Düzce Üniversitesi Edebiyat Topluluğu ile Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün düzenlediği konferansta, “Rus Edebiyatı, Dostoyevski ve ‘Suç ve Ceza’ Romanı Üzerine” değerlendirmelerde bulunuldu.
Fen Edebiyat Fakültesi Kutadgu Bilig Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe; Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. İsmail Yaşayanlar, Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Recai Özcan, öğretim elemanları ile öğrenciler katıldı.
Edebiyat dünyasına önemli kazanımlar yapmış Rus edebiyatının anlatıldığı konferansta; Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uzman Merve Ay Karakuş, “Toplumsal ve İdeolojik Çerçevede Dostoyevski’nin ‘Suç ve Ceza’ Romanı” üzerine değerlendirmelerde bulunurken, Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden Dr. Emel Aras “Modernist Roman ve Dostoyevski’nin Kahramanları”, Dr. Fatih Alper Taşbaş ise “Rus Edebiyatı Üzerine Birkaç Söz” başlığı altında Rus Edebiyatı hakkında bilgi ve düşüncelerini paylaştı.
Ünlü Rus Edebiyatçısı Dostoyevski’nin yaşadığı 19. yüzyılın aynı zamanda Rus Edebiyatı’nın da altın çağını yaşadığını hatırlatan konuşmacılar, Dostoyevski’nin en ünlü eserlerinden biri olan Suç ve Ceza’nın, günümüzde de genç okuyucular arasında büyük ilgi gördüğünü dile getirdi. Romanın, modern dünyada adalet, suç, ceza ve vicdan gibi kavramları sorguladığını ifade eden konuşmacılar, Dostoyevski’nin, Rus edebiyatı ve dünya edebiyatı üzerindeki etkisinin ve eserlerinin çağlar üstü mesajları, onun okuyucuların ve araştırmacıların ilgisini her zaman çektiğini kaydettiler.
Dostoyevski’nin realist bir yazar olduğunu, ancak akılın karşısına duyguyu, matematiğin karşısına da doğayı koyduğunu ifade eden konuşmacılar, 19. yüzyılda yapılmak istenen modernleşme çalışmalarında sadece akılla başarılı olunamayacağını, toplumların duygularının da dikkate alınması gerektiğini savunduğunu dile getirdi.
Dostoyevski eseri Suç ve Ceza’da ana karakteri Rodion Romanoviç Raskolnikov’un akılcı olduğu bilgisini paylaşan konuşmacılar, büyük insan olmak için duygularıyla hareket eden Sonya’yı öldürdüğünü; ancak büyük insan olmak için çıktığı bu yolda kendini kaybederek daha da küçüldüğünü gösterdiğini söyledi.
