HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, "Köpek saldırıları, artık tahammül boyutunu aşmıştır. Hükümet, bir an önce harekete geçmeli ve hiçbir kara propagandaya aldırmadan sokaklarımızı bu tehditten temizlemelidir." çağrısında bulundu.
BAŞIBOŞ KÖPEK SALDIRILARI
Başıboş köpek saldırıları, memleketin gündemini her geçen gün daha fazla meşgul etmekte, can yakmayı sürdürmektedir. Özellikle küçük çocuklarımızın maruz kaldığı bu saldırılar adeta bir asayiş problemine dönüşmüştür. Fakat yetkililer ısrarla bu soruna kulaklarını tıkamışlardır. Ölümle ve yaralanma ile sonuçlanan saldırılar, vatandaşları kuduz gibi salgın hastalık tehlikesiyle de karşı karşıya bırakmaktadır. Başıboş köpek sayısının artması, hayvanlar arasında viral ve bakteriyel hastalıkların yayılımını çoğaltmaktadır. Aynı zamanda hayvanların bırakmış olduğu artıklardaki bu virüs ve bakteriler, hava yoluyla insan sağlığını da tehdit etmektedir.
Mevcut uygulama ve duyarsızlık sonucu sokaklar başıboş köpeklere terk edilmiş ve insanların can güvenliği ortadan kalkmıştır. Çocukların, kadınların ve yaşlıların kendilerini mahallelerinde güvende hissetmemesi, bir devletin başına gelebilecek en büyük felaketlerden biridir. Hayvanlar üzerinden elde ettikleri ticari kazançlarının zedelenmesini istemeyen lobiler, yaptıkları propagandalarla siyasetçileri de etkilemekte ve bu meselenin dillendirilmesinin dahi önüne geçmektedir. Daha da kötüsü, sokakların ve parkların başıboş hayvanlar için kalıcı yaşam alanı haline getirilmesine yönelik düzenlemelere sevk etmektedir. Çocukların okula, parka, sokağa, insanların işe, yaşlıların camiye giderken maruz kaldığı köpek saldırıları, artık tahammül boyutunu aşmıştır. Hükümet, bir an önce harekete geçmeli ve hiçbir kara propagandaya aldırmadan sokaklarımızı bu tehditten temizlemelidir.
EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR
Emekli olmak için gereken prim gün sayısını doldurmalarına rağmen emeklilikte yaşa takılanların (EYT) sorunları, uzun süredir gündemdeki yerini korumaktadır. Hükümetin bu konuda bir düzenleme yapacak olması geç de olsa olumlu bir adım olacaktır.
Mevcut mağduriyet, 1999 yılında yürürlüğe giren 4447 sayılı yasanın geçmişe doğru işlemesinden kaynaklanmaktadır. Bu yasa çıkmadan önce, çalışanlar sigortalılık süresi ve ödedikleri prim gün sayısı dolduğunda emekli olabiliyorken yasayla birlikte bu şartlara ek olarak 58 veya 60 yaşına gelmiş olmak gibi bir şart getirilmişti. Yasa, sadece 2002 tarihinden sonra çalışmaya başlayanları kapsamış olsaydı bugün EYT gibi bir sorun olmayacaktı. Kazanılmış hakları koruyacak bir maddenin kanuna işlenmesi ihmal edilince devlet bugün sayısı yüzbinleri bulan bir mağdur ordusuyla ve devasa bir mali yükle karşı karşıya kalmıştır.
EYT'liler erken emeklilik değil, doğal olarak haklarını istiyorlar. Mevcut kanunun, ciddi hak kayıplarına yol açtığı ve çalışanların emeklerini ve haklarını korumadığı açıktır. Devlete yükleyeceği maddi külfeti gerekçe gösterilerek bugüne kadar EYT’lilerin mağduriyetinin üstünün örtülmesi, doğru ve adil bir yaklaşım değildir. Devletin "emekli olmak için daha gençsin", özel sektörün ise "sen yaşlandın, artık çalışma'' dediği EYT'liler için yaş şartı kaldırılmalı ve çalışmaya başladıkları dönemde tabi oldukları yasal düzenleme gereği emeklilik hakları daha fazla geciktirilmeden verilmelidir.
ABD’NİN OYUN VE ENTRİKALARI
ABD, Rusya-Ukrayna arasındaki savaşı körüklerken İslam coğrafyasında yeni fitneler ve çatışmalar çıkarma peşindedir.
ABD Başkanı Joe Biden, İran’daki istikrar ve bütünlüğü bozmak için ‘İran’a özgürlük getireceğiz’ sloganıyla protestoları teşvik ederken Afganistan İslam Emirliği'nin yetkililerine SİHA’larla suikast tehditleri savurmaktadır. Bununla da kalmayan ABD, petrol üretimi üzerinden hegemonyasına aldığı ve sürekli ayar vermeye çalıştığı Suudi Arabistan’a, İran’ın 48 saat içinde saldıracağı şeklinde bir iddia ortaya atmıştır. Ayrıca İslam âlemindeki tek nükleer güç olan Pakistan’daki istikrar ve güvenliği zedelemek, ülkenin sahip olduğu nükleer silahlar üzerinde karar sahibi olmak isteyen ABD, Pakistan'ı "uyumsuz nükleer silahlara sahip" dünyanın "en tehlikeli ülkelerinden biri" olarak nitelendirmiştir.
Tarihi tecrübeler şunu göstermiştir ki; ABD’nin müdahil olduğu hiçbir sorun çözüme kavuşmamıştır. ABD’nin ‘Özgürlük getireceğiz’ vaadiyle işgal ettiği hiçbir toprakta kaos, çatışma ve katliam sona ermemiştir. Irak, Afganistan, Suriye bunun en somut örnekleridir. Bu nedenle halklar ve devletler, ABD’nin vaatlerine kanmamalı, problemlerini ABD’ye ve diğer emperyalistlere havale etmeden, kendi aralarında adalet temelinde çözüme kavuşturmalıdırlar.