdumduymaz davranıp, 'Benim için Miami daha önemli. Ben istediğimde gelip oynarım derse de o kapı kapanır. Canı istediğinde gelip oynayamaz. "

Geniş kadroda Wilbekin'i de açıkladınız. Bu Kanada öncesinde yaşanan şanssızlık benzeri bir durum halinde alınan tedbir mi?

Bu takımda 1 yıldır zaten Larkin tercih edildi ve takıma monte edildi. Wilbekin, Maccabi'deyken, Larkin'de sıkıntı olsa da kulübü yollamıyordu, tıpkı Sertaç'a Barcelona'nın izin vermemesi gibi. Ancak artık Wilbekin de Türkiye'de ve Türk statüsünde oynayacak, daha önce milli formayı da giydi. O yüzden biz kadroya yazdık ve şu anda Avrupa Şampiyonası'nın 24 kişilik kadrosunda da var. Allah korusun, Larkin bir şanssızlık yaşar, oynayamaz ki geçen sene bunu gördük... Wilbekin de Avrupa'daki en iyi oyun kuruculardan biri. Bunu tartışmak bile anlamsız. Bu yüzden bir sıkıntı yaşamamız durumunda hemen kendisini kadromuza dahil ederiz. Bu gerek bu dönemde, gerekse de sezon içinde oynanacak Dünya Kupası elemelerinde bizim için bir garanti.

"İlgi yetersiz"

Kamuoyunun ilgisini yaratacak olan basındır. Basının ilgisini yetersiz buluyorum. Şimdi futbol ligi de başladı, onun peşinden herkes gidiyor. Euroleague olduğunda Efes ve Fenerbahçe biraz daha konuşuluyor ama milli takım yıllardır üvey evlat gibi olmuş. Basında o heyecan olmayınca bu kamuoyuna da yansıyor ve o zaman ben insanları ateşlemeye çalışıyorum ama her şeyi de ben yapamam. Bu Türkiye'nin takımı. Türkiye'nin 2. spor dalının milli takımı ve bu takım Avrupa Şampiyonası'na soyunmuş, görmezden geliniyor. İtalya'da 9-10 gün kamp yapıyoruz, bir kişi yok yanımızda. Sonra oyuncu gelmediğinde kızıyoruz ama o oyunculara olayın büyüklüğünü göstermesi gereken de bizleriz.