Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ), 17 Kasım Dünya Prematüre Günü çerçevesinde, bebekleri prematüre olarak dünyaya gelen aileleri bir araya getirerek, bu süreçte yaşadıkları deneyimleri anlatmalarını sağladı.
’Dünya Prematüre Günü’ ülkemizde ve dünyada prematüre bebekler ve sorunları ile ilgili farkındalık oluşturmak maksadıyla 2011 yılından bu yana 17 Kasım tarihinde kutlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, 37’nci gebelik haftasından önce dünyaya gelen bebekleri ‘prematüre’ olarak tanımlamaktadır. Tüm gebeliklerin yaklaşık yüzde 10’u anneye veya bebeğe ve bazen de tam belirlenemeyen nedenlere bağlı olarak prematüre doğumla sonuçlanır. Doğum, bebeğin dünyaya gelmesi ile kutlanan bir gündür ancak bu durum erken doğum ile bebek sahibi olan ailelerde biraz farklı yaşanıyor ve hem aile hem de bebek için zorlu bir yaşam mücadelesine adım atılıyor. Bu sebeple Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Dünya Prematüre Günü sebebiyle, prematüre bebekleri ve ailelerini yalnız bırakmamak için bir toplantı düzenledi. Prematüre bebek sahibi ailelerin problemleri dinlendi ve bilgilendirici açıklamalar yapıldı. ESOGÜ’den yapılan açıklamada, “Prematüre bebeğin uzun süren yenidoğan yoğun bakım süreci aileler için belirsizlikler, duygusal iniş çıkışlar ve adrenalin yükselmeleri ile dolu yorucu bir deneyimdir. Bu yönüyle bir lunapark treni yolculuğuna benzetilir. Dünya Prematüre Günü aslında hem konu ile ilgili bilinçlendirme ve önlemler konusunda bilgilendirme, hem de prematüre bebek ailelerini anlama maksadını taşır. Bu yıl Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Neonatoloji Bilim Dalı olarak, prematüre bebek ailelerinden bebekleri yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yattığı süreçte yaşadıkları deneyimlerini ve duygularını bizimle paylaşmalarını istedik” ifadelerine yer verildi.
“Prematüre bebek ailesi olmak hiç bilmediğiniz yabancı bir dünyaya yaptığınız zorunlu bir yolculuk gibidir”
ESOGÜ’de yapılan prematüre toplantısında aileler, yaşadıkları zorlu süreçleri aktardı. Yaklaşık 27 haftalık süreçte 785 gram olarak doğan bebekleri ile ilgili yaşanan süreci anlatan bir aile şunları söyledi;
“Prematüre bebek ailesi olmak birlikteliğinize doyamadığınız bebeğinizle, hiç bilmediğiniz yabancı bir dünyaya yaptığınız zorunlu bir yolculuk gibidir. Bu yolculukta hayat arkadaşına canınıza sarılırken en yoğun hissedilen duygu ise çaresizliktir. Sonrası çokça dua, sevinç, hüzün ve ilk defa tattığınız anlam veremediğiniz bir duygu fırtınası. Makinalarla yaşama tutunan o miniğe bakmaya başlıyorsunuz ve ne kadar güçlü olduğuna her gün bir kez daha hayran kalıyorsunuz. Bu süreçte biz prematüre ailelere destek olan doktorlarımıza, yavrularımıza kendi bebekleri gibi bakan yoğun bakım hemşirelerine ve tüm ESOGÜ personeline minnettarız.”
“Çok mutlu olmam gerekiyordu ama çok erkendi”
2023 yılında 26 haftalıkken doğumu gerçekleşen üçüz çocuklarıyla yaşadığı zor süreçten bahseden anneleri, çocuklarının sırasıyla bin 60 gram, bin 225 gram ve 835 gram olarak hayata geldiklerini söyledi. Düşüncelerini aktarırken 3 yaşındaki çocukları için bir hatıra olduğunu ifade eden anne, “Hani bazı sabahlar uyanırsın puslu bir havaya, karanlık bir gökyüzüne, güneş doğmuş ama tam da kendini gösterememiştir, onu gölgeleyen gri bulutların arasından sıyrılamamıştır ışığının onca gücüne rağmen. Yağmur vardır ama rüzgârdan ağaçlar yatıp kalkıyor bir şeyler uçuşuyordur dışarıda. Canın hiçbir şey yapmak istemiyordur. Tam da böyle bir sabah gibiydi sizin doğduğunuz gün hissettiklerim. Çok mutlu olmam gerekiyordu ama çok erkendi. Bahar gelecekti biliyordum ama o kasvetli sabahlarda nasıl zaman geçmiyorsa hayatımıza geldiğiniz ilk günler de öyle geçmedi be güzel oğullarım. Şimdi ne ara 3 yaş oldunuz siz? Nasıl imtihanlardan geçtiniz güneşli günleri görmek için bir bilseniz. İyi ki varsınız, iyi ki, iyi ki anneliği bana tattırdınız. Size çok ama çok teşekkür ederim. Bu yolda beraber çok tökezleyeceğiz ama beraber büyüyeceğiz güzel yavrularım. Siz benim şükrünü asla layığıyla yapamadığım ve yapamayacağım dünya nimetlerimsiniz. Sayfalar dolusu yazmak isterim ama en sonunda hep sizin için ‘iyi ki varsınız sizi çok seviyorum’ düşer kalemimden. Çok ama çok sevdiğim oğullarım can parelerimle 3 yaş hatıramdır” şeklinde konuştu.
“Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide yaşamın kıyısında hayata tutundular güzel yavrularım”
İkiz çocuklarının 25 haftalıkken doğması üzerine yaşadığı zorluklardan bahseden bir başka anne ise şunları söyledi;
“Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide yaşamın kıyısında hayata tutundular güzel yavrularım, tüm olumsuzluklara ve zorluklara rağmen hayatımıza umut oldular. Minicik elli, küçücük yürekli büyük kahramanlar onlar... Şimdi büyüdüler okullu oldular. Bu günleri gördüğümüze şükrediyoruz. Emeği geçen tüm doktor ve hemşirelere teşekkür ederiz ikiyi varsınız.”