Hatay'ın Yayladağı ilçesine 103 kilometre mesafede, merkez üssü Suriye'nin Hama kenti olan 5,2 büyüklüğündeki depremin ardından kamuoyunu bilgilendirici açıklamalarda bulunan İMO Gaziantep Şube Başkanı Güçyetmez, "Ülkemiz deprem kuşağında bulunuyor. Bu nedenle depremle yaşamayı öğrenmek zorundayız. Depremi her zaman öncelikli gündem maddesi yapmalı ve yaşadığımız şehirleri depreme dirençli hale getirmeliyiz. Depremin öncelikli gündem maddesi olması için yeni bir depremin olmasını beklememek gerek" dedi.
KAYNAKLAR DEPREME HAZIRLIK İÇİN KULLANILMALI
Depreme hazırlık konusunda yerel yönetimlere büyük görev düştüğüne dikkat çeken Başkan Güçyetmez, kaynakların büyük ölçüde depreme dirençli şehirler kurmak için harcanması gerektiğini ifade etti. Güçyetmez, "Yerel yönetimler günlük politikalar yerine kalıcı toplum yararı güden çalışmalar içerisine girmelidir. Kaynaklarının önemli kısmını depreme dirençli kentler ve sağlıklı çevreler oluşturmak için ayırmalı, günü kurtaracak değil güvenli yaşanabilir geleceği oluşturmak için çabalamalıdır." şeklinde açıklamada bulundu.
DEPREME HAZIRLIKLI DEĞİLİZ
Güçyetmez, depreme dirençli kentler konusunda şöyle konuştu: "Afet, bir doğa olayının kendisi değil, doğurmuş olduğu sonuçlardır. Doğanın kendi kuralları her zaman işleyecektir. Maalesef yaşadığımız onca depreme, acıya ve aradan geçen zamana rağmen depreme hazırlıklı değiliz. Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalardır. Dolayısıyla gerek merkezi, gerekse yerel yöneticilerin esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalıdır. Rant odaklı imar düzeni ile yapılaşmada kuralsızlığın ve cezasızlığın hakim olması kaçak yapılaşmanın önünü açmakta bunun sonucunda da imar afları zorunlu hale gelmektedir. Ülke olarak bilimin ışığından ayrılmadan depreme dirençlik kentler oluşturmalıyız. Ülkedeki riskli yapı stoku belirlenmeli, yapı envanteri çıkarılarak belirli bir risk sırası ile tüm binaların deprem güvenliğinin belirlenmesi zorunlu hale getirilmelidir. Kentsel dönüşümde kamu yararı gözetilmeli, rant odaklı kentsel dönüşüm anlayışı terk edilmelidir. Dönüşüm sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmalıdır."