Şarkıcı Gülşen’in avukatı Emek Emre, tahliye kararının ardından açıklama yaptı. Emre açıklamasında “Oradaki sözler müvekkilin isnat ettiği suçun oluşması için yeterli değil” dedi.
Şarkıcı Gülşen, İmam Hatiplilere yönelik sözleri nedeniyle "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçlarından başlatılan soruşturma çerçevesince tutuklanmış, Gülşen’in avukatı Cuma günü karara itiraz etmişti. Mahkeme tarafından değerlendirilen itiraz kabul edilerek, Gülşen’in ev hapsiyle tahliye edilmesine karar verildi. Gülşen’in avukatı Emek Emre tahliye kararıyla ilgili açıklama yaptı.
Tahliye kararının ardından açıklama yapan Avukat Emek Emre, “İlk aşamada müvekkilimin adli kolluk tarafına alınıp ifadeye getirildiğinde gözaltı usulleri uygulandı. Gözaltı, hususu bir suç üstü halinde uygulanabilen bir prosedür. Burada nisan ayında gerçekleştiği iddia olunan sarf edildiği iddia olunan bir takım, çok rahatsız edici onu da belirtmek isterim sözler var. Fakat bunun 25 Ağustos tarihinde bir suç üstü hali ihtiva etmediği ortada. O yüzden daha müvekkilim ifadeye alınış noktasında bir takım usulsüzlükler ve hukuksuzluklar baş göstermişti. Akabinde ifade verdi müvekkil, akşamında hepinizin bildiği üzere bir tutuklama tatbik edildi. Bu tutuklama da yine bakabilirsiniz, CMK madde 100’de anlatılır. Tutuklamanın yapılabilmesi için arkadaşlar öncelikle şahsa istinat edilen suçla alakalı kuvvetli suç şüphesi yani bu suça ilişkin kuvvetli bir delil olması gerekiyor. ‘Gülşen’in ifade ettiği sözler delil değil midir?’ diye soranlar mutlaka olacaktır. Tabii ki delil, fakat oradaki sözler müvekkilin isnat ettiği suçun oluşması için yeterli değil. Çünkü kamu güvenliğinde acil bir tehlike oluşturmuyor. O itibarla biz hep dedik ki ‘tutuklama da hukuka uygun değil’ buna itiraz edeceğimizi de belirtmiştik” dedi. “Kendisi de bununla alakalı özürlerini belirtmiş oldu”
Avukat Emre, “216’ya 1 maddesine ilişkin çok açık içtihatları var. Diyor ki ‘Toplumun bir kesimini rahatsız eden ama şiddet içermeyen, şiddet teşvikinde bulunmayan soyut, kavramlar bu suçu oluşturmaz.’ O sebeple zaten Gülşen Hanım’ın gerçekten söylemiş olduğu söz her ne kadar rahatsız edici olsa da, kendisi de bununla alakalı özürlerini de belirtmiş oldu, burada isnat edilen suçun oluşmadığı malum. O yüzden perşembeden beri tutukluluk noktasında ülkemizin bütün güzide ve önemli hukukçuları zaten neredeyse bir fikir birliğine ulaşmıştı. Bugün de çok mutluyuz. İtirazımızın neticesinde mahkeme değerlendirdi ve tutukluluk halini sonlandırdı. Çok kısa bir bilgi daha vermek istiyorum. Tutukluluk hali sonlandı fakat bir, ‘ev hapsi’ adli kontrol tedbiri uygulandı. Şimdi burada da çok kısa sizleri sıkmadan şunu açıklamak istiyorum. Ev hapsi esasen yine kişi hürriyetini bağlayıcı bir tedbirdir. Yani tutukluluk kadar ağır olmasa da yine kişinin seyahat özgürlüğünü kısıtlayan bir tedbirdir. Zaten itirazın gerekçelendirilmesinde tutuklamanın kaldırılmasına yönelik mahkeme kararının gerekçelendirilmesinde tutuklamanın kaldırılmasına yönelik mahkeme kararının değerlendirilmesinde müvekkili Gülşen’in kaçma şüphesi olmadığı ve delil karartma durumunun da mümkün olamayacağı belirtilmiş iken buna rağmen bir ev hapsi uygulanması da bizim açımızdan hukukla çok bağdaşmamaktadır. Bu ev hapsi kararına yönelik de sulh ceza hakimliğine bu kararın yeniden değerlendirilmesi ve eğer mümkünse kaldırılması yönünde taleplerimiz olacak. Daha uygun bir adli kontrol ne olabilirdi mesela? İşte yurt dışı çıkış yasağı olabilirdi veya adli kolluğa gidip imza verme tedbiri olabilir, bunlar daha ölçülü kaçabilirdi. Bu itibarla ev hapsine yönelik de hukuki girişimlerimizi yapacağımızı belirtmek istiyorum” diye konuştu.