Bodrum'da 86 yaşındaki Tülin Enbiyaoğlu'nun torunu, İzmir'de özel bir bakımevinden bakıcısı Mehmet Nabi Akaydın tarafından anneannesinin kaçırıldığını söylemişti. Bunun üzerine güvenlik güçleri harekete geçerek, Enbiyaoğlu'nu Bodrum'da Mehmet Nabi Akaydın'ın evinde bulmuştu. Ardından kızına ve torununa dava açmaya hazırlanan Enbiyaoğlu, kendisini kaçırdığı iddia edilen Mehmet Nabi Akaydın ile birlikte basın açıklaması yaptı.
Tülin Enbiyaoğlu yaklaşık üç ay önce kızı ve torunları tarafından kimlik kartları, parası, telefonu ve banka kartlarına el konularak kandırılıp huzurevine yerleştirildiğini belirterek, “Geçmişte kendilerine verdiğim vekalet ile hem üç ayda aldığım 20 bin TL, hem de bankadaki yaklaşık 700 bin TL'yi aldılar. Şimdi o vekaleti iptal ettim. Mal varlığımın kullanımı şu anda benim elimde. Öncesinde benim paramı bana harcatmıyorlardı. Benim huzurevinde yaşamaya ihtiyacım yok ki. Paramı malımı nasıl kullanacağımı ben bilirim, şimdi çocuklarımı ve torunlarımı mirasımdan mahrum bırakıyorum. Bana Nabi beyin yaptığı iyilikleri hayatta kimse yapmadı. Benim mirasım üzerine çocuklarım 5 kez dava açtılar 5'ini de kaybettiler. Attıkları mesajları göstersek insan içine çıkamazlar” dedi.
Tülin Enbiyaoğlu'nu kaçırdığı iddia edilen Mehmet Nabi Akaydın ise, “Sessizliğimi korudum cevap vermeye değer bulmadım. 40 yıllık aile dostum, 12 sene evvel sokağa attılar ben sahip çıktım. Bakıcı dediler, kahya dediler bunu diyen kişi bana 'benim babam keşke sen olsaydın' diyen insan. Hanzade hanım bana 'Nabi abi annem seni nüfusuna alsın benim abim ol' diyen insanlar. Yalan denizinde yüzüyoruz. Bizim aramızda gönül ilişkisi olduğunu söylüyorlar tamamen yalan. Biz 35-40 yıllık aile dostuyuz. Ben O'na sahip çıktım sadece. Hiçbir beklentim olmadı, olamaz. Çocukları zorla huzurevinde kapattılar, Tülin hanımın ekonomik durumu iyi, benim de öyle bu yaştan sonra gezmeyip tozmayıp ne yapacağız. Akıl var mantık var 80 yaşında bir hanımı 60 yaşında bir adama mı bakıcı tutuyorlar. Ben 30 senedir Bodrum'da yaşıyorum bütün bu olanların yalan olduğunu çevremdeki herkes biliyor. Ben mahkemeye gitsem yanımda 30, 40 şahit olur. Ben de dava açacağım. Teyzesini de dolandırmış. Teyzesi bir dönem buraya geldi, Bitez'de bir ev tuttu. Ondan sonra o da annesini dolandırdığı gerekçesiyle polis tarafından arandığı ve ertesi gün Uşak'tan İsviçre'ye kaçtı. Bige Hanım da teyzesinin 7 dönümlük arsası üzerine bir proje çizmiş. Bu projenin faturasını teyzesinin Bitez'deki adresine gönderiyor. Fatura evde kimse olmadığı için muhtara gidiyor. Buna karşılık Bige Hanım Gümüşlük'teki arsayı icra yoluyla satışa çıkarıyor. Teyzesi bunu öğrendiği zaman hemen bir avukata başvuruyor. Avukatla tesadüfen adliyede karşılaştık, teyzesi 100 bin lirayı ödüyor ve icrayı kaldırıyor. Şimdi teyzesiyle de mahkemelik. Avukatın rızasıyla 2 davayı birleştirme kararı aldık. Müşterek yaşamda doğrudur, zaman zaman Tülin Hanım'ın kartlarını kullandım. Dava sonuçlanana kadar bekleyeceğiz çünkü yorulduk. Bizim alışkın olmadığımız olaylarla karşı karşı kaldık. Anneannem kaçırıldı, şikayetinden sonra, aynı günün gecesi eve bir telefon geldi. 'Anneanneyi Bige kardeşimize teslim edelim. Sizle bir masada oturup konuşmak istiyorum' diye bir telefon geldi. Bu numarayı hemen polise bildirdim ve polis bu kişiyi buldu. Bir kurumda çalışan güvenlik görevlisi kendisi. Tehdit eder gibi konuştu, o kişiden şikayetçi oldum” diye konuştu.
Eren Ayhan