Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, iklim krizine dikkat çekerek, “Hepimizin görevi durum daha da kötüleşmeden önlemler almak ve dünyayı daha yaşanabilir hale getirmek olmalı” dedi.
Sürdürülebilirlik ve kapsayıcı büyümeyi ana stratejilerinden biri olarak gören Garanti BBVA, Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) uyum sürecinde Türkiye’deki yatırımların önünü açmak ve ihracat süreçlerine destek olmak amacıyla başlattığı ‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ buluşmalarını sürdürüyor.
Bugüne kadar İstanbul, Gaziantep, İzmir ve Bursa’da düzenlenen buluşmaların beşinci durağı Adana oldu.
Türkiye’nin ihracatında önemli bir yeri olan Adana’da faaliyet gösteren şirketlerin önde gelenlerini bir araya getiren etkinlikte AYM ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’yla (SKDM) ilgili bilgiler verildi.
Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ’un ev sahipliğine gerçekleşen buluşmada, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Etem Karakaya AYM ile SKDM’nin ekonomik boyutları ve çözüm önerileri üzerine bilgi verirken, Dr. Mahfi Eğilmez de ekonomi alanında değerlendirmelerde bulundu. “İklim krizi hayati bir sorun”
İhracatta Sürdürülebilir Gelecek Adana buluşmasında görüşlerini paylaşan Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, “İklim krizinin hayati bir sorun olarak her geçen gün derinleştiğinin altını çizmek isterim. Hepimizin görevi durum daha da kötüleşmeden önlemler almak ve dünyayı daha yaşanabilir hale getirmek olmalı. Bu kapsamda Avrupa Yeşil Mutabakatı önemli bir yol planı içeriyor. İşin ekonomik boyutu düşünüldüğünde, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ticaretin kurallarını değiştirecek çok kritik bir başlık. Sürecin finansal boyutu 1 Ocak 2026’da devreye girecek ve karbon kredisi alımına başlanacak. Yani bu sürece uyum sağlamak için fazla vaktimiz kalmadı. İkincisi ise, SKDM dışında, AB kriterleri arasında üretim tekniklerimizi hızla dönüştürmemizi gerektirecek farklı standartlar da söz konusu olacak. Dolayısıyla, daha uzun ömürlü, geri dönüştürülebilir, düşük karbon ayak izli üretim yapmamızın önemi artıyor. Belirlenen kriterlere uygun üretim yapmayan ihracatçı şirketler ne yazık ki rekabette geride kalacak. Şimdiden hazır olmamız gerekiyor. Çukurova Bölgesi, üretim kapasitesi, organize sanayi bölgeleri ve sanayi siteleriyle ülke ekonomimize değerli katkılar yapan bir bölgemiz. O yüzden bu toplantı serimizin 5.’si için Adana’yı seçtik. Garanti BBVA olarak, iklim kriziyle mücadele konusunda 18 yılı aşkın süredir çalışıyoruz. Bu konudaki sorumluluklarımızın farkındayız. Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecinde de ülkemizdeki şirketleri desteklemeyi ve sürdürülebilir yatırımların önünü açmayı önemsiyoruz. Ana hissedarımız BBVA’nın 2018-2025 yılları arasında 300 milyar euroluk sürdürülebilir finansman sağlama hedefi var. Biz de bu hedefe 2025 yılına kadar en az 400 milyar TL tutarında destek sağlamayı hedefliyoruz. Şu ana kadar bunun yaklaşık yarısını gerçekleştirdik. Sürdürülebilir finansman hedeflerimizin yanı sıra, karbon yoğun sektörlerdeki riskimizi azaltmak konusunda da net hedeflerimiz var” dedi. “Yabancı yatırımcının Türk varlıklara ilgisi artıyor”
Ekonomiye yönelik değerlendirmede yapan Recep Baştuğ, daha sonra şunları söyledi:
“Ekonomi politikalarındaki normalleşmeyle, öngörülebilirliğin arttığı bir zemin oluştu. Öngörülebilirlik arttıkça mevcut politikalar da tüm paydaşlarca giderek daha fazla kabul görüyor. Bu yılın pek çok göstergede dengelenme gördüğümüz bir yıl olmasını bekliyoruz. Ben bu çerçevede 2 önemli konuya değinmek istiyorum. Birincisi, en önemli konumuz enflasyon. Bu konuda kararlı bir mücadele var ve ev ödevlerimiz var. Yılın ikinci yarısında baz etkisinin de katkısıyla düşüş trendi başlayacak. Ancak, enflasyon sarmalından kalıcı olarak çıkmamız için, önümüzdeki yıl da aynı kararlılığın sürmesi ve yapısal reformlarla programın desteklenmesi kritik önemde olacak. İkincisi, son dönemde programa ve dolayısıyla Türk lirasına artan güvenin altını çizmek isterim. Yabancı yatırımcının Türk varlıklara ilgisi özellikle seçimden sonra artmaya başladı. Seçim sonrası 20 milyar doları bulan bir giriş oldu. Bireylerin yatırım tercihlerinde de, artan oranda TL’leşme gözlemliyoruz. Bütün bu gelişmeler, piyasa ile barışık adımlar atılması, ekonomik programın tüm paydaşlarca desteklenmesi, uluslararası ve yerli yatırımcının güveninin artması oldukça pozitif. İstikrarlı bir şekilde bu resmi devam ettirmeliyiz. Biz de bankacılık sektörü olarak, programın gerektirdiği tüm konularda ekonomi yönetimiyle son derece açık bir iletişimle etkin bir koordinasyon halinde çalışıyoruz.”