IYI Partili Gürban, konuşmasına. Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü için parti grubumuz adına söz aldığını açıkladı.
-İsrail bir terör devletidir.
“Sözlerime başlamadan önce Hamas'ın saldırısı sonucu İsrail'in başlattığı ağır abluka ve bombardımanların meşru müdafaayla alakası olmadığını belirtmek istiyorum” diyerek başlayan Gürban, şöyle devam etti; “İsrail bir terör devleti hâlini alarak kadın, çocuk, yaşlı demeden masumların, mazlumların kanını dökmektedir. İsrail'in hastane ve okul binalarına yaptığı saldırıları, sivil binalara yaptığı saldırıları en ağır şekilde lanetliyorum.
- Milletvekiliyiz." demeye hicap duymaya başladık.
İktidar partisi günden güne Meclisin yasama faaliyetlerini hiçe saymaktadır. İktidar tarafından gelenek hâline getirilen hızlı, özensiz ve niteliksiz torba kanunlara bir yenisi daha eklenmiş bulunmaktadır. Bu kanun içerisinde yer alan, bir defaya mahsus emeklilerimize verilecek olan 5 bin Türk lirası ikramiye de var. Şahsım adına bir çağrı yapmak istiyorum: En etkili öğrenme yaparak, yaşayarak elde edilir. Gelin, 600 milletvekili olarak sadece üç ay emeklilerimizin şartlarında geçinmeye çalışalım. Sanırım başka türlü bu anlattığımız durum anlaşılmayacak. Ne söylesek, nasıl anlatsak tesiri olmadı. Şahsen sokakta, parkta, çay ocaklarında, şehirlerimizde gezerken emeklilerimize "Milletvekiliyiz." demeye hicap duymaya başladık.
-Vatandaş Otel zincirlerine mahkum edilecek.
Vatandaşlarımızın birikimlerini yatırıma dönüştürmesi ekonomi için hayati öneme sahiptir. 30 bine yakın konut sahibinin getirilmek istenen ağır şartlarla yok edilmesi ve bu alandan faydalanan dar gelirli vatandaşlarımızın tatil haklarının da gasbedilerek vatandaşlarımızın otel zincirlerine mahkûm edilmek istendiği anlaşılıyor. Mecliste yapılan düzenlemelerin amacı bir sektörü bitirmek değil, denetleyerek iyileştirmek ve geliştirmek olmalıdır. Bugün burada bu kanunun gelmesinin nedeni içinde bulunduğumuz ekonomik problemlerden ötürü kamu gelirlerinin artırılması mıdır, bunu takdirlerinize bırakıyorum.
-Torba Kanunlar hızlı ve özensiz ve niteliksiz.
Kanun teklifinin bazı maddelerine itirazlarımız olacaktır. 3'üncü maddede yer alan belge ve plaket ücretlerinin Bakanlıkça belirleneceği ifade edilmekte. Söz konusu bedeller herhangi bir kriter, ekonomik gösterge veya sınıra bağlanmamıştır. Bakanlıkça belirlenecek olmasına esasında pek çok kanundan aşinayız. Ancak sınırların konulmamış olması muğlaklık yaratmaktadır. Bu konuya açıklık getirilmesi gerekmekte ve söz konusu ücretler objektif bir standarda bağlanmalıdır. Bunu bir yönetmelikle mi veya neyle belirleyecekseniz bunun da kanunda belirtilmesi gerekir.
8'inci maddede yer alan bedeller sanıyorum ki son olarak 2004 yılında belirlenmiştir. O günden bugüne paradan 6 sıfır atılması gibi hususlar olduğu için metinde değişiklik bir şekilde kabul edilebilir ancak rakamlar niçin yaklaşık 5 kat artırılmıştır? Düzenleyici etki analizi yapılarak deflatör oranında mı düzeltilme yapıldı yoksa perde arkasında başka bir düşünce mi vardır? Biz her şeyin şeffaf ve açık olmasından yanayız. Gerekçede döner sermayenin etkin bir hâle getirileceği ve daha işlevsel olacağı yazılmış. O zaman biz burada "Senelerdir etkin olmayan ve verimsiz bir döner sermaye kullanımı mı var?" sorusunu sormak zorundayız. Önceki senelerde hangi ihtiyaçlar karşılanmadı da bu güncellemeyi yapmak zorunda hissettiniz? "Şu proje, şu yatırım veya şu ihtiyaç karşılanmadı." diyebileceğiniz bir durum mu yaşandı?
Biz ülkemiz için taş üstüne taş koyanı sırtımızda taşırız ancak halkımızın bir kuruşunu da kimsenin haksız yere harcamasına ne izin veririz ne de kabul ederiz. 9'uncu maddenin neden eklendiğiyle alakalı gerçekten bir açıklama bekliyoruz, hiçbir anlam veremedik. Bilindiği üzere, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın "teknik yardım desteği" adı altında hâlihazırda söz konusu meseleler için ayrılmış bir ödeneği bulunmaktadır. Söz konusu bedeller, bildiğimiz kadarıyla, Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü bütçesinden yapılmaktadır. Desteğe ihtiyacı olan bölgelerde Kültür ve Turizm Bakanlığının acele müdahalesini anlamakla birlikte, söz konusu meseleler belediyelerin görevi içerisinde olduğundan bu madde de şahsım adına ciddi tereddütler yaratmaktadır. Döner sermayeden bu bedeller eklenen meseleler için kullanılacaksa önümüzdeki yıllar bütçesi için söz konusu Genel Müdürlüğün ödeneğinde bir kısıntı olacak mı? Döner sermayelerin kullanım alanını genişletmek "kamuda tasarruf" dediğimiz şu dönemde yerinde olmamıştır.
19'uncu maddede sayılan bentlerden "diğer gelirler" kavramı açıkçası rahatsız ediyor. Kapadokya ülkemizin turizmi için bir inci, göz bebeğidir. İşletme ve faaliyet giderleri, marka ve patentler ve hatta sponsorluk gelirleri bile açıkça ifade edilmişken neden "diğer gelirler" adı altında bir bent oluşturulmuştur? Burada "diğer gelirler" denilecekse önceki belirtilen hususlar neden ayrı ayrı belirtilmiştir diye soruyoruz. "Diğer gelirler" dediğimiz zaman belirlilik kavramını ortadan kaldırmış oluyoruz. Elde edilen gelirler kanunla sınırlandırılmadığında ve açıkça belirtilmediğinde istismara açık hâle gelmektedir. Söz konusu bentler açıkça yazıldığı takdirde hem şüpheye mahal vermeyecektir hem de pek çok soru işaretini de ortadan kaldıracaktır.
- Mülakat kaldrılacaktı ne oldu?
29'uncu madde ise son yıllarda belki de kamu vicdanını en çok yaralayan olayların başında gelmektedir. Öyle ki Sayın Cumhurbaşkanımız seçim vaadi olarak mülakatların kaldırılacağını beyan etmiştir. Bizim en önemli kaynağımız insan gücüdür. Toplumsal kalkınmanın en temel unsuru insan gücümüzü en verimli şekilde kullanmaktır. Toplumumuzun, gençlerimizin bizlerden beklentisi şeffaf, adil ve güvenilir devlet kurumları inşa etmektir. Ülkemizin gelişmesindeki en önemli faktör liyakatli kamu personelleridir ancak mülakat sistemi kamu güvenini zedeleyerek toplumsal kalkınmanın önünde en büyük engeldir. Cari açığın azaltılmasındaki en önemli etkenlerden biri turizm gelirledir. Ülkemizin turizm gelirlerini artırıcı projeler geliştirmesi gerekmektedir. Gastronomi, kültür, sanat, kent, doğa, kongre, spor ve sağlık turizmi ülkemizde geliştirmesi gereken turizmlerdendir. Örneğin Güney Kore, Japonya, Singapur, Avustralya vatandaşları Avrupa'nın birçok noktasına Türkiye üzerinden gidiyorlar. Bu yolcuların ülkemize hiçbir katkısı yok, transit olarak devam etmekteler. yüzde 75-80'i transit yolcu olarak devam ediyorlar. Mesela Güney Kore bazında Türk Hava Yollarının yolcu durumuna baktığımızda, ilk zamanlar Kore'den Türkiye'ye gelen yolcu sayısı yılda 220 bine kadar çıkmıştır, geçen yıl 90 bine düşmüştür. Japonya ise yılda 200 bine kadar çıkmış, geçen yıl 30 binde kalmıştır. Yine Güney Kore ve Japonya gibi millî geliri çok yüksek olan Singapur'dan yılda 30 bin turist gelmiştir. Bu 3 ülkenin ve Çin'in deniz, kum gibi güneş turisti yok. Bu ülkelerin en önemli özelliği kültür ve tarihe merak salmaları, buradan gelen turistlerin böyle bir özelliği var fakat kişi başına 3 bin dolardan fazla para harcamaktalar.
- Turizm Gelirlerimiz artırılmalı.
Türkiye yüzyıllardır 3 kadim dinin mensuplarının kardeş kardeşe yaşadığı bir coğrafyadır. İnsanlar nereden geldiklerini çok merak etmekteler; medeniyetin kökü, başlangıcı Türkiye'de taştan tepelerde oluşmuş. Göbeklitepe'yle başlayan keşiflerle milattan önce, 12 bin yıl önce insanlık bir anda Şanlıurfa'da medeniyeti oluşturmaya başlıyor. Şu an buraya gelenler yarım saat taşları izleyip gidiyor. Bölgeye Amerika, Kanada, Avustralya ve Uzak Doğu ülkelerinden iki, üç günlük turistik programlar oluşturulursa çok ciddi bir turizm geliri kaynağı yaratılmış olur.
Sonuç itibarıyla ülkemizde daha iyi hizmet için girişimciyi, küçük esnafı yok etmek için kanun yapmaktansa turizm çeşitliliğini ve gelirini artıracak projelerle halkımızın refah seviyesini maksimum seviyeye çıkarmamız gerekiyor.”