Gündem

GÖÇİZDER davasında sanıkların yargılanmasına başlandı

Uluslararası kuruluşlardan sağlanan fonları, PKK silahlı terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda örgütsel etkinliklerde kullandıkları iddia edilen Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) üyesi 23 sanığın yargılanmasına başlandı.

GÖÇİZDER davasında sanıkların yargılanmasına başlandı
13-12-2022 14:05

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmaya 15 tutuklu sanık getirildi. Bir tutuklu sanık ise Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. 4 tutuksuz sanık ve taraf avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.

"GÖÇ ALANIYLA İLGİLİ OLDUĞUM İÇİN GÖÇZİDER’DE ÇALIŞMAK İSTEDİM"

GÖÇİZDER’in eski başkanı tutuklu sanık Songül Köse suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek, "İddianamede bana ve derneğe yönelik çok başka şeyler söylenmiş. Ben emekli olduğum için çalıştığım hastaneden emeklilik için istifa ettim. Ebelik yapıyordum. Ben işimi serbest yapmak için kurs ve sertifika almam gerekiyordu bunun için araştırmalar yaptım. 2018 Nisan ayı sonlarında sağlık sorunları ve iş planlarım nedeniyle İstanbul’a geldim. 2018 yılında seçime denk geldi, ben de oy kullanmak için ikametgah adresimi İstanbul’a aldım. Adres değişikliğimin nedeni budur. Arkadaşlarımı GÖÇİZDER derneğinde çalıştığı için onları ziyarete gitmiştim, o dönemde GÖÇİZDER derneğiyle tanıştım. Ben kendimi toplumsal sorunlarda kötü hissederim kendimi iyi hissetmek içinde sivil toplum kuruluşunda bir şeyler yaparak kendimi iyi hissediyorum. GÖÇİZDER sohbetlerinde derneğin sivil toplum olaylarında çalıştığını gördüm. Ben de mesleğim gereği toplumsal sorunlarında gönüllü olarak çalışmak istedim. Göç alanıyla ilgili olduğum için GÖÇZİDER’de çalışmak istedim" dedi.

"2018 YILINDAKİ KONGREYLE YÖNETİM KURULUNA SEÇİLDİM VE BAŞKAN OLDUM"

Songül Köse savunmasının devamında, "Göç İzleme Derneği Başkanlığı yapmaya başladığım dönemde projeler sunulmuştu çoğu benim dönemimde kabul edilmişti. Proje kapsamında ödenekler alınıyordu. Hibe veren kurumlara harcamalarla ilgili raporlar sunulurdu. GÖÇİZDER’in proje dışında geliri yoktur. Herhangi bir aileye veya kuruma para yardımında bulunulmamıştır. Gelirlerle GÖÇİZDER’in projelerine harcanmaktadır. Başka kurum ve ailelere para yardımında bulunulması para aktarımında bulunulması mümkün değildir. Dernek başkanı olduğum dönemde 2019 yılında İçişleri Bakanlığı’nca dernek denetlemiş, evrak eksiklikleri dışında eksik yoktu. O eksiklik kapsamında para cezası verilmişti ve dava açılmıştı. Sonrasında da bir denetlemeye tabi olmadı dernek. 2018 yılında derneğin kurulduğu söyleniyor ama 21.12.2016 yılında derneğin defterine bakıldığında derneğin bu tarihte toplantı yaptığı yazıyor. Yani dernek 2016 yılında kuruldu. 2017 yılında dernek başkanı olarak benim adım geçiyor ama o dönem ben İstanbul’da hastane işleriyle uğraşıyordum. Ben 2018 yılındaki kongreyle yönetim kuruluna seçildim ve başkan oldum. 2017 yılında başkan olduğum iddiası yanlıştır. Hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum ve tahliyemi talep ederim" ifadelerini kullandı.

DURUŞMA YARIN SİLİVRİ’DE DEVAM EDECEK

Mahkeme heyeti, sanıkların ve avukatlarının sayısının fazla olması ve mevcut salonun yetersiz olmasından dolayı duruşmanın daha sağlıklı ilerlemesi için bundan sonraki duruşmaların Silivri’de görüleceğini belirtti. Heyet, duruşmanın geri kalanına yarın Silivri'de bulunan Marmara Ceza İnfaz Kurumu karşısındaki duruşma salonunda devam edilecek.

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, PKK/KCK terör örgütüyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle OHAL kararları kapsamında kapatılan İstanbul GÖÇ-DER' in (Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) yerine 2018 yılı içerisinde Göç İzleme Derneği'nin (GÖÇİZDER) kurulduğu kaydedildi. İddianamede, GÖÇİZDER'in 2018 yılından itibaren Avrupa Birliği (AB) fonlarından hibe alabilmek için göç konularını esas alan çok sayıda AB projesi hazırladıkları, Avrupa Birliği fonların kapsamında 2018 yılında 320 bin Euro, 2019 yılında 350 bin TL hibe alındığı, ileriki süreçte 350 bin Euro hibe alınması planlandığı bu elde edilen gelirlerin PKK/KCK terör örgütünün finansmanını temini için kullandıkları öne sürüldü. Ayrıca toplumsal, sosyal kültürel, etik ve dini farklılıklar üzerinden ayrılıkçı hareketleri motive eden çalışmalar yürüttükleri, saha çalışması adı altında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere Türkiye genelinde PKK/KCK terör örgütüne eleman kazandırma ve propaganda çalışmalarını koordine ettikleri de ifade edildi

İddianamede, Avrupa Birliği'nden temin edilen 2018-2020 yılları arasında yaklaşık 3 parça halinde 338 bin dolar yüklü paranın bu amaç ve hedefler doğrultusunda hazırlanan yayın çalışmaları, seminerler ve bu hususta yapılan masraflar için harcandığı ancak derneğin asıl amacının örgütün kırsal alanında faaliyet yürüten, faaliyet yürütürken ölen veya siyasi eylemler sebebiyle cezaevinde bulunan şahısların "Değer Ailesi" olarak ifade edilen ailelerine para aktarımı yapıldığının alınan MASAK raporu ile anlaşıldığı da anlatıldı. Avrupa Birliği'nden alınan hibelerin masraf, fatura, banka hesap hareketleri üzerinden üyelerine ve anlaşılan kurumlara aktardıktan sonra akabinde üye ve kurumlardan bağış adı altında tekrardan derneğin amaç ve hedefleri doğrultusunda şahıslar üzerinden aktarımının yapıldığı anlatılan iddianamede, dernek üye ve yöneticilerinin dernek binasının bir yıllık kira bedelinin ödenmesi ve ertesi gün dernek binasının satın alınması ve paravan şirket kurarak masraf ödemesi yapılması gibi muvazaalı işlemlerle paranın iz kaybının gerçekleştirildiği kaydedildi. MASAK raporuna göre Avrupa Birliği Komisyonundan 2018 yılında 168 bin 837 dolar karşılığında 634 bin 291 TL, 2019 yılında 130 bin 542 dolar karşılığında 749 bin 983 TL, 2020 yılında Avrupa Birliği Komisyonundan 38 bin 604 dolar karşılığında 258 bin 906 TL GÖÇİZDER isimli derneğe para girişi olduğu vurgulandı. İddianamede, şüphelilerin telefon görüşme içeriklerine de yer verilerek GÖÇİZDER'in "örgütün amaç ve ideolojisi doğrultusunda hareket ederek kitle propagandası ve sempatizan kitleyi diri tutmayı amaçlayan faaliyetler ile göç olgusu üzerinden terör örgütü propagandası yaptıkları, göç olgusunu Doğu ve Güneydoğu Anadolu da yaşanan örgüt gerçekliğinden uzak olarak tek yönlü olarak ele alıp ajitasyon ve karalama çalışmaları yürüttüğü, bu amaçlar doğrultusunda çalışan dernek yönetici üye ve şahısların legal düzlemde sivil toplum çalışması yürüttüklerine yönelik iddiaların suçtan kurtulmaya yönelik ve itibar edilemeyecek nitelikte olduğunun anlaşıldığı" ifade edildi. İddianamede, 17'si tutuklu 23 şüphelinin "Terör Örgütü Propagandası Yapmak", "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçlarından 7,5 yıldan 22,5 yıla kadar değişen hapis cezaları isteniyor. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER