Sağlık

Hamileyken kanser oldu, kızı Öykü’yü sağlıkla kucağına aldı

Gebeliğinin 18. haftasında meme kanseri olduğunu öğrenen 40 yaşındaki Gülcan Parmaksız, gebeliği sürerken bir yandan tedavi oldu. Memesindeki tümör alındıktan sonra 4 kür de kemoterapi gören kadın, Öykü adını verdiği 3.345 Kgram doğan bebeğini sağlıkla kucağına aldı. An

Hamileyken kanser oldu, kızı Öykü’yü sağlıkla kucağına aldı
05-01-2022 10:03

İzmir'de sigortacılık yapan 40 yaşındaki Gülcan Parmaksız, ikinci bebeğine hamile kaldı. Gebeliğinin 18. haftasında memesinde ele gelen bir lezyon ve ağrı hisseden Parmaksız, hiç vakit kaybetmeden durumu kadın hastalıkları ve doğum uzmanına bildirdi. Yapılan tetkikler sonucunda meme kanseri teşhisi konan hastanın aynı zamanda gebe olması nedeniyle Medicana International İzmir Hastanesinde bir konsey oluşturuldu. Kadın doğum, onkoloji, genel cerrahi ve anestezi uzmanlarından oluşan konsey, önce tedavinin şekline karar verdi. Buna göre genel cerrahi tarafından meme koruyucu operasyonu ve koltukaltı örneklenmesi gerçekleştirilirken, çıkan patoloji sonuçları da yurt dışına gönderilerek genomik risk haritalandırılması yapıldı. Yüksek risk tespit edilen hastaya, adjuvan kemoterapisi planlandı. Gülcan Parmaksız, 4 kür kemoterapiyi 21 günde bir 34 haftada aldı. Öykü adını verdiği kızını 38. haftada sağlıkla kucağına alan anne, yaklaşık bir ay boyunca kızını emzirdikten sonra tedavisine devam edecek. Hastalığını öğrendiğinden bu yana pozitif düşündüğünü belirten Parmaksız, “Allah bize kız evlat nasip etti ve adını Öykü koyduk. O da kendi öyküsü ile doğdu” diye konuştu.

"Pozitif oldum, kötü düşünmedim"

Anne Gülcan Parmaksız, yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı: “Gebeliğimin 18. haftasında mememde bir sertlik hissettim. Hiç beklemeden durumu kadın doğum doktoruma ilettim. Yapılan tetkiklerde 2. evre meme kanseri teşhisim konuldu. Doktorlarımız beni çok iyi bir şekilde yönlendirdi. Tüm hekimlerimize, sağlık çalışanlarımıza, hastanemize çok teşekkür ediyorum. Ameliyatımı oldum, kitlem alındı. Gebeliğim devam ediyordu ve gebeliğin sonlanmasını asla istemiyordum. İkinci bebeğime isteyerek hamile kalmıştım. Hekimlerimiz de beni telkin etti. Koordineli şekilde ilerledik ve dünya tatlısı kızımı kucağıma aldım. Tedavim elbette devam ediyor. Önümüzde süreçler var. Onkoloji doktorlarımızla sürecimizi tamamlayacağız ve hikayemizi kızımla güzel bir şekilde tamamlayacağız. Hastalığı ilk öğrendiğimde korkularım oldu ama doktorlarımız beni çok rahatlattı. Süreçle ilgili yaşayacağımız sıkıntıları da anlattılar ama karamsar olursam hiçbir sonuca varamayacağımı düşündüm. Pozitif oldum, kötü düşünmedim. Benim 10 yaşında Ömer adında bir oğlum var. Bir kızımız olursa onun da adının Öykü olmasını isterdik. Yani kızımın adının Öykü olacağı daha önceden belliydi. Allah bize kız evlat nasip etti ve adını Öykü koyduk. O da kendi öyküsü ile doğdu.” Anne Parmaksız, bu süreçte eşi Murat Parmaksız'ın da kendisine destek olduğunu söyledi.

"Çok sık rastlanılan bir durum değil"

Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Gayem İnayet Çelik de kanser tedavisi sürecinde hastanın kadın doğum tarafından yakın bir şekilde takip edildiğini belirtti. Çelik, "Bu süre zarfında bebeğinin gelişimi, kan akımı yakından takip edildi. Bir problem olmadığı görülünce bebek normal vaktinde, 38. haftada sezaryenle doğdu. Gayet sağlıklı bir kız bebek oldu. Her şeyin yolunda gitmesi bizi çok mutlu etti. Bunda en büyük etken hastanın pozitif olmasıydı. Hastalığın başlangıcından itibaren çok güler yüzlüydü. Biz de ona bu yolculuğunda yardımcı olduk. Hastamız, 3-4 hafta bebeğini emzirebilecek. Ardından da gebeyken alamadığı kemoterapi tedavilerine başlanacak. Bu durumun örnekleri var ancak çok sık rastlanılan bir durum değil” bilgisini verdi.

"Annesi de Öykü de hikayeleri ile örnek oldu"

Medikal Onkoloji Uzmanı Gülcan Bulut ise şunları söyledi: "Hastamıza genel cerrahide meme koruyucu operasyonu ve koltukaltı örneklenmesi yapıldı. Riski değerlendirmek üzere çıkan patoloji sonuçlarının genomik risk haritalandırılmasını yurt dışında yaptırdık ve yüksek riski görünce meme konseyimizde durumu değerlendirdik. Neonatolog, kadın doğum ekibi, genel cerrahi ve onkolojinin ortak kararıyla adjuvan kemoterapisini planladık. Hastamız, kemoterapiyi gebeliğin sonuna bırakamayacağımız şekilde yüksek riskliydi. Meme kanseri eğer tedavi edilmezse tekrar dönüş yapabilecek bir tümöre sahipti. Gebeliğin bitimini bekleyebilirdik ancak bu hastamızda bekleyemedik ve tedavisine başladık. 4 tedaviyi 21 günde bir 34 haftada tamamlayacak şekilde bitirdik. Bebek de normal sürecini bekledi ve sağlıklı olarak dünyaya geldi. Anne de şu an çok sağlıklı ancak gebelikten sonra tedavisi devam edecek. Bebeğimiz öyküsü ile gelmiş oldu. Annesi de Öykü de hikayeleri ile örnek oldu” ifadelerini kullandı.

"Multidisipliner ekip anlayışı"

Genel Cerrahi Uzmanı Varlık Erol, hastanın tedavi sürecinin multidisipliner bir yaklaşımla sürdürüldüğünü ifade etti. Erol, “Meme kanseri, çağımızın en önemli hastalıklarından biri. Biz bu süreçte sadece anneyi değil hem anneyi hem de bebeğini düşünerek hareket ettik. Bu da multidisipliner bir ekip anlayışını gerektiriyordu. Hem kadın doğum uzmanlarımız hem onkoloji uzmanlarımız hem genel cerrahi hem de anestezi uzmanlarımız devreye girdi. Yaptığımız tetkiklerde öncelikle tedavinin şekline karar verdik. İlk etapta cerrahi uygulanması kararı çıktı. Gerekli cerrahiyi yapıp tümörü tamamen temizledikten sonra konseyde çıkan patoloji raporlarıyla beraber değerlendirip hastamızın ilaçlı tedavisi devam etti” sözlerine yer verdi.

Ceren Atmaca - Sinan Yeniçeri
 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER